Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Üçüncü Seçimi Yapalım

Üçüncü Seçimi Yapalım

Yenilen pehlivan güreşe doymazmış.

Bu başlığı o mânâda almayın…

Güreş ve pehlivan meselesi değil meselemiz…

Irgat olarak seçime doymadık.

Hoca haklıymış.

Irgat yanlış karar vermiş.

7 Haziran’da şaşırmış yolunu; şimdi düzeltti.

1 Kasım, bu nedamet hissinin millî vicdan olarak tecellisinden ibarettir.

İktidar bile şaşırdı.

Muhalefet ise ne güzel, şaşırmadı. İşte demokrasi budur.

Seçim budur.

Herkes rahatladı.

Fakat ırgat rahatlamadı.

Yine nedamet hissi var seçim sonrasında…

Bence bir seçim daha yapılmalı…

Allah’ın hakkı üçtür.

Üçüncü seçimi 2016 yılı girmeden yapmalıyız.

31 Aralık iyi bir tarih bence…

Üçüncü seçimde kesin sonuç alınır sanıyorum.

Tek parti iktidarı tescillenir. 

İki partili bir meclis özlemi hayat bulur.

İnsanlar da boşu boşuna yalandan yere siyaset bezirgânlarının peşinde koşmaktan kurtulur.

Daha hayırlı işlere yönelirler.

Hayali kurtuluş reçetelerinden de böylece vazgeçip somut meseleler etrafında kimin ne projesi varsa onu hayata koyma imkânı doğabilir.

Irgat devletten özür diliyor.

“Bir daha getirin sandığı lütfen!” diye rica ediyor.

“Bir daha getirin ve gerçek nedametimi ortaya koyayım” diye fısıldıyor dostlarına…

Sandık önüne gelirse ne yapacağını gayet iyi biliyor ırgat…

Hadi lütfen sandığı ırgatın önüne bir kez daha getirin.

Rica ediyorum.

RÜYA

Rüya gördüm.

Mavi bir dünya…

Mavi gezegen olmuş yine dünyamız.

Yeşili koruyan, ağacı yaşatan, şehirleri avm’lerle doldurmayan bir dünya…

Olabilir mi?

Niçin olmasın.

Yağmur ormanlarını katleden insanlık, sonunda yine onu katledenlerin vicdanlarında bir evrilmeye neden oldu ve ardından suçlular, çevreci vakıflar, organizasyonlar, fonlar ve projeler geliştirdiler.

İnsanoğlu için Hakkın verdiği dert bir lütuftur.

Derman yine o dertten inşa olur.

Mevlânâ Mesnevi’sinde buna benzer çok öğütler aktarır bize…

Çökmemize sebep olanlar çöktüğümüz yerden belki bizi kaldırırlar.

Şehirleri çökertenler…

Siyaseti çökertenler…

 Dini çökertenler…

Davayı çökertenler…

Derman yine dertten doğar…

Suçlu inzivaya çekilir; çile ikliminde yanar; işte o zaman yaptıklarının nelere mal olduğunu idrak ederek toparlanır.

Gelişmiş ülkeler iklim değişikliğine karşı, çevrenin bozulmasına karşı, su kaynaklarının yok olmasına karşı yeni tedbirler geliştirmeye çalışıyorlar.

Gelişmekte olan ülkeler yaşanan ve yaşanacak felaketleri henüz yeterince idrak edemediğinden istikbal ile ilgili evrensel sorumlulukları paylaşmaya yanaşmıyorlar.

İç politikada da öyle…

Sorumluluklarını bir kenara atan siyasiler ve özellikle muhalifler de aynı böylesi ülkeler gibi ne yapacaklarını bilmiyorlar. Üstlerine vazife edinmiyorlar yapması gerekenleri…

Tehlikeyi okuyamıyorlar.

Onları etrafımızdaki ve içimizdeki ateş yeterince yakmıyor…

Yapacak bir şey yok…

Bekleyeceğiz ve ateşin onları yakmasını dileyeceğiz.

Sorumluluk ateşinin…

ÇİLE

Üstad, Çile kitabını Serdengeçti’ye vermiş.

Yayın hakkını yani…

Ama bir türlü kitap yerini bulmuyor.

Sonunda patlamış:

“Üstad, bu yazdığın Çile değil; bu yaptığın hile…”

Dostların böyle birbirlerine latife mahiyetinde sert çıkışı üstüne edebiyat dünyamız yeni eserler ortaya koymalıdır. Üniversitelerimizde doktora tezleri yapılabilir bu konuda…

Yapılsa iyi olur.

Ama bir de siyasette insanların birbirlerine yaptıkları latifeler ele alınmalı…

Latifeler ve eleştiriler…

Aba altından sopa göstermeler de…

Şimdilerde üslup problemi var da…

Bazıları seçim yenilgisinin acısını birilerinden çıkarmak istiyor ama ne diyeceğini bilemiyor.

İşte burada eskilerin latifeleri barınak olabilir.

Barınak ya da çanak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi