Ahmet Türk

Ahmet Türk

Sessizlik İhanettir!

Sessizlik İhanettir!

Binlerce yıldır atalarımız tarafından Türkmen nüfusunun özenle konuşlandırıldığı Anadolu yarımadasının en önemli iki stratejik savunma hattından biri olan Bayırbucak ve Lazkiye bölgelerine yönelik saldırılar iyice arttı. Manidar bir şekilde G-20 Zirvesi biter bitmez startı verilen ve son üç günden beri şiddeti artan bu saldırıların mahiyeti hakkında, canlarıyla ve mallarıyla kendilerini bu bölgeye adayan dostlarımla sürekli istişareler içindeyim. Bu istişarelerimde üç ana unsur öne çıkıyor: 

İlki, Türkmen Dağı ve çevresinde; Rusya’nın denizden ve havadan, İran ve İran yanlısı sekter radikal örgütlerin karadan başlattıkları saldırılar sonucunda, Yayladağı sınırımızla komşu olan Lazkiye’nin Bayırbucak bölgesine hâkim tepeleri, ağır zayiatlar veren Türkmenlerin kontrolünden çıkmış durumda...

Öne çıkan İkinci gelişme ise, cephede yaşananlar kadar vahim… Müthiş bir bilgi kirliliği oluşturulup kafalar karıştırılıyor. Bölgedeki pkk/pyd, Suriye ile birlikte hareket eden dhkp/c ve diğer sol örgütler, hatta zamane Taşnak Çeteleri bölgede fiili olarak Bayırbucak Türkmenlerine saldırırlarken, bunların Türkiye’deki destekçileri de rahat durmuyor! Yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden, kamuoyu ile Bayırbucak Türkmenlerinin haklı davası arasına engel olacak yalan haber ve iftiralarla gönüllerde ve zihinlerde yeni cepheler açıyorlar! 

Üçüncüsü ise, Türkmen kardeşlerimizin mağduriyetleri ve bu mağduriyetin direkt olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenlik haklarına nasıl olumsuz etki ettiğiyle alakalı stratejik gerçekler, ‘itinayla’ kamuoyundan gizleniyor! 7 Haziran seçimi sonrası siyasi iktidar tarafından “ne istediniz de vermedik?” şeklinde sitem edilen ayrılıkçı Kürt hareketinin geçmişte ‘Kobani’ çıkarlarına gösterilen alaka ve hassasiyetin binde biri Bayırbucak Türkmenlerine gösterilmiyor! 

Hülasa,

Obama ve Putin ittifakı, G-20 sonrası yeni bir hamleye girişti. Taraflardan biri ‘Kürt koridorunu’, diğeri ise ‘Akdeniz sahilini’ güvenceye almak adına, arada engel gördükleri Türkmenleri ortadan kaldırmak için saldırılarını arttırdılar. Bölgedeki Türkmen varlığı, ya yeni oluşturulan ‘kürt ulusal kantonu’nun kucağına itilmeye ya da Türkiye’ye göç etmeye zorlanıyor. 

Türkiye’nin Suriye politikasını sevk ve idare eden siyasi ve bürokratik kapasite,  Obama’nın “Çözüm sürecinin canlandırılması, Suriye’deki sorunların çözümüne olumlu katkı sağlayacaktır” tavsiyesini milli bir projeye convert etmekle fazla meşgul olsa gerek, tüm bu yaşanan gelişmeler karşısında ‘hissiz’, ‘harekesiz’ ve ‘sessiz’ kalmayı tercih ediyor!

“Irak-Suriye ekseninde yekpare bir Türkmen politikası, böylesine kaotik bir zeminde, çok da uygulanabilir ve sürdürülebilir bir yaklaşım değil...” Gerekçesiyle istikametini ABD ve NATO destekli Türk-Kürt ittifakıyla güçlendirilmiş 2023 fantezilerine çevirenler, meşrûiyet üretilen ve kâr-zarar hesabı yapılan yegâne yerin ‘sandık’ olmadığını elbet bir gün anlayacaklar! 

İran bile Suriye’deki Şii unsurlarına, açıktan ve düzenli muharip ordular formatında sahaya inerek destek sağlarken; Türkiye, kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı abudik gubidik istihbarat oyunlarından fırsat bulup da, burnunun dibinde “neredesin gavim gardaş” diye feryat eden bir avuç Türkmen kardeşlerini himaye edemedi! Yazıklar olsun!

Göreceksiniz, geçmişte Musul ve Kerkük’teki Türkmenler Barzani’nin insafına ve safına nasıl terk edildiyse, Suriye Türkmenleri de aynı akıbetle yüzleşecekler! Ya hayatta ve ayakta kalabilmenin tek yolunun Esad’la birlikte hareket olduğu fikrine sarılacaklar ya da “Biji Obama” diye haykıran coğrafyanın güdümüne girecekler! İşte o gün geldiğinde hiç kimse Türkmenleri kınamasın!

Bugün ellerinde imkân olup da bu makûs duruma ‘vaziyed’ etmeyenlerin, ileride neden olacakları musibetlere ve ülkemizi hızla sürükledikleri ‘Suriyeleşme’ sürecine karşı herkes önlemini almaya başlasın! Mesela şimdiden herkes Hz. Musa’nın Allah’a yalvardığı gibi yalvarmaya başlasın: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi de helâk eder misin Allah’ım…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Türk Arşivi