Alper Tuna

Alper Tuna

Kaos Düzeni

Kaos Düzeni

Birbirinin zıttı olan iki kavram. Biri varsa bir diğeri olmayacaktır. Yani kaos varsa düzen, düzen varsa kaos olmayacaktır.  İlginç bir zamandayız! Öyle kavramların sözlük anlamlarından yola çıkarak ve pratikte bunun yani içerdiği anlamın karşılığını bekleyerek bir yere varamıyorsunuz. Her şey hunharca birbirine benzetiliyor, aynılaştırılıyor, bir şeyin zıttından farkı kalmıyor!

Meseleyi dil bağlamında değerlendirmek yeterli değil. Konu, ‘Küreselleşme’ isimlendirmesi ile özetlenen kavrama daha yakın duruyor fakat klişe tespitlere başvurmak meseleyi çözemediği gibi-her şeye rağmen bir tespit olması münasebetiyle-kavramı meselenin üzerine koyduğunuzda, çözmüşsünüz gibi bir algıya sebebiyet verebiliyor! Oysa bu tabirin yani küreselleşmenin sosyologlar ya da düşünürler tarafından yapılan tarifinde iki ucu açık izahlara başvurulduğunu görüyoruz. Pratikte ise   en basit anlamıyla kültür, ekonomi, siyaset gibi vazgeçilmezlerin yerelin elinden alınıp küresel arenaya aktarılmasından ibaret olduğunu anlıyoruz.

‘Yeni Dünya Düzeni’ isimlendirmesiyle ortaya saçılan vahşet, bir anlamda kaos üzerine kuruludur. Kurulan bir yapı varsa düzenden bahsedebiliriz ve adı düzen olan bu vahşet; kaos üretmesi, kaostan beslenmesine rağmen ona yine de-mecburen-’Düzen’ tabirini yakıştırıyoruz. Sistematik ve bilinçli bir seçim söz konusuysa, ortaya koyduğu ürün kendisinin tersi olsa da ona yine ‘Düzen’ ismini vermek durumunda kalıyoruz.

Dil bağlamında bu kavramı tanımlarken eksik ya da yetersiz kaldığımızı söyleyebiliriz. Yeni gelişen bu formu ifade edecek tanım bulmayışımız bizi buna zorlamaktadır. Bunu örneklemek zor fakat yine de deneyelim! Mesela, beyaz rengine bir renk karıştığında karıştığı renkle orantılı yeni bir senteze ulaşılabilir ve iki rengin dışında başka bir isimlendirme yapabiliriz. Aklımıza Kur’an-ı Kerim’in tabiriyle ‘Mümin-Kafir ve Münafık’ tarifleri gelmelidir. Bu net tariflerden yola çıkarak bir yere varabiliriz.

Malumunuz, Mümin ve Kafir net tanımlardır. Biri olduğunda biri yok olur. Yani ‘Müminin Kafiri’ diyemeyeceğimiz gibi, ‘Kafirin Mümini’ de diyemeyiz. Bu ikisinin birbirine karıştırılması, ‘Münafık’ kelimesine karşılık gibi görünse de, bu karışımı karşılamaya en yakın tabir Şirk’tir. Münafık; ikisini birbirine karıştıran değil, gösterdiğinin tersi olandır. Yani aslen kafirdir fakat mümin görünümüne bürünmüştür.

Buradan varacağımız yer, Kaos ve Düzen ile yapacağımız benzetmedir. Aslen ‘Kaos’ olan, kendini ‘Düzen’ diye tanıtmaktadır. Öyleyse bu düzen görünümlü düzensizlik, bir nevi münafık bir yaklaşımdır. Bu tespitten yola çıkarak ‘Küreselleşme’ tanımına bir ek yapabiliriz. Münafık, yani topyekun insanlığı kandırmak temeli üzerine yükselen bu vahşi küresel kaos, bu kaosu var kılmak haricinde bir emeli olmayan sistematik, seçtiği yöntemler ile kendini ele vermektedir. Bu vahşeti görenlerin ilk işi, onun dışına çıkmak için var gücüyle mücadele etmek olmalıdır.

Görüldüğü üzere Türkiye’deki son vahşi darbe girişimi, yerel unsurlarla engellenmiştir. Küresel bir saldırıya göğüs geren ‘Yerel’ olmuştur. İnsanlar bir nevi bulundukları şehri korumuştur ve her şehir kendi gücüyle olaya dahil olduğunda ortaya bir vatan savunması çıkmıştır.

Dünya sistemlerine eklemlenmek haricinde akıllarına bir çözüm gelmeyen siyasiler, bu entegrasyonun aslında insanlık ile ortak hareket etmek anlamına gelmediğini artık anlamak durumundadırlar. Bırakın bu vahşilerle entegrasyonu, bilakis insanlığın başına bela olan kaos üretici, kan emici sistemleri bölgelerine sokmamak noktasında cansiperane bir mücadele başlatmak durumundadırlar. Yoksa bugün FETÖ maşası, yarın başka bir maşayla yeni darbe girişimleri olabilir ve hatta olmazsa işgallere kadar giden savaşlara kapı aralanabilir Allah korusun!  Tüm bunlardan böyle bir sonuç çıkaramıyorsak, uzun vadede ne darbe emellerini, ne savaş gerçeğini bertaraf edemeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alper Tuna Arşivi