Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

“İkinci Adam”dan Harf İnkılâbı’nın hikâyesi

“İkinci Adam”dan Harf İnkılâbı’nın hikâyesi

Şevket Süreyya Aydemir’in “İkinci Adam” (ama o kendine “Milli Şef” dedirtiyordu) dediği İsmet Paşa, Harf İnkılâbı’nı (1 Kasım 1928) anılarında şöyle anlatıyor:
“Atatürk, bir iki seneden beri bunu düşünüyordu. Vakit vakit bana açmıştı. Ben önce buna mukavemet ettim. Başından beri benim söylediğim, ‘Enver Paşa, harp (Birinci Dünya Savaşı) ilan edilmeden, böyle bir şeye teşebbüs etmişti; sonra muharebenin ilanı üzerine kaldırıldı. Tekrar eski hale döndük. Yine öyle olacak.
Çünkü bu tecrübeyi yakından biliyordum. Enver Paşa, yeni yazı şeklini emir olarak genelkurmaya verdiği zaman ben oradaydım. Yine o zaman da itiraz ettim. ‘Bunu çıkaramazsınız’ dedim. Nasıl yazıp, nasıl okuyacaklarını soruyordum. Onlar da ‘Yapacağız, edeceğiz’ diyorlardı.
Ben Birinci Şube Müdürü idim. Hafız Hakkı, Erkânı Harbiye İkinci Reisi… Vazife için yanına giderim. İmzaya götürdüğüm evrak, hep yeni imla ile yazılmış. Kâğıtları önüne koyar, anlatırım. Hafız Hakkı, kâğıtları okumaz, bana bakar: ‘Canım sen anlat, bunun içinde ne var’ der. Çünkü kendisi okuyamıyor. Bunun üzerine ben anlatırım. Bir gün bana, ‘Getireceğin yazıları, benim bildiğim yazı ile ayrıca yazdır da getir’ dedi…
Şimdi, ben bu macerayı biliyorum. Harf İnkılâbı ilan edilmeden iki sene evvel Atatürk'e söyledim… Benim ikazım cesaretini kırdı. Harf İnkılâbı'nı iki sene sürükledi. Resmi beyanlarında, grupta, partide yaptığı konuşmalarda, ‘Yeni harfleri düşünüyoruz’ diyordu. Fakat başlayamıyordu. Nihayet, Harf İnkılâbı'nı emrivaki halinde ilan etmeden önce kendisine şöyle dedim:
‘Bunu istiyorsunuz, yapacaksınız. Fakat tatbik etmeyeceksiniz.’
‘Kim?’ dedi.
‘Siz’ dedim…
Atatürk, söz verdi: ‘Tatbik edeceğiz, ben başta olmak üzere hepimiz tatbik edeceğiz’ dedi.
Harf İnkılâbı oldu. Herkes bilir ki, ondan sonra, ben eski yazıyı kullanmış değilim. Harf İnkılâbı çıktıktan sonra, şimdiye kadar eski yazıyla yazmış olduğum 20 satırı bulmaz. Yapmadım. Yapamadım… Cemiyete bunu yaptırmak için almadığım tedbir, katlanmadığım eziyet ve vermediğim eziyet, güçlük kalmamıştır. Ben, vekillerin, mebusların, memurların, herkesin cep defterini muayene eder ve eski yazı ile notlarını gördüğüm zaman mesul tutardım.
Ben Başvekilim. Bir gün Genelkurmay'a gittim. Bana resmi iki kâğıt getirdiler. imza etmem lazımmış. Fakat biri eski yazı ile yazılmış. Bunu okuyup anlayacağım ve sonra yeni yazıyla yazılmış olanını imzalayacağım. Nedir bu, diye sordum? Mareşal öyle söylemiş. Ona evrakı hep bu tarzda götürüyorlarmış. Tıpkı Hafız Hakkı'nın benden istediği gibi… Karşımdaki subaya, ‘Yeni yazıyı kullanmıyorsunuz. Bu devletin kanunu değil mi? Siz devletin kanununu tanımaz mısınız?’ dedim… Pancar gibi oldu.
Yeni harfleri öğrenmek için mektepler açıldı. Atatürk, her yeri dolaştı. Tahmin olunmaz bir şahsi gayret göstererek yeni harfleri memlekete mal etmeye çalıştı. Ama yaşlı bir adamın alıştığı harfleri bırakıp yeni harfleri öğrenmesi kolay olmuyor.
Bu gibi kimselere ‘Bunu öğrenin’ demek de güç bir şey. Bunca zaman önce, çocuklukta öğrendiğim ilk harflerin şurası burası benzemez, yine de söker, okurum. Sonradan öğrenilen bir harfle bunu sökmeye imkân yoktur.
Hiç eski yazı bilmeyen insanların yazılarını ben okuyamıyorum. Halbuki eski yazılardan okuyamayacağım yazı yoktur. En aciz adamın en karışık yazdığını mutlaka söker, çıkarırdım.
Bütün bu anlattığım güçlükleri düşünerek, bilhassa yetişmiş insanların yazı ile münasebetlerinin bozulacağından ve cemiyette kültür hayatının kötürüm olacağından endişeliydim.
(…)
Bugünlere ait bir olayı hatırlarım. Atatürk, yanında bazı kimseler olduğu halde, bir yerde çalışıyor. Önünde eski yazıyla yazılmış birçok kâğıt var. Akşamüzeri, ben kendisini görmeye gittim. ‘İsmet Paşa geliyor’ diye haber verirler. Hepsi telaşa düşer. Masanın üzerindeki kâğıtları kaldırırlar…
Bu son zamanlarda bile, koalisyon hükümeti olarak çalışırken, bakarım yanımda oturan Alican (Ekrem Alican, 1961) defterini çıkarır, eski yazı ile yazar. İçimden, ‘Şartlar müsait olsa ben sana gösteririm’ derim…
Harf İnkılabı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. (O zaman, olayı okuma-yazma kolaylığına bağlayan ders kitapları yalan söylüyor). Okuma yazma kolaylığı Enver Paşa'yı tahrik eden sebeptir. Ama Harf İnkılabı'nın bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap (bir bakıma İslâm demek istiyor) kültüründen koptuk…
Şimdi, bütün sapmalara rağmen, yazıyı yeni harflerle öğrenmiş olanlar eski harflere dönemezler. Kur’an kursuna gidenler için de böyledir.
Harf İnkılâbı'nı burada bağlayacağım. İnkılâp ilan edildiği zaman herkes iki yazı ile başladı. Hükümet başında bulunduğum için gayet sıkı ve ciddi takip ederek devlet dairelerinden eski yazının kalkmasına çalıştım. Ne kadar sürdü, şimdi söyleyemeyeceğim, fakat asgari bir müddet zarfında resmi dairelerden eski yazı kalktı.
Devlet memurları içinde eski yazıyı müsvedde olarak kullanmakta devam edenler, bu yazıyı bilmeyen insanlar memur olup işbaşına geldikçe, tabiatıyla seyrekleşti.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi