Halit Kakınç

Halit Kakınç

Anayasa tartışması

Anayasa tartışması

Haşim Kılıç’ın Anayasa’nın Değiştirilemez Maddeler’inin değiştirilebilir olabileceği yönünde başlattığı tartışma, büyüyerek ve genişleyerek sürüyor.

Biz, olaya “Atatürk ilke ve inkılâplarını değiştirmek istiyorlar” gibi kolay ve ucuz bir peşin karalama ile yaklaşmayalım. Konuyu daha geniş bir çerçevede ele alalım. Sonra, ilgili maddelerdeki hükümleri inceleyelim. Bunu yaparken de siyasî ve ideolojik göndermelerden uzak kalarak maddeleri hem hukuk hem de çağdaş değerler ve Türkiye açısından işleyelim.

Dünyanın her yerinde, anayasalarda kendilerine değişmezlik izafe edilen hükümler yer alabilir. Önem taşıyan ayırt edici nokta şu olmalıdır: Eğer bu hükümler, demokratik kavramlar çerçevesinde ise değişmezlik kuralı, işte o zaman demokrasinin garantisi olur.

Ne var ki bu tür hükümler, demokratik değillerse... Hatta daha da öte otoriter bir karakter taşıyorlarsa, işte o zaman garanti edilen şey, demokrasi değil -otoriterizm olur. Bu yüzden de her şeyden önce değişmezliğin kapsamındaki tartışılan hükümlerin içeriğinin ne olduklarının üzerinde durmak gerekir.

MİLLİYETÇİLİK MESELESİ

İlk iki anayasamız, sadece devlet şeklinin cumhuriyet olduğunu düzenleyen hükmü, değişmezliğin kapsamına almıştır. 1982 Anayasası ise bu kapsam’ı ilk üç madde şeklinde genişletmiştir.

İkinci Madde’deki kendilerine değişmezlik izafe edilen kavramların bir kısmının, demokrasinin olmazsa olmazı oldukları kuşkusuzdur. İnsan Hakları’na Saygılı Devlet, Laiklik, Sosyal Hukuk Devleti ve Demokratik Devlet bu niteliktedir.

Buna karşılık Atatürk Milliyetçiliği’ne Bağlılık ve Toplumun Huzuru, Millî Dayanışma ve Adâlet kavramları ile sınırlanmış İnsan Hakları’na Saygılı Devlet ifadesi, tartışmaya açıktır.

Milliyetçilik, Atatürk veya başka bir Milliyetçilik de olsa, demokrasiyi garanti edici bir rol oynaması açısından tartışmaya açılabilir. 1982 Anayasası’nı yapanlar, ideolojik kamplaşmayı çözmek ve toplumu bütünleştirmek üzere Atatürk Milliyeçiliği’nin mucizevî rolü olacağını düşündükleri için bu kavrama yer verdiler.

KORUMA PARANOYASI

Bugün, bu düşüncenin beklenen sonucu yarattığı, şüpheli görünmektedir. Türkiye, 12 Eylül öncesinde olduğu kadar kutuplaşmış bir durumdadır.

Ve bu tartışmalar, Türkiye’de laikliğin aşınmakta olduğu gibi bir paranoya’ya yol açmaktadır. Anayasa’nın ikinci maddesi, laiklik ilkesi’ne yer verdiğine göre, bu ilke’yi Atatürk Milliyetçiliği gibi bir madde ile koruma altına almaya ihtiyaç var mıdır?

Toplumun Huzuru, Millî Dayanışma ve Adâlet kavramları ile sınırlanan İnsan Hakları’na Saygılı Devlet ifadesi de dayanışmacı ve korperatif bir anlayışı çağrıştırarak demokrasinin değil, otoritarizmin belirleyicisi olduğu izlenimi vermektedir.

Bu konuların ideolojik ifadelerle tartışılması, kutuplaşma atmosferini derinleştirmektedir. Bu nedenle tüm aydınların - hukukçu olsun ya da olmasınlar, bu temel sorunu çözecek yapıcı ifadeler için mürekkep akıtmaları, geleceğimiz açısından daha isabetli olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Kakınç Arşivi