Alevilik, Müslümanlık

Alevilik, Müslümanlık

Bir süre önce Alevi derneklerinin düzenlediği miting ile ilgili düşüncelerimi serd etmiş, Aleviliğin İslam çerçevesinde bir duyuş ve hissediş biçimi olduğunu, asla İslam dışında olmadığını yazmıştım.

Yazdıklarım ne bir temenni, ne bir strateji ne de bir yönlendirmeydi.

Elbette Alevilikle ilgili birçok şey okudum. Ama yaşadıklarımın, gördüklerimin, daha doğrusu gözlemlerimin daha önemli olduğuna inanıyorum.

Yani, Alevilikle ilgili bilgilerim sadece kitabi bilgilerden oluşmuyor, çoğu bizzat yaşayıp gördüklerimden oluşuyor.

Çocukluk dönemlerinde yıllarca Alevilerle komşuluk, çocuklarıyla arkadaşlık yaptım.

Aynı evde kaldım, beraber Cuma namazlarına gittik, kurban kestik, oruç tuttuk, esasa taalluk eden hiçbir ayrılık-gayrilik yaşamadım, yaşamadık.

O kadar aynı, o kadar benzerdik ki, ben Liseyi bitirene kadar Alevi-Sünni diye bir ayırımın ve farklılığın olduğunu bile duymadım.

Ayırım 12 Eylülden önce ki terör olayları ile başladı.

Alevi gençlerinin çoğunun Sol örgütlere katılması, Aleviliği solun arkasında sürüklenen bir duyuş biçimi haline getirdi. Marksist sol ile Aleviliğin yakınlaşması Aleviliğe çok büyük zarar verdi. Gelenekleri sarsıldı, inançları tahrip oldu, dedelerin otoritesi kayboldu, Alevilik rotasını kaybetmiş bir harekete dönüştü.

12 Eylülden sonra Marksist solun tasfiyesi, Sovyetlerin yıkılması ile birlikte psikolojik dayanaklarını kaybetmesi, Aleviliği kısmen bu unsurların hegemonyasından kurtardı. Yeniden geleneklere dönüş istikametinde arayışlar başladı, Humeyni rejiminin yansımalarından korkan resmi odakların teşvikiyle de kısa zamanda toparlandı.

Ancak 12 Eylül darbesinde yurt dışına kaçan eski sol eylemcilerin bir kısmı Aleviliği kendileri için alternatif bir zemin gibi gördüler. AB fonlarının iştah kabartıcı teşvikleri bu kesimler için Aleviliği bir ekmek kapısı ve Türkiye ile hesaplaşma aracı haline getirdi. Kürtçülük, Komünistlik gibi ideolojik tercihlerini Alevilik kisvesi altında sürdürmeye devam ettiler.

İşte daha çok (istisnaları tenzih ederim) bu çevrelerin düzenlediği mitingi olumlu taleplerden çok, olumsuz, talepler içerdiği için eleştirmiş, Cem vakfı, Ehl-i Beyt vakfı gibi Alevi toplumunun omurgasını oluşturan derneklerin mitinge katılmamasını da önemli ve anlamlı bulduğumu söylemiştim.

Cem vakfı başkanı İzzettin Doğan, önceki gün Cem TV’de mitinge niçin katılmadıklarını anlattı. Mitingin Alevilikle ilgisi kalmamış, daha çok Avrupa’da organize olan dernekler tarafından yapıldığını, AB fonlarından sebeplenmek için Alevilikle bağdaşmayan bir yol ve çizgi izlediklerini söyledi. Ama en önemlisi, Doğan’ın Aleviliği İslam dışı göstermek isteyenlerle ilgili söyledikleriydi; “Böyle bir iddia da bulunmak için zır cahil olmak gerekir, Alevilik İslam’dır” dedi. Alevilerle Suniler arasında tarihin hiçbir döneminde tek bir kavga olmadığına işaret eden Doğan, “Alevilerle Sunileri karşı karşıya getirmek istiyorlar, ama muvaffak olamazlar, aramızda kardeşlikten başka hiçbir şey olamaz” diyerek oynanan oyunun farkında olduğunu gösterdi.

Şükür ki, bu ülkenin akil adamları var. Onun için her zaman söylüyorum, bırakınız AB fonlarını, Avrupa tüm servetini akıtsa birliğimizi bozamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi