Osmanlı'nın fethettiği yerlerde gelenek haline gelmiş bir uygulaması vardı: Fethedilen yerin burçlarında ezan okutulması ve en büyük kilisesinin camiye çevrilmesi. İmparatorluğa uzanan yolda yapılan fetihlerin hemen hepsinde bu gelenek uygulandı.
128
Osmanlı'nın fethettiği yerlerde gelenek haline gelmiş bir uygulaması vardı: Fethedilen yerin burçlarında ezan okutulması ve en büyük kilisesinin camiye çevrilmesi. İmparatorluğa uzanan yolda yapılan fetihlerin hemen hepsinde bu gelenek uygulandı.
228
Tam altı asır boyunca üç kıta ve yedi denize hükmetmiş Osmanlı Devleti, fethettiği topraklardaki farklı dinlere mensup tebaaya karşı hoşgörüsü ve adil yönetimiyle varlığını sürdürdü. Ancak mabetlere ve inançlara saygılı olan Osmanlı'nın fethettiği yerlerde gelenek haline gelmiş bir uygulaması da vardı: Fethedilen yerin burçlarında ezan okutulması ve en büyük kilisesinin camiye çevrilmesi.
328
İmparatorluğa uzanan yolda yapılan fetihlerin hemen hepsinde bu gelenek uygulandı. Bunun en bilinen örneği halen İstanbul'un fethinin sembolü olan Ayasofya'dır. Şimdilerde müze olsa da, Konsantiniyye fethedil-diğinde Fatih Sultan Mehmet Han'ın ilk icraatlarından biri Ayasofya'yı camiye çevirmek olmuştu.
428
Ayasofya kelimesindeki aya sözcüğü kutsal, aziz anlamına gelirken sofya sözcüğü de eski Yunancada bilgelik anlamındaki sophos sözcüğünden gelmektedir.
528
Yani Ayasofya kutsal bilgelik anlamındadır. Bu Ortodoksluk mezhebinde, Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır ve bu nedenle de özellikle Bizans (Doğu Roma) döneminde Anadolu'nun de¬ğişik yerlerinde Ayasofya adı verilen birçok kilise yapıldı. (Bunu İslam kültüründeki Ulucami mefhumuna benzetebiliriz.)
628
Bu Ayasofyalar içinde yine İstanbul'daki Küçük Ayasofya, Trabzon Ayasofya'sı ve İznik Ayasofya'sı en bilinenleridir. Çünkü bu mabetlerin Hıristiyanlık tarihinde de önemli bir yeri vardır. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne göre Türkiye'de beşi cami olarak kullanılan, ikisi de ibadete kapalı yedi Ayasofya vardır. Kastamonu Üniversi- tesi'nden Yrd. Doç. Ersoy Soydan ise, Tür¬kiye'de Kilise ve Manastırlar adlı kitabında adı Ayasofya olan dokuz kilise olduğunu söyler. Peki, bu Ayasofyalar neredeler ve ne durumdalar?
728
Fethin sembolü: İstanbul Ayasofya'sı
Yapıldığı dönemde Bizans'ın, sonrasında ise fethin sembolü olan Ayasofya, şim¬dilerde yılda yaklaşık 3,5 milyon kişinin ziyaret ettiği, sadece İstanbul'un değil, Türkiye'nin en çok gezilen müzesi. Aya- sofya'nın bulunduğu yere ilk kilise 360 yılında yapılmış. 404 yılında yıkılan yere ikinci kilise 415 yılında inşa edilmiş. Günü¬müz Ayasofya'sı ise İmparator Justinianos tarafından dönemin iki önemli mimarı olan İsidoros ile Anthemios'a yaptırılmış.
828
Mabedin yapım çalışmaları sırasında yüz usta, bin kalfa ve on bin işçi çalıştırılır. Yapının bir an önce bitirilmesini arzu eden İmparator Justinianos, eski kentlerden kalma güzel mimari parçaların Ayasofya'da kullanılmak üzere İstanbul'a gönderilmesini, tüm eyaletlerine gönderdiği bir yazı ile emreder. Böylece Anadolu, Suriye, Mısır ve Yunanistan'ın antik şehirlerinden mimari parçalar, gemilerle Ayasofya'ya getirilir.
928
Yapımına 23 Şubat 532'de başlanan 3. Ayasofya, süslemeleri dışında dönemin şartlarına göre rekor bir sürede, 5 yıl 10 ay 24 gün sonra bitirilerek, 27 Aralık 537'de ibadete açılır.
916 yıl boyunca kilise olarak kullanılan mabet, İstanbul'un fethinden sonra camiye çevrilir. Fatih Sultan Mehmet Han için bu cami öylesine mühimdir ki, bir vakıf kurup mabedi koruma altına alır ve bir vakfiye yayınlayıp yapının kıyamete kadar cami olarak kalmasını ister. Ancak Fatih'in bu arzusu ve duası yerine getirilemez ve yapı 1 Şubat 1935'te müzeye dönüştürülüp ziyarete açılır. Halen Hıristiyanların kiliseye, Müslümanların camiye çevrilmesini istediği mabet için birçok kampanya düzenleniyor.
1028
Kurtuluşa adak: Küçük Ayasofya
Sultanahmet'in arkasına düşen Küçük Ayasofya semtinde, sessiz ve mütevazı bir şekilde yükselen Küçük Ayasofya'nın yapım hikâyesi oldukça ilginçtir. Bizans İmparatoru I. Jüstinyen ve karısı Theo- dora tarafından Büyük Ayasofya'yı yapan mimarlar İsidoros ve Anthemis'e 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılan mabet, bir kurtuluş adağıdır.
1128
I. Anastasios'un Bizans İmparatoru olduğu zamanda imparatora karşı bir isyan başlar. İsyana Anastasios'un yeğeni I. Justinia- nos'un da adı karışır. İsyan bastırıldıktan sonra Justinianos, amcası tarafından idama mahkûm edilir. İdamın gerçekleşeceği günden önceki gece İmparator Anastasios rüyasında Aziz Sergios ve Aziz Bachos'u görür ve bu İki aziz, Justinianos'un masumiyetine şahitlik eder.
1228
Rüya imparatoru öyle çok etkilenir ki verdiği idam kararından vazgeçerek yeğenini bağışlar. I. Justinianos da tahta çıktıktan sonra, hayatının bağışlanması kararına mucip olan azizlere şük-ran borcunu ödemek için bir adak kilisesi olarak Aziz Sergius ve Aziz Bacchus adına bu kiliseyi inşa ettirir.
1328
Yıllarca kilise olarak hizmet veren mabet, İstanbul'un fethinden sonra 1497'de Sultan II. Beyazıt döneminde Darüssaade ağası Hüseyin Ağa tarafından camiye çevrildi. Yıllar içinde çeşitli restorasyonlar gören yapı halen İstanbul'un en etkileyici camilerinden biri. Bahçesindeki el sanatları atölyeleri ile de meraklıları için önemli bir merkez.
1428
Aslına dönüş: Trabzon Ayasofya'sı
İstanbul'dan sonraki önemli Ayasofya- lardan biri de Trabzon'daki Ayasofya'dır. 1238-1263 yılları arasında Trabzon İmparatorluğu krallarından I. Manuel Kommenos tarafından yaptırılan mabedin bir manastır kilisesi olduğu biliniyor. Adının Ayasofya olmasının nedenin ise I. Manuel Komme- nos'un gerçek Doğu Roma İmparatoru'nun kendisi olduğunu kanıtlamak istemesi olarak değerlendiriliyor.
1528
Fatih Sultan Mehmet'in 1461'de Trabzon'u fethetmesinden sonra da uzun süre kilise olarak hizmet veren mabet, 1584 yılında sultanın emriyle Kürd Ali Bey adlı bir ayân tarafından minber ve müezzin mahfili eklenerek camiye dönüştürülür. I. Dünya Savaşı sırasında Ruslar tarafından depo ve hastane olarak kullanılan yapı tekrar cami olsa da 1964'ten sonra müzeye çevrilir. 2013 yılına kadar bu şekilde hizmet veren Trabzon Ayasofya'sı, yapılan restorasyonun ardından aslına döndü ve 52 yıl sonra Müslümanların ibadetine açılarak özüne döndü.
1628
7. Konsülün ev sahibi: İznik Ayasofya'sı
Bursa'nın büyük ilçelerinden biri olan İznik, Bizans döneminde bir sur kenti ve Hris- tiyanlık için önemli bir merkezdi. 325'te İmparator Konstantinus, İstanbul'u Bizans'ın başkenti ilan ettiğinde Hıristiyanlığın ilkelerini belirleyecek ilk evrensel konsülü de İznik'te topladı. Bu sırada Ayasofya henüz inşa edilmemişti.
1728
Kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte 4.- 8. yüzyıllar arasında inşa edildiği bilinen Ayasofya Kilisesi, özel-likle 787 yılında İznik'te toplanan 7. Ruhani Konsül ile ünlüdür. Ayasofya'da toplanan, 350 piskopos ve çok sayıda keşişin katıldığı 7. Konsül bütün Hristiyanlarca kabul gören son konsüldür ve bu inancın şekil-lenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
1828
Bu nedenle de İznik Hristiyan âleminde özel bir öneme sahiptir ve her yıl bir çeşit hac ziyareti yapan yüzlerce turisti kendine çeker. İznik 1331'de Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra camiye çevrilen Ayasofya, bu nedenle İznik Orhan Camii diye bilinir.
1928
Kanuni Sultan Sü-leyman döneminde Mimar Sinan'a restore ettirilen camiye mihrap ilave edilir, yan neflerde büyük kemer açıklıkları yapılır ve gerçek bir cami haline getirilir. Cumhuriyet döneminde ise müzeye çevrilen mabet, 2007'ye kadar bu şekilde kullanıldı. Aynı yıl başlayan restorasyon sonrasında 2011'in 6 kasım günü, yani 90 yıl sonra kılınan bayram namazıyla ibadete açıldı.
2028
Küllerinden doğacak: Enez Ayasofya'sı
Edirne'nin Enez ilçesi de bir Ayasofya'ya ev sahipliği yapar. İlçedeki antik kent Ai- nos'un içinde kesin kayıtlar bulunmasa da 12. yüzyılda inşa edildiği düşünülen mabet, Enez Kalesi'nin güney doğu ucundaki en yüksek noktada yer alır. Yunan Haçı planlı yapı döneminin de büyük kiliselerinden biri. Bölgenin 1456'da Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle camiye çevrilir.
2128
Uzun yıllar cami olarak hizmet veren ve yıllar içinde tahrip olan mabet 1965 depreminde büyük hasar alır ve kaderine terk edilir. Uzun yıllar bu şekilde kalan mabet, 2007 yılında büyük bir restorasyona alındı ve müze mi yoksa cami mi olacağı tartışmaları da beraberinde geldi. Geçtiğimiz yıl açıklama yapan Vakıflar Genel Müdürlüğü müjdeyi verdi ve cami olarak vakfedilen ibadethanenin, vakfiyesine uygun şekilde açılacağını duyurdu. Halen restorasyon çalışmaları devam eden mabet, yakın zamanda hizmete açılmayı bekliyor.
2228
Geçmişi meçhul, şimdisi makbul: Vize Ayasofya'sı
Kırklareli'nin Vize ilçesindeki Gazi Süleyman Paşa Camii olarak bilinen mabet de orijinal hali büyük ölçüde korunmuş bir Doğu Roma kilisesidir ve adı Küçük Aya- sofya'dır. Yapının ilk olarak ne zaman inşa edildiği tam olarak bilinmese de arkeolojik kazılara göre 5. veya 6. yüzyılda bir bazilikanın temelleri üzerine kurulduğu tahmin ediliyor.
2328
İlk kez 19. yüzyıla ait belgelerde
Ayasofya Camii olarak anılan yapının Doğu Roma dönemindeki adı hakkında ise bilgi yok. Kiliseye Ayasofya adını da Vizeli Rumların verdiği sanılıyor. Günümüzde camii olarak kullanılan mabet, Vize'ye gelenlerin en çok ziyaret ettiği yer olarak ilçe turizmine hizmet ediyor.
2428
Boynu bükük bir cami: Gümüşhane Ayasofya'sı
Gümüşhane'nin merkez köylerinden olan Kabaköy'ün Doğu Roma döneminde önemli bir yerleşim yeri olduğu biliniyor. Bu nedenle 10. yüzyılda buraya inşa edilen Ayasofya da episkosluk merkezi olarak kullanılmış.
2528
Trabzon'un Osmanlı topraklarına katılmasında sonra 1869 yılında camiye çevrilen mabet köyden bir aileye vakfedilmiş. Uzun yıllar İslami ilimlerin tedrisatının yapıldığı bir eğitim merkezi olarak da kullanılan mabet son zamanlarda ilgisizlikten mustarip. Köyde yaşayan halkın azalması nedeniyle fiilen kapanma noktasına gelen caminin üç apsisi de tahtayla kapatılmış durumda ve bu bölüm depo olarak kullanılıyor.
2628
Anadolu'da ilk: Ereğli Ayasofya'sı
Anadolu'nun ilk Ayasofya'sına ev sahipliği yapan yer Zonguldak Ereğli'sidir. İstanbul'daki Ayasofya'dan 100 yıl önce, yani 400'lü yıllarda II. Theodosios tarafından inşa edilen mabet 900 yıl boyunca kilise olarak hizmet verir. Bölgenin Orhan Gazi tarafından fethedilmesinden sonra ise camiye çevrilir ve Orhan Gazi Camii adını alır. Günümüzde Orta Camii olarak bilinen yapı uzun bir restorasyon sürecinden sonra 2014'de yeniden ibadete açıldı.
2728
Köylüler sahip çıktı: Tatvan Ayasofya'sı
Bitlis'in Tatvan ilçesine bağlı Çekmece köyü de 1515 yıllık bir Ayasofya'ya sahip. Uzun yıllar bölgedeki Ermeni halk tarafından kilise olarak kullanılan mabet, Ermenilerin göç etmesinden sonra sahipsiz kalmış.
2828
Köy halkı da 50 yıl önce binanın yıkılıp gitmesini önlemek için, yapıyı tamir edip camiye çevirmiş. Yıllarca bu şekilde hizmet veren ve orijinalliğini büyük ölçüde koruyan yapı geçtiğimiz yıllarda büyük bir restorasyona alınarak aslına uygun hale getirilip yeniden ibadete açıldı.