Muhammed Ali, ABD’nin Kentucky eyaletindeki Louisville şehrinde doğduğunda takvimler 17 Ocak 1942’yi gösteriyordu. Fakir bir ailenin çocuğu olan Muhammed Ali’ye babası ‘Cassius Marcellus’ gibi havalı bir isim koymaya karar verdi.
134
Muhammed Ali, ABD’nin Kentucky eyaletindeki Louisville şehrinde doğduğunda takvimler 17 Ocak 1942’yi gösteriyordu. Fakir bir ailenin çocuğu olan Muhammed Ali’ye babası ‘Cassius Marcellus’ gibi havalı bir isim koymaya karar verdi.
234
Onun yaşadığı dönemde hayat Afro-Amerikanlar için çok zordu. Kendini savunamayan bir Afro-Amerikan’ı, devlet hiç savunmazdı.
334
Kalabalığın berisinde kalan bisikleti çalınırken gördüklerinde artık çok geçti. Ama yine de kalabalığı yarıp bisikleti kurtarmaya giriştiler. Kalabalıktan sıyrıldıklarında çalınan bisikletin arkasından bakmaktan başka çareleri yoktu, üzülmemeleri için bir sebep yoktu. Bu dolaşmaların sonunu, çalınan bisiklet getirmişti.
Çareyi karakola şikayet ederek arasalar da umduklarını bulamadılar. Şikayette bulundukları adam, boks yapan Afro-Amerikalı memur Joe, Marcellus’un hayatını değiştirecek bir şey söyler: “Eğer boks bilseydiniz bisikletinizi çalmazlardı, demek ki sizden korkmadılar.”
434
Marcellus’un bisiklet süren çocukları hayranlıkla izlediğini fark eden babası, oğluna kıyacağına cebindeki tüm parasına kıyar ve oğlu Marcellus’a kırmızı bir bisiklet alır. Marcellus belki de hayatındaki en güzel hediyeyi bu şekilde almıştı.
Arkadaşı John Wills’i bisikletinin arkasına alarak uzak semtleri dolaşırdı. Yine bir uzak semti dolaşırken arkadaşı John’la, panayırda kalabalığın ardındaki bedava mısır-sosis dağıtılan palyaçoyu gördüler. Oraya gittiler ve orada çok oyalandılar.
534
Memur Joe, Marcellus’un geniş omuzlarını ve uzun kollarını ilk bakışta fark etmiş ve bu şampiyon adayını ringlerle tanıştırmayı kafasına koymuştu. Belki küçük Marcellus’un fakirliğini de anlamış, ileride para kazandıracağını düşünmüştü.
Nitekim Marcellus’u alıp çalıştığı salona götürdü ve hayatlarında yeni bir dönem başladı.
Marcellus boks antrenmanlarına gide gele kendini iyice boksa kaptırdı. Hatta idmana koşarak gittiği günlerde otobüsle yarışmayı bile denerdi.
634
Boksa yeni başlamasına rağmen tecrübeli rakiplerinden yumruk yemeyecek kadar çevikti. Daha o yıllarda kendine özgü bir stil geliştirdi: Ellerini göbek hizasında tutarak vücudunu asla kapatmıyordu. Bu da sıradan dövüşçülere ters gelirdi. Bu kez tecrübe değil, duruş konuşmuştu.
734
Az bir zaman içinde küçük Marcellus biraz daha büyümüştü: Hem ‘Clay’ olarak anılmaya hem de amatör ligde ringlere çıkmaya başladı. Amatör ligde çıktığı 167 maçın 6’sını kaybederek rekor kırdı.
18 yaşında katıldığı Roma Olimpiyatları’nda finale kaldı. Finalde Polonyalı Pietrzkowsky’i mağlup ederek altın madalyayı aldı. Bu galibiyetten sonra profesyonel lige geçti.
834
İlk profesyonel maçından kazandığı 2 bin dolarla kendine ikinci el bir Cadillac aldı ve bu yeni arabasıyla yaşlı ebeveynlerini gezdirdi. Kendisini büyüten annesinin ve yokluk zamanında kendisine bisiklet alan babasının hayalini gerçekleştirmişti.
934
‘Clay’in hayalleri artık gerçekleşmiştir. O birbirinden ayrılmayan iki sıfat, bu sefer Cassius Marcellus’un üzerinde birleşmişti: Hem artık parası vardı hem de ünlü bir boksör olmuştu.
1034
Ayaküstü “Amerika’da yaşamaktan mutlu musun?” diye soran gazeteciye Clay, “Elbette, Afrika’da ne var ki? Yılanlar, çiyanlar ve yalın ayaklı çocuklar” cevabını verirken onları dinleyen Afrikalı bir çocuk Clay’e fena halde bozulmuştu. Afrikalı çocuk ünlü boksöre dönüp “Öyle mi? Ben kardeş olduğumuzu sanıyordum” diyerek Clay’e nereden geldiğini hatırlattı.
1134
Bir akşam Clay, bir dostunu şehrin en lüks restoranlardan birinde misafir etmek istedi. Restorandaki çalışanlar Clay’i ve misafirini görmezden geldi. Clay de iyi niyetle “Bakar mısınız?” diye seslendi. Bunun üzerine garsonlar Clay’in ve misafirinin üzerine çullanarak tekme tokat dışarı attılar. Clay böyle bir muameleye karşı gelebilirdi. Fakat hem boksdaki şerefine leke sürdürmemek hem de polisin kendi aleyhine bir karar vereceğini bildiği için bir müdahalede bulunmadı. Yasalar böyleydi, “zenciysen haksızsın”dı.
1234
Clay, gördüğü muameleden ötürü para ve ün için kazandığı madalyayı Ohio nehrine attı. Çünkü onun artık bir davası vardı. Davası dışında kazandığı ödül çöptü onun için. Bundan sonraki maçlarını da davası için, hor görülen zenciler için yapacaktı.
1334
1964 yılında Angelo Dundee emrinde boks maçlarına katılan başarılı ve aynı zamanda davası olan boksör Clay, Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu Sonny Liston’la unvan maçına çıkacak kadar yükseldi. Liston, rakibini hem genç ve güçlü hem de çok hareketli görünce onunla baş edemeyeceğini anlayarak omzundan sakatlandığını söyleyip maçtan kaçtı.
1434
Sonny Liston’u deviren Clay, artık Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu’ydu.
1534
‘Cassius Marcellus’ artık Müslüman olduğunu ve bundan sonra kendisinin Muhammed Ali diye çağrılmasını bu ünvanı aldıktan sonra kameraların karşısında ilan etti. Böyle dediği için Muhammed Ali’ye kızan hakim zümre kameralar karşısında özür dilemesini istese de Malik Şahbaz (Malcolm X), Muhammed Ali’ye “Özür dileyecek bir şey yaptıysan özür dile. Ama özür dileyecek bir şey yapmadıysan asla boyun eğme” diyerek buna engel oldu. Kameralar karşısına çıkan Muhammed Ali, “Neyin özrünü dileyeceğim? Elinizden geleni ardınıza koymayın” diyerek davası için başına gelecek her belaya hazır olduğunu gösterdi.
1634
Malcolm X ile iyi arkadaş olan Muhammed Ali, “Nation of Islam” hareketine de çoktan katılmıştı.
1734
Gazetecilerden, “Malcolm X ve Nation of Islam ile alakanız nedir?” deyi sorduklarında: “Bakın. Ormanda aslanla aslan, kaplanla kaplan, kırmızı kuşlar da kırmızı kuşlarla gezer. Kendi türünden insanlarla gezmek, insanın tabiatında vardır. İstenmediğim yerlerde olmak istemiyorum” dedi. Başka bir gazeteci de “Yani Müslüman olduğun gerçek mi?” dedi, ilk duyduklarına inanmayarak. Muhammed Ali de, “ Siyah Müslümanların toplantılarına katılıyorum. Ve orada ne görüyorum? Sigara yok, içki yok, eşini aldatma yok, hanımları gayet mazbut giyiniyor. Sonra sokağa çıkıyorum ve siz bana oraya, onların arasına gitmemelisin diyorsunuz. Ama bana somut bir sebep söylemelisiniz, neden oraya gitmemem gerektiğine dair.” diye sorarak cevap verdi. Yine başka bir gazetecinin, “Peki gençliğin şampiyonu olarak sorumluluğun ne olacak?” sorusuna Muhammed Ali hiç çekinmeden, “Sizin benden olmamı istediğiniz kişi olamam. İstediğim kişi olmakta özgürüm.” dedi.
1834
Muhammed Ali, Müslüman olduktan sonra kimliğini kabul etmeyenlere ve eski adıyla ona nispet için hitap edenlere gününü göstermekten çekinmezdi. 1967 senesinde Ernie Terrell’la yapacağı maçın seremonisinde kendisine “Clay” diye seslenen rakibine dersini vermişti. Terrel’ı yere yatıran Ali, suratına yumrukları yapıştırırken: “Hemen benim adımı söyle, hadi yine söylesene!” diye sorar. Yumruklara dayanamayan Terrell, “Ali!” diye bağırarak kendini zor kurtarmıştı.
1934
Vietnam savaşı başladığı sırada Muhammed Ali’den kurtulmak isteyen yetkililer onu savaşa yollamakta zorlasalar da Muhammed Ali onlara karşı gelmişti. Vietnamlılarla bir problemi olmadığını da ekleyerek: “Onlar beni hiç aşağılamadılar” dedi.
2034
Savaşa çağrıldığı zaman icabet etmediği için ligden kovulan Muhammed Ali’nin unvanına da lisansına da el koydular. Hiçbir maça da çıkarmazlar Ali’yi. Bu da yetmezmiş gibi vatan haini ilan edilir, hayatı boyunca hor görülenler tarafından. Bir de Ali’nin elini kolunu bağlamak için trafik suçunu bahane ederek hapse attılar. Pasaportuna el koyup ülke içinde dövüşmesini yasakladılar.
2134
Bütün yasaklar karşısında “Dini inançlarımı yaşamamın cezası neyse çekmeye hazırım. Makineli tüfeklerin karşısına çıkmam gerekecekse onu da yaparım” diyerek hiçbir cezanın kendisini etkilemeyeceğini açık açık ifade etti.
2234
Vietnam savaşı devam ettiği sürece Amerika’nın başına bela olmaktaydı. Amerika halkı gazetede gördükleri haberlerde “bu nasıl hürriyet” diye sorgulamaya başladı. Haklılardı, güya amaç barıştı. Ama ortada kandan, vahşetten başka bir haber yoktu. Bu söylemlerin üzerine Hollywood konuya el attı. Sivil gruplar “niye savaşıyoruz' demeye başlayınca olaylar yatıştı.
2334
Muhammed Ali, bokstan koparıldığı yıllarda üniversiteler gezip oralarda konferanslar verdi. Konferanslarda anlattığı konu boks olsa da arada İslamiyet hakkında bir şeyler anlatmaya çabalardı. İslamiyet’ten rahatsız olan kişiler, Muhammed Ali’nin bu İslami söylemlerinden rahatsız olurlardı. Boksla uğraşmasının İslamiyet’i anlatmasından daha iyi olduğunu düşünen bazı makamlardaki üst kişiler, birkaç maç sonra silinip gideceğini umdukları için Ali’ye lisansını geri verdiler.
2434
Muhammed Ali, rakiplerine sürekli laf atardı. Basın mensuplarının sivri sorularına karşı köreltici cevaplar verirdi. Ali’nin bu duruşu organizatörlerin işine gelirdi. Zira gerginlik arttıkça taleple birlikte hasılat da artardı.
2534
Ali’nin başı hep beladaydı. Bir şekilde önüne hep bir engel çıkartıyorlardı. Komünizm propagandası yapmaktan suçlamayı bırakın, ırkçı olmakla bile suçlarlardı. Muhammed Ali, zenci çocukları için bir külliye yaptırmaya kalksa da herhangi bir banka kefil olmaya cüret edemedi, beyaz patronları yüzünden. Bununla da kalmazlar, bomba ihbarları ile huzurunu da kaçırırlardı. Ali, baskılara rağmen geri adım atmadı. Aksine “Ben din mücadelesi veren biriyim, gücümü Kur’an-ı Kerim’den alıyorum” diyerek kendisini yıldıramayacaklarını belirtti.
2634
Ringdeki zaferlerine Jerry Quarry’i yenerek başladı. Fakat Joe Frazier ile yaptığı maçı üstün bitirmesine rağmen hakemler rakibinin elini kaldırdı. Ne gariptir ki Ken Norton ile yaptığı maçta da çenesi kırıldığı için maçı bırakmak zorunda kaldı. Ama Ali, kendisini bitirmek isteyenleri yine hüsrana uğrattı. Frazier’le yaptığı maçı farkla kazanarak rövanşı kazandı.
2734
1964 senesinin Eylül ayında George Foreman’la yaptığı maç, boks tarihine altın harflerle yazılmıştı. Sekiz raunt süren maçta Muhammed Ali hep savunmada kalarak rakibini iyice yordu. Genelde rakiplerini tek yahut iki rauntta indiren Foreman, sekiz raunda dayanamadı. Maçın sonlarına doğru Ali, iki yumrukta Foreman’ı 'Knock Out'la yıktı.
2834
1978 senesinde Leon Spinks’e yenilse de aynı yıl yine Spinks’le yaptığı maçı kazanarak Dünya Şampiyonluğu’nu üçüncü kez elde ederek tarihi bir rekora imza attı. Bu unvanı kazanabilmek için en iyi boksörler mutlaka rakip olurdu Muhammed Ali’ye.
2934
Profesyonel kariyerinde yalnızca üç kez yenilen efsane boksör Muhammed Ali, kariyerini şampiyon olarak bitirdi.
3034
Dört evlilik yapmış olan Muhammed Ali, bu evliliklerden yedi kız ve bir erkek evladı olmuştu. Bir de bir erkek çocuk evlat edinmişti. Parkinson hastalığı nedeniyle Michigan’daki çiftlik evinde gözden uzak bir hayat yaşamaya başlamıştı. O çiftlik evine dindar karısı Lonnie’yle beraber kaldı.
3134
Irkçılığa ara veren beyazlar değişti sanıldı. Değiştikleri sanıldığı arada Ali’ye, Atlanta Olimpiyatları’nın meşalesini yakma şerefini verdiler. Ali’nin nehre attığı madalya yerine yenisini hediye ettiler. Muhammed Ali, zenci sporcular için iyi bir örnekti. Ekonomide, sanatta ve siyasette hak ettikleri yeri bulamayan zenciler, sahalarda boy göstermeye başladılar. Hatta farklı spor dallarında madalya bile kazandılar.
3234
1958 yılında açılan ‘Şöhret Yolu’nda birçok ünlünün yıldız içinde ismi yazıyordu. Bu ünlülerin isimleri o yoldaki kaldırımdaydı. Anlayacağınız, üzerine basılıp geçiliyordu. Muhammed Ali’nin de ismi yazılmak istense de Muhammed Ali “Peygamberim Hz. Muhammed’in adını ayaklar altına koydurmam diyerek duvara yazılmasını istemişti. Organizatörler de bu teklifi kabul etmiş ve Muhammed Ali’nin yıldızı Kodak Theatre’ın duvarına asıldı.
3334
2001 yılında Hollywood tarafından hayatı filme aktarıldı. Ali ismindeki filmde Muhammed Ali’yi Will Smith canlandırdı. Ayrıca hayatını anlatan biyografik bir roman, 2002 yılında Kaknüs Yayınları tarafından yayımlanmıştır.
3434
Muhammed Ali 1984’den beri hayatına Parkinson hastası olarak devam etmektedir. Muhammed Ali, Müslüman olduğundan beri Müslümanların haklarını savunmaya çalışmıştır. Bu katkılarından dolayı İslam âleminde bu çabaları takdirle karşılanmıştır.