Ahmaklar için özel yazı

Engin Ardıç

Yok canım, çetin Altan’ın 29 Nisan 1960 sabahı çektiği numarayı çekmiyorum, isteyip de yazamadığım hiçbir konu yok. Elimi kolumu tutan yok, Allah Serdar’dan razı olsun.

(Allah dedi, gerici bu herif, gerici!)

Fakat zaman zaman içimi derin bir bezginlik kaplıyor.

Hava karanlık, kar yağıyor, doğalgaz basıncı düşmüş, ev ısınmıyor, kapıcı gazeteleri getirdi ama ekmeği getirmedi, kedim koltukları tırmalamakla kalmayıp köşeye de bir güzel işedi, acaba bunların da etkisi var mı?

Yoksa gecenin bir vakti, hatta rüyada bile yazı konusu düşünmenin gizli yorgunluğu mu?

“Laf anlatamamaktan” kaynaklanan ve zaman zaman basının da, gazetenin de, köşenin de, maaşın da içine tükürme isteği uyandıran bir sıkıntı bu.

Birçok budala tarafından “hükümet yanlısı” ilan edildim. (Bunun “utanılacak bir şey” olduğunu varsayıyorlar, pezevenklik ya da torbacılık falan gibi.)

Benim için “hangi taraftan olduğu belli olmayan” diyen meslekdaş bile çıktı, ille “bir taraftan” olmak şartmış gibi... Kendisi amigo ya, benden de bekliyor.

“Seçimi AKP kazanacak demek, seçimi AKP’nin kazanmasını istiyorum demek değildir” dedim, anlamamakta direndiler.

“Yazılarında Allah peygamber lafları çokça geçmeye başladı, hükümete yağ mı çekiyorsun?” diye soran zavallılarla aynı sektörde çalışmak pek de gurur verici olmasa gerek.

“Benimle uğraşma, sana öyle bir çamur atarım ki altından kalkamazsın” mesajını alınca, birtakım “ağabeylere” muhabbet de kalmadı içimde.

Alçaklara ve ahmaklara tarih, sosyoloji, psikoloji falan öğretmeye çalıştım, boyumun ölçüsünü aldım.

“Ritüel” terimini açıklamaya çalışıyorum, Vatan Gazetesi’nde çalışan mektep medrese görmemiş bir öküz, “Anıtkabir ziyaretiyle satanistlerin kedi kesmesini aynı kefeye koydu” dedi.

Bana oldum olası düşmanlık güden bir “İnternet iti” de bunun üzerine balıklama atladı.

Anlama dinleme özürlü birtakım zavallılar da beni kınamaya koyuldular.

Bunlara mı laf anlatacağız, biz de ana baba evladıyız, bize de yazık...

Bu kadar pis bir “camiada” ve böylesine ahmak bir toplumda yazı yazmak mutluluk mu verir sanırsınız?

Ne yapalım, viran olası hanede evlat yoksa bile ayal ve kedi var.

(Hadi şimdi işin yoksa otur, hangi özdeyişe gönderme yaptığını açıkla, “ayal” kelimesini de tercüme et. Bu arada sana “Osmanlıca kelimeler kullanıyor, demek ki Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden kurmak istiyor” şeklinde bir çamur atmazlarsa da haline şükret.)

Ya da çek git, Journal of Social Scientific Studies gibi biryerlerde makale yaz, ayda yedi yüz lira versinler.

Bak hemşerim, son defa söylüyorum:

Gazeteci olarak benim görevim, gerçekleri yazmaktır.

Bu gerçeklerin senin hoşuna gitmesi ya da gitmemesi, kimin işine yaradığı ya da yaramadığı beni ilgilendirmez.

Bu tutumum senin görüşüne uymuyorsa, görüşüne koyayım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.