Köşebaşı çocukları

Fatma Tuncer

Yaşları on beş ile yirmi arasında değişen gençlerin köşebaşlarında toplanıp sohbet ettiklerini görürsünüz. Bir arayış içindedirler, kendilerine has giyim tarzları ve saç modelleriyle, konuşma ve üsluplarıyla hayatı umarsızca yaşarlar. Birkaç saatliğine de olsa insanlardan uzaklaşıp kendi dünyalarına çekilirler ve burada bir tür aidiyet ortamı oluştururlar... Yaşıtlarıyla sohbet etmek ve birarada bulunmak için köşe başlarını seçen gençler burada erişkinlerden ayrışarak kendi dünyalarına çekiliyorlar... Ve aslında grup içinde olmak onlara aidiyet duygusu veriyor, ben kimim sorusuna bir cevap aralıyor. Köşebaşlarında gruplara ayrılan bu gençler, hayat görüşüyle, giyim tarzıyla, kişisel özellikleriyle kendilerine yakın gördükleri kişiler arasında yer alarak, bireysel farklılıklarını ve tercihlerini de ortaya koyuyorlar. Grup birlikteliği gençler için gerçekten önemli, köşebaşları ise onlar için grubun kümeleştiği ve özgürleştiği bir mekan olarak algılanıyor... Özgürleşmek ve kendini bir gruba ait olarak görebilmek! Her ikisi de doğru ve yerinde kullanılmadığı zaman aile için de genç için de bir sorun olarak ortaya çıkabiliyor. Bunun için, ailenin gencin bazı kararlarını bizzat kendisinin alması için teşvik etmesi ve onu doğru bir akran grubuna yönlendirmesi gerekir.

Köşebaşı çocukları aslında bir arayış için çıkıyorlar evlerinden ve akşamın karanlığında bir araya gelerek bu arayışlarını sürdürüyorlar. Burada kişisel farklılıkları, bireysel özellikleri bakımından birbirlerine yakın olan gençler bir birliktelik oluşturarak paylaşım içinde bulunuyorlar. Bütün bunların neticesinde de köşebaşları bu çocukların heyecanla sohbet ettikleri sosyal bir ortama dönüşüyor.

Sokaklar soğuk ve sessiz ama gençlerin gözlerinde bütün sessizliği delip geçen bir heyecan var... Onlar etrafa hiç bakmıyorlar bile, hayatı bulundukları mekandan ibaret sanıyorlar... Gecenin karanlığına hiç aldırmadan, sanki etrafta kimsecikler yokmuş gibi, kendilerini kimseler görmüyormuş gibi, dünya sadece onların etrafında dönüyormuş gibi bir tek kendi öykülerinin peşinde koşuyorlar.

Bu çocukların akşamın karanlığında niçin köşebaşlarını tercih ettiklerini merak ettim ve onlarla konuşmaya karar verdim. Sordum, "Bu saatlerde neden buralarda toplanıyorsunuz? Dedim. Gülüştüler, "Abla bugüne kadar kimse böyle bir soru sormamıştı" dediler "Bir araya gelmek için evlerimiz pek müsait olmuyor, burada hem arkadaşlarla bir arada oluyoruz hem de özgürlüğün tadını çıkarıyoruz" diye eklediler. Anladım ki, amaçları bir araya gelmek, konuşmak, paylaşmak ve sohbet etmek, özgürlüğün tadını çıkarmak... Nedir ki özgürlüğün tadını çıkarmak? Nasıl bir duygudur bu? Daha birkaç yıl öncesine kadar, aileden ayrı hareket edemeyen, dışarı dahi çıkamayan, her daim onların korumasına ihtiyaç duyan genç artık büyüdüğünü ve kararlarını verme yeterliliğine ulaştığını hissediyor... Ve... bu onun için özgürleşmenin ilk basamağı olarak görülüyor... Özgürleşmek, onlar için bir civcivin yumurtadan çıktıktan sonra hayata uyum sağlaması ve yavaş yavaş uçuşa geçmesi gibi bir şey.

Gençlik döneminde kişi duygusal olarak aileden yavaş yavaş uzaklaşarak akran gruplarına yaklaşıyor ve vaktin çoğunu onlarla birlikte geçirmeye özen gösteriyor. Genç Akran gruplarıyla ilişkilerini geliştirdikçe ebeveynlere bağımlılığı azalıyor ve dış dünyaya adaptasyonu gelişiyor. Aslında onun özgürlük diye tanımladığı şey de bu... Arkadaşlarla vakit geçirme eğilimi bir yerde gence toplumsal alana uyum sağlama süreci ve sosyalize olma gereksinimi veriyor. Çünkü, akranlarla etkileşim içinde olmak ve onlarla yeterince vakit geçirebilmek onun sosyal hayata adaptasyonunu sağlıyor. Zira bu etkileşim sonucunda genç, kendini bir yere ait hisseder, büyüklerinden gördüğü ve işittiği değerler üzerine yoğunlaşır, fikir telakkisinde bulunur, iyiyi kötüyü sorguluyor

bütün bunlara ilaveten yeni değerler üretir. Ancak olumlu bir etkileşimin olması için, gencin fıtri bozulmaya uğramamış bir grubun içinde yer alması ve onlarla sağlıklı ilişkiler geliştirmesi gerekir.

Gençler bir araya geldiklerinde, politikadan, felsefeye, romantik duygularına, özel giysilere, grup çatışmalarına, okul sorunlarına aile baskılarına varana kadar her şeyi konuşuyorlar ve kendilerine has yorumlarda bulunarak, erişkinlerden ayrışıyorlar ve karşılıklı paylaşım içinde bulunuyorlar. Bu nedenle gençler sık sık evden çıkıp akranlarıyla vakit geçirmek istiyorlar fakat bu durum aile içinde çeşitli sorunlara neden olabiliyor. Hatta aileler bu konuda çocuklarıyla aralarında çatışma çıktığından yakınıyorlar. Böyle bir çatışmaya zemin hazırlamamak için gençlerin birlikte vakit geçirebilecekleri, zihinsel becerilerini sergileyebilecekleri, sohbet edip, paylaşım içinde bulunabilecekleri kulüpler, gençlik evleri ya da gençlere yönelik kültür evleri açılabilir diye düşünüyorum. Gençler burada bir araya gelerek, fikir telakkisinde bulunabilirler, münazaralar yapabilirler sanatsal faaliyetlerde bulunabilirler, sohbet edebilirler. Şimdilik köşebaşları onların sohbet alanları olarak önemli bir işlev görüyor ama zamanla bunun çeşitli sakıncaları ortaya çıkabilir. Bu nedenle gençlerin hem kendilerini geliştirebilecekleri hem de akranlarıyla bir arada bulunabilecekleri yeni kültürel mekanlar inşa edilmeli diye düşünüyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.