İfk yani Hz. Aişe R.Anha validemize iftira hadisesi

Mehmet Talu

Hz. Aişe (R.Anha) validemiz der ki: "Resûlullah (S.A.V.) efendimiz, bir sefere çıkmak istediği zaman, hanımları arasında kur'a çekerdi. Onlardan hangisinin kur'ası çıkarsa, Resûlullah (S.A.V.) efendimizle yola o çıkardı.

Benî Mustalık gazasına çıkmak istenildiğinde de, öteden beri olduğu gibi, Resûlullah (S.A.V.) efendimiz hanımları arasında kur'a çekti de, benim ismim çıkınca, sefere Resûlullah (S.A.V.) efendimiz ile ben çıktım.

Bu sefer, hicab âyet-i kerimesi inzal buyurulduktan sonra idi. Bunun için, ben hevdeç içinde taşınıyor, konak yerinde hevdeç içinde indiriliyordum.

Bu şekilde gittik. Nihayet, Resûlullah (S.A.V.) efendimiz gazasını bitirip geri döndüğü ve Medine-i Münevvere'ye yaklaştığımız bir sırada bir konak yerine inip gecenin bir kısmını orada geçirdikten sonra hareket edilmesini bildirdi.

Hareket emri verildiği zaman, ben hemen kalktım, yürüdüm. Kazâ-i hacet için, ordugâhtan ayrıldım. Kazâ-i hacetten sonra, hevdecimin yanına gelip de göğsümü yoklayınca, gördüm ki, Yemen boncuğundan dizilmiş gerdanlığım kopmuş! Hemen geri dönüp gerdanlığımı aramaya başladım. Onu aramak beni alıkoydu.

Benim bindiğim deveye, beni hevdecin içinde sanarak, boş hevdeci yüklemişler, devenin başını çekip gitmişler! Hevdecin içinde kimse bulunmadığının, boş olduğunun farkına varmamışlar. O zaman, kadınlar pek şişman değillerdi. Ben ise zaten çok genç bir kadındım.

Gerdanlığımı bulup bulunduğum yere döndüğüm zaman, orada ne bir çağıran var, ne de cevap veren var! Herkes çekilmiş, gitmişti! Benim hevdeçte bulunmadığımı anlayınca, döner, beni aramaya gelirler, sanıyordum. Elbiseme büründüm. Otururken, gözlerimi uyku bürüdü. Olduğum yerde uyuyakalmışım.

Safvan b. Muattal ordunun arkasında kalıp, gecenin sonunda benim bulunduğum yerde uyuyan bir insan karaltısı görerek yanıma gelmiş ve beni görünce tanımış. Çünkü, O, hicab âyet-i kerimesi inmeden önce, beni görmüşlüğü vardı.

"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn =Biz Allah'ın kullarıyız ve muhakkak dönüp O'na varıcılarız!" dediği zaman, O'nun sesine uyandım, hemen yüzümü elbisemle örttüm.

Vallahi, O ne benimle bir tek kelime konuştu, ne de ben O'ndan istircadan başka bir kelime işittim.

Safvan, binmem için, devesini bana yaklaştırdı. Ön ayağına basıp, deveyi çöktürdü.] Kendisi benden geriye çekildi ve:

- Bin!1 dedi.

Ben de, deveye bindim. Safvan, bindiğim devenin yularını yederek yola koyuldu. Nihayet, orduya, öğle sıcağı basıp konakladıkları sırada yetişebildik.

Söz konusu bu gecikme başlangıçta kötüye yorumlanmamış, hatta kimsenin dikkatini bile çekmemişken, hicretten önce Hazrec kabilesinin reisi olan ve Medine-i Münevverenin yönetimi kendisine verilmek üzere iken Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin gelmesiyle bundan mahrum kalan Abdullah b. Übeyy'in başlattığı dedikoduyla birlikte iç huzursuzluklara yol açan önemli bir olay halini almıştır. İslâmiyet'i istemeyerek kabul ettiği için münafıkların reisi diye bilinen Abdullah b. Übey ile adamlarının Resûl-i Ekrem (S.A.V.) efendimizi ve kayınpederi Hz. Ebû Bekir (R.A.)'i küçük düşürmeye ve aralarını açmaya yönelik sözleri, bazı müminlerin de katılmasıyla kısa zamanda yayılma istidadı göstermişti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.