Çok mu İleri Gidiyorum?

M. Şevket Eygi

1908’de İkinci Meşrutiyetin başlamasından sonra ülkemizde büyük çalkantılar, korkunç hadiseler ve inkılaplar oldu. 1911 Trablusgarb savaşı… 1912 ve 13 birinci ve ikinci Balkan savaşları… 1914’te birinci dünya savaşına girişimiz… 1918’de yenik düşmemiz… İstiklal savaşı… 1922’te Osmanlı devletinin ortadan kalkması, son Padişahın yurt dışına gitmesi… 1923 İslam cumhuriyeti… 1924 Son Halife Abdülmecid bin Abdülaziz hazretlerinin yurt dışına kovulması ve Hilafetin kaldırılması… Şeriatın kaldırılması… İslam Medreselerinin kapatılması… Tekkelerin kapatılması… Şapka inkılabı… Bu yüzden çıkan isyanlar… Muhaliflerin idamı… İstiklal Mahkemeleri… Bin yıllık yazımızın yasak edilip yerine Latin yazısının getirilmesi…

İnkılaplar, terörler, korkunç değişimler, isyanlar, idamlar…

14 Mayıs 1950’de seçimleri Demokrat Partinin kazanması ve CHP oligarşisinin yıkılması…

27 Mayıs 1960 darbesi… 12 Mart 1971 darbesi… 12 Eylül 1980 darbesi… 28 Şubat darbesi…

Son yüz yılda Türkiye’nin, bugünün parasıyla trilyonlarca dolar soyulması.

Doğu ve Batı Akdenizde iki Yahudi devleti kurulması…

Hıyanetlerle, darbelerle, vahim krizlerle dolu bir yüz yıl…

Ortadoğunun Japonya’sı olamayan bir Türkiye.

Japonyanın millî yazısı çok zor, çok çetrefil, çok çapraşık, öğrenilmesi çok güç; bizim Latin yazımız kolay mı kolay ama kültürde, teknikte, ilimde, sanayide, ilerlemede bir türlü Japonların seviyesine yükselemedik.

Fesi attık, şapkayı kabul ettik, itiraz edenleri astık ama yine de Japonlar kadar kalkınamadık.

Nihayet 2000’li yollara geldik. Kriz tufanları içinde yüzüyoruz.

Uluslararası temizlik ve şeffaflık notumuz 10 üzerinden 5… Yolun yarısındayız.

Mafyalar çeteler paralel güçler…

Korkunç miktarda kara para.

Şintoist, Budist veya Konfüçyanist Japonya’nın ahlakı Müslüman Türkiyenin ahlakından daha yüksek.

Zor yazılı Japonlar muazzam bir otomotiv sanayiine sahip, kolay Latin yazılı Türkiye’nin henüz yüzde yüz millî ve yerli bir otomobil sanayii yok.

Madalyonun bir yüzünde Kemalist, laik, çağdaş Türkiye cadı kazanı gibi fokur fokur kaynıyor, kazandan pis kokular çıkıyor. Bu kazanın içinde neler ve kimler yok ki… Çeşit çeşit Kriptolar, Sabataycılar, Haçlı Kriptolar, Pakraduniler…

Kara kirli necis haram paralar…

İnglitere Shakespeare’i, İran Hafız’ı, Fransa Montesquieu’yü, Almanya Goethe’yi, İtalya Cervantes’i, Rusya Dostoyevski’yi okuyup anlıyor ama Türkiyeliler Fuzuli’yi okuyamıyor, okuyabilse de anlayamıyor.

Osmanlı cihan devletinin devamı olan Türkiyeye ne olmuş böyle…

Türkiye çok ilerledi, öyle ilerledi ki, artık zina suç değil. Bu devirde zina hiç suç olur mu?

Soruyorum: Latin yazısı bizi niçin Japonya gibi yapmadı?

Yine soruyorum: Laiklik ve diğer inkılaplar bizi niçin mânen kalkındırmadı?

Sorsam ayıp olur mu: Niçin bunca vahim kriz içinde bocalıyoruz?

Almanlar Hitlerden, İtalyanlar Mussoliniden, Ruslar Stalinden kurtuldular…

Utanıyorum sormaya: Bizim niçin, Güney Kore gibi dünya çapında yerli ve millî otomobil sanayiimiz yok?

Latincilik, lâdincilik, laiklik bizi niçin ilimde, fende, sanayide, kültürde, eğitimde, araştırmada, temizlikte, şeffaflıkta, adalette Almanya ile boy ölçüşecek hale getirmedi?

Çok mu konuşuyorum, çok mu ileri gittim?... Özür dilerim, özür dilerim… Affedin beni, dertliyim…

(İkinci yazı)

Bir Uyarı Daha!..

BU yazım Müslüman kardeşlerime hitap ediyor.

1. Kur’anın yap dediklerini yapmayan, yapma dediklerini yapan Müslüman bir toplumun durumu kötü değil, çok kötüdür.

2. Müslümanlar Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine, ahlakına uymaya, dinde bid’atlerden kaçmaya mecburdur. Onun kadar ve onun gibi ahlaklı ve faziletli olamasalar bile onun ahlakını taklit etmeleri şarttır. Aksi takdirde günahkar ve rüsvay olurlar.

3. Yüzde 90’ı beş vakit namazı terk etmiş bir İslam toplumu dehşet verici bir isyan içindedir.

4. Dünyevîleşmek, sekülerlik Müslümanların yabancılaşmasına yol açar ve halkı dinden uzaklaştırır.

5. İslam dininin birinci temeli sahih bir iman, ikinci temeli namaz, üçüncü temeli zekattır. Zekat mutlaka ve mutlaka Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde, hakkeden Müslüman kişilere verilmelidir. Zekat doğru dürüst verilmezse büyük fitne, fesat, bozukluk olur ve âfetler, tokatlar gelir.

6. Ehl-i Tevhid ve Ehl-i Kıble olan Müslümanlar tek bir Ümmet oluşturmazlarsa işleri bitik demektir.

7. Müslümanların, râşid ‘âdil muktedir bir İmam’a biat ve itaat etmeleri gerekir. Böyle bir İmam olmazsa kaos ve anarşi oluşur ve Müslümanlar rezil ve zelil olur.

8. Ribanın yaygın olduğu bir toplum Allaha, Resulüne, Kur’ana, Sünnete, Şeriata isyan etmiştir ve onun geleceği parlak değildir.

9. Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayan bir Müslüman toplum batmaya mahkumdur.

10. Emanetlerin ehil olanlara verilmemesi büyük bir isyandır.

11. Müslümanlar, çocuklarını Tevhid ve Kur’an eğitimi veren İslam Mektepleri’nde okutmakla mükelleftirler. Bunu yapmazlarsa sorumlu, suçlu olurlar ve hem dünyada, hem âhirette cezalarını çekerler.

12. İslam dini lüksü, israfı, sefahati, beyinsizliği, aşırı tüketimi, aşırı konforu yasak, haram kılmıştır. İsraf ve zikr edilen diğer günahlara batan bir İslam toplumu iflah olmaz.

13. İslam dininde ve Şeriatinde erkeklerin ve kadınların vazifeleri beyan edilmiştir. Kadınların karışmaması gereken işleri onlara yaptıran bir İslam toplumu iflah olmaz.

14. Alim, faqih, bilgili, ziyalı Müslümanların bilgisiz Müslümanları uyarmaları, aydınlatmaları, eğitmeleri, bilgilendirmeleri, yönlendirmeleri, irşad etmeleri gerekir. Bilenler bu vazifeleri yapmazlarsa sorumlu olurlar, bilmeyen cahillerin vebali de onların üzerine olur.

15. Müslümanların birbirlerini sevmeleri, birleriyle kardeş olmaları, bütün hayırlı işlerde ve konularda birbirlerini desteklemeleri, tek bir vücut olmaları, kaynaşmaları, vifak ve tesanüd içinde bulunmaları farzdır. Bu farza aykırı işler yaparlarsa, birbirleriyle çekişip tepişirlerse iflah olmazlar.

16. Müslümanlar İslamı, Kur’anı, Resulullahı, Şeriati inkar ve tekzib eden kafirleri dost ve velî edinir ve onlara uyarlar, onları taklid ederlerse mahv olmaya, esir, rezil ve zelil olmaya mahkumdur.

17. İslam yalanı, aldatmayı, iftira etmeyi, gıybeti, tecessüsü haram kılmıştır.

18. Dünyanın en kötü, en iğrenç, en rezil ticareti din ve mukaddesat bezirganlığı ve sömürüsü yapmaktır. Bir İslam toplumu buna kesinlikle izin veremez, göz yumamaz.

19. Müslümanlık laftan, edebiyattan ibaret değildir. İslam yaşanan, yaşanması gereken bir dindir. İslamı doğru şekilde öğrenip yaşamayan fertler ve toplumlar laf Müslümanıdır. Onlarla köy olmaz, kasaba olmaz.