AK Parti’nin yeni yol haritası

Yener Dönmez

Başbakan Tayip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı bugün resmen açıklanıyor.

Hem Türk siyaseti hem de AK Parti için tarihi bir adım bu.

Erdoğan’ın il başkanlığı dönemini bilemiyorum. Ama hem gençlik kolları hem de il başkanlığı dönemini bilenlerin anlattığına göre sıra dışılık taa o dönem hissettirmiş kendini…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemi ise zaten liderlik provası şeklinde geçti.

Malum medya ve bürokratik oligarşi ile mücadele asıl o zaman başladı Erdoğan’ın.

Lakin Erdoğan ve kadrolarına karşı engelleme girişimleri her defasında millet nezdinde ters tepti.

Erdoğan 1994 yılında İstanbul’u yüzde 25 ile kazanmıştı.

Son seçimlerin sonuçları ortada. Erdoğan liderliğindeki AK Parti artık her iki seçmenden birisinin oyunu alır hale geldi.

Zaten Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için de yüzde 50’nin üzerinde oy gerekiyor.

Benim Erdoğan’ın ilk turda olmasa dahi ikinci turda yüzde 50’nin üzerinde oy alarak, seçimleri kazanacağından hiç kuşkum yok.

Burada asıl merak edilen ise Başbakan’ın kim olacağı ve Erdoğan’ın nasıl bir cumhurbaşkanlığı yapacağı konusudur.

Bu konuda da Erdoğan’a yakın isimlerden edindiğim izlenim şöyle:

1-Erdoğan’ın mazbatayı aldığı güne kadar parti içerisinde başbakanlık için bir yarış, bir iç çekişme hatta kulis faaliyetleri dahi istemiyor.

2-Erdoğan Köşk mazbatasını aldıktan sonra ismi anketlerde ve parti teşkilatında öne çıkan isimlerden Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Binali Yıldırım veya Bülent Arınç gibi isimlerden birisini hükümeti kurmak üzere görevlendirecek.

3-Partiyi Genel Başkan Vekili Mehmet Ali Şahin olağanüstü kongreye hazırlayacak. Olağanüstü kongrede kimin genel başkan olacağı henüz Erdoğan’ın kafasında netleşmiş değil. İstişareler, işleyiş ve gidişata göre bir isim belirlenecek.

4-Olağanüstü kongrenin ardından erken genel seçime gidilecek. Erdoğan’ın kafasındaki formül; bir önceki genel seçimlerde vaat edilen tek başına yeni anayasayı yapabilecek bir sonucun alınabilmesi.

5-Yeni anayasada en önemli düzenleme ise başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi olacak. Burada yine halkın görüşüne başvurulacak yani bir kez daha referanduma gidilecek. Eğer millet de onaylarsa Türkiye resmen başkanlık sistemine geçmiş olacak.

6-Ara dönemde işleyiş açısından arıza çıkmayacak. Halkın oyuyla seçilen Erdoğan bütün yetkilerini kullanacak. Mevcut Anayasanın kendisine verdiği; “Gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu’na Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu’nu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak” yetkisini fiili olarak işletecek.

Özetle Erdoğan’ın devletin en tepesindeki cumhurbaşkanlığı da tıpkı Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Başbakanlığındaki gibi sıra dışı olacak, ezberler bozulacak.

Tabii bütün bunlar Erdoğan’ın halktan aldığı destek ve teveccühün önümüzdeki yıllarda da güçlü biçimde devam etmesine ve AK Parti’nin iktidarını sürdürmesine bağlı…

Mevcut konjonktür ve muhalefet partilerinin durumuna bakıldığında da bunun yukarıda özetlendiği gibi devam edeceğinden kuşku yok.

Artık yeni bir Türkiye var.

Fakat koltuklarına yapışıp sağa mı yoksa sola mı bakacaklarını dahi şaşıran muhalefet liderlerinin bundan bile haberleri yok.

Oysa ki; 

Türkiye’nin güçlü iktidar, güçlü ordu kadar güçlü muhalefete de ihtiyacı var. Bu değişen dünya dengeleri için şart.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.