«Üç Aylar»da neler yapılabilir?

Ramazan Ercan Bitikçioğlu

Mübarek iklim «Üç Aylar» bugün başladı..

Hayırlara vesile olmasını diliyorum ve bu mübarek iklim «Üç Aylar»da Müslümanlar olarak neler yapabiliriz konusunda bazı fikirlerimi sıralamak istiyorum...

1) Bu aylarda bolca oruç tutabiliriz. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “oruç tut sıhhat bul” buyurmuşlar. Bu hadîs-i şerîf’i (adını koymasalar da) tıp dünyası şerh ede ede bitiremiyor. Bütün diyet programları, bütün pehrizler, anti aging’ler, tüm mide hastalıkları rehabilitasyon vaazları, bu hadîs-i şerîf’in şerhi meyanındadır.

(ORUÇ bahsinde hemen belirtelim ki, oruç sadece Allah rızası için tutulur, en büyük faydası da Allah’ın rızasını tahsil etmek olacaktır. Söylediğimiz diğer faideler bu ilk faydaya talip olanlara yarar sağlayacaktır. Namazı idman (spor) olsun diye kılan, namazın «beden egzersizi» faydasını da elde edemez, hattâ belki Allah ona felç bile verir. Orucu da yine Allah rızası için değil de göbeği erisin ve sair nedenlerle tutanlara belki Allah mide kanaması bile verir.. Her şeyi yaratan O’dur (c.c) çünkü...)

Muhterem kardeşlerim, bu nedenle yaşı itibarıyla gücü kuvveti yerinde olanlar, günün muayyen saatlerinde ilaç kullanma mecburiyeti olmayanlar, bugünden başladıkları oruçlarını ara vermeden (veya çok zorlandıkları zamanlarda bir iki gün ara vererek) Ramazan (kesintisiz malûm) sonuna kadar devam ettirsinler.

Bendeniz bir tıp âlimi değilim ama buradan garanti veriyorum. Bunu yapabilenler Ramazan’dan anti aging (yaşlanmaya karşı) programı yapmış gibi, daha zinde, daha akıllı (zekası gelişmiş ve hafızası kuvvetlenmiş), daha genç ve güzel olarak çıkacak ve bünyelerindeki bu müthiş değişikliğe hayli şaşıracaklar.

2) Bunu yapamayanlar Recep ve Şaban aylarının her Pazartesi ve Perşembe gününü, bunu da yapamayanlar, her ayın birinci ve nısıf (orta) ve kandil günlerini oruçla ihya etsinler..

Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) “oruç tut sıhhat bul” hadîs-i şerîf’leri, sadece bedensel sıhhat anlamında değil, psikolojik anlamda da geçerlidir. Bize inanmayan Müslüman bir psikiyatri âlimine meselâ Prof. Nevzat Tarhan hocaya danışabilir. Oruçlu insan kavga etmez. Barış insanı olur.

Peygamberin (salat ve selam olsun ona) tavsiyesine uyar ve kendisine laf atana, “ben oruçluyum, hadi selâmetle” der ayrılır. Oruçlu insan gazab ehli olmaz. Mide ne kadar dolu olursa insan o kadar azgınlaşır, o kadar gaddarlaşır.

«Üç Aylar» oruçlu geçirildiği takdirde, üç ayın sonunda 15 kilo vermiş olmak garantidir. Bu ise müthiş bir rakamdır. Obez bir insanı obezite sınırına çeker, kalan 9 ayda da midesi küçülmüş olduğu için canavarlar gibi yiyemez ve kilo kaybı devam ederek herkesten daha ince bir insan bile olabilir.

3) «Üç Aylar» ile SİGARA gibi kötü alışkanlıklar terk edilir. Deneyiniz, kesin sonuç...

4) «Üç Aylar»da sıla’yı rahim yapılabilir (yakın akrabayı ziyaret ile onların sıkıntılarını yahut sevinçlerini öğrenip iştirak edilir..) Allah indinde en makbul seyahatler bunlardır.

5) «Üç Aylar»da Kur’ân okuyunuz, tesbihatı arttırınız. Diliniz duâlı ve zikirli olsun.

6) «Üç Aylar»da bolca kitap okuyabilirsiniz. Zira mide dolu olmayınca akıl daha iyi çalışır ve hafıza güçlenmeye başladığı için okunanlar akılda kalır, fayda verir. Elbette faydalı kitap okunacak, ayrıca belirtmek bile zul.

7) «Üç Aylar»da maddi gücü yerinde olan zengin kardeşlerim fakirlere daha fazla yardım suretiyle duâ alsınlar. Bu konuyu da, min gayr’i haddin mahcuben (haddim olmayarak, mahcubiyetle) teşvik niyetiyle biraz anlatmak istiyorum.

Zenginler, bu aylarda bolca sadaka verir, zekâtını götürüp eliyle (telmik şartı) fakire bizzat verir ve fakirin duâsını alır.. Bu duâ yükselmeye başlar. (Mi’rac hadisesini biliyorsunuz değil mi?) Duâ, önce Peygamberler katına varır, onların «amin»lerini de yanına katıp yükselmeye devam eder. Melâike katında sayısını söylemeye rakam kudretinin zorlanacağı kadar çok melâikenin «amin»leri bu aminlere ilâve olur ve sonra büyük melekler katında onların «amin»lerini de alıp nihayet Arş’ı álâya çıkar.

Hazret-i Allah (c.c), bu kadar çok «amin»le gelen duâya icabet etmemekten hayá eder. O fakirler zenginin lehinde her ne demişlerse anında kabul olur. Duâyı kazanan zenginin bütün büyük ve küçük günahlarını (dilerse) Allah Tealâ (c.c), hemen avf eder. Zengin bir bakar ki, malında bir eksiklik olmamış hattâ temizlenip bereketlenmiş ve daha önemlisi; o ana kadar sahip olmadığı bir başka zenginliğin de sahibi olmuş.

Nedir o başka zenginlik? O, duâların getirdiği manevi zenginliktir. Gönlünde büyük bir huzur, evinde neş’e, çoluk çocuğunda sekinet, hasılı yuvasında cennet bahçelerinin havası esiyordur.

O zengin, birgün dalgın dalgın gezerken, bir büyük kamyon üzerine geliyor ama herkesin şaşkın bakışları arasında, sanki görünmez bir el kendisini tutup kenara çekiyor ona hiçbir şey olmuyor!..

Çocukları: Küçük oğlu... hekimlerin “bu hastalığa tıp ilmi âciz” dedikleri derdi birden iyileşmeye başlıyor... İçki mübtelası büyük oğlu, bu illetten kurtulup beş vakit namaza başlıyor. Kızı mütedeyyin, güzel ahlâk sahibi bir beyefendi ile evleniyor. Karısı daha fazla saygı göstermeye, bir melek gibi etrafında pervane olmaya başlıyor...

Muhterem okurlarım, necip milletimin saygıdeğer Müslümanları,

Bendeniz bu satırları gönlümden geçtiği gibi yazdım. İslâm âlimi hoca filan değilim. Biliyorum ki hepinizin gönlü bu fakirinkinden çok çok daha fazla coşmuştur bugün. Zira bugün «Üç Aylar» başlıyor. Her mü’minin içi kıpır kıpır olur bu iklim geldiğinde.

Ekmelüttahaya efendimiz (s.a.v), bir hadîs-i şerîf’lerinde “Recep Allah'ın, Şá’ban benim ve Ramazan ümmetimin ayıdır” buyurmuştu. («Üç Aylar», Allah’ın, Peygamberin, Ümmet’in Ayları.. başlıklı dünkü yazımız bu hadîs-i şerîf’e telmih idi.)

Fahr-i kâinat resûl-i kibriya efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem),  Receb ayı girince de, “Allahım, Receb ve Şabanı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” duâsını yaparmış. Biz de aynı duâ ile tiz (çabuk, hemen) «amin» diyelim. 20 Nisan 2015