Siyasette Milli Görüş’e ihtiyaç var

Abdulkadir Özkan

Siyasette giderek artan cepheleşme ve başkalaştırma beraberinde üslupta sertleşmeyi ve ölçünün kaçmasını getiriyor. Karşılıklı edilen lafları, ithamları sıralamayı bile uygun görmüyorum. Ancak, bu kapmalaşma ve siyasilerin üslubundaki sertleşmenin ne ülkemize ne de insanımıza yarar getirmeyeceğini görmek için fazla çabaya gerek yok diye düşünüyorum. Böyle bir ortamda Erbakan Hocamın vefatının sene-i devriyesi münasebetiyle yurdun hemen her köşesinde O’nun siyaset anlayışı ele alınıyor, geç de olsa anlaşılmaya çalışılıyor. Bu değerlendirmelerle Erbakan Hocamın devlet adamlığına, nezaketine, uzlaşmacı, kavgadan değil diyalogdan yana tavrına bugün eskisinden daha çok ihtiyaç olduğu ortaya çıkıyor. Zaten Erbakan’ı anmaktan çok anlamaya ihtiyacımız olduğunu da siyaset sahnesinde sergilenenler açıkça gösteriyor.

Bu bakımdan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun Hocamızı ve Milli Görüş’ün ne olduğunu anlatan konuşmasının ana hatlarını TV5’ten izleyememiş olanlar için aktarmak istiyorum. Erbakan Hocamızı anma etkinlikleri çerçevesinde bu yılın ana teması olarak belirlenen, “Ahlâk, Adalet, Barış” kavramlarının Milli Görüş açısından ne anlama geldiği üzerinde durdu. Saadet Lideri’ni dinlerken ülkemizin bugün bu anlayışta siyasete ve siyasetçilere ihtiyacı olduğunu düşündüm ve bu sebeple de okuyucularımla paylaşmak istedim.

Karamollaoğlu konuşmasında öncelikli olarak dünyanın içinde bulunduğu duruma dikkat çekti. Bugün dünyamızda 7.5 milyar insanın yaşadığı, bunların 1 milyarının her gece aç yattığını, her 6 saniyede bir çocuğun açlıktan öldüğünü, 1.5 milyar insanın günlük 1 doların altında bir gelirle hayata tutunmaya çalıştığını hatırlatarak, “Bizim için ahlâk: Komşusu açken tok yatamamaktır. Bizim için ahlâk, ‘Bir damla petrol, bin damla kandan değerledir’ diyenlere, ‘Hayır, dünyanın hiçbir zümrüdü, hiçbir cevheri, bir masumun bir damla kanından daha değerli değildir’ diyebilmektir” dedi.

Saadet Lideri, Milli Görüş’ün adalet anlayışını ise şöyle sıraladı: “Dini, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun zalimin karşısında mazlumun yanında olabilmektir.

Güce teslim olmamak, Hak’tan başkasının karşısında eğilmemektir” dedikten sonra Karamollaoğlu Milli Görüşçüler için adalet nedir? sorusuna şu cevabı verdi:

“Bugün Türkiye’nin de dünyanın da en büyük problemi adaletsizliktir.”

Merhametin yerini nefretin, adaletin yerini öfkenin almış olmasına dikkat çekerek Milli Görüş açısından adaletin ne olduğunu özetle şöyle sıraladı:

“Haksızlık yapan kızım Fatıma da olsa adaleti uygularım, diyebilmektedir.

Bırakın farklı düşünceyi, bizim için adalet; kendimizin, ana babamızın hatta evladımızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutabilmektir.

Hoşumuza gideni istemek değil, adil bir kararı kabullenebilmektir.

Adalet söz konusu olduğunda düşmanımız bile olsa onun hakkını savunabilmektir.”

Karamollaoğlu, bir ülkede huzur ve kardeşliğin en önemli teminatının adalet olduğunu hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunun için adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olması gerekir. Bunun tersi felakettir. Bugün bizim de en önemli görevimiz, adaletsizliği ortadan kaldırmak, adalete olan güveni tesis etmektir. Bunun için Erbakan Hocamız adaleti hayatının ana umdelerinden birisi olarak gördü.”

Hocamı anlamış olanların onun davasına sahip çıkmaları, insanın geleceğe ümitle bakmasına sebep oluyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.