Pontia Fiero, Türkiye’de pek fazla bilinmese de, General Motors’da görevli bir Türk mühendis olan merhum Hulki Aldıkaçtı’nın tasarladığı bir otomobildi.
Pontia Fiero, Türkiye’de pek fazla bilinmese de, General Motors’da görevli bir Türk mühendis olan merhum Hulki Aldıkaçtı’nın tasarladığı bir otomobildi.
Fieor'nun, Pontiac markasının uyguladığı süreçlerin dışına çıkan, arzuladığı özelliklerde olamasa da, sonunda aracın üretime girmesini sağlayan Hulki Bey’di...
Milliyet gazetesinden Levent Köprülü, Pontiac Fiero'nun zorluklarla dolu üretim hikayesini kaleme aldı.
Her ne kadar, bazı “yangın sorunları” ile karşılaşsa da, Amerikalıların “Bugün de üretilmesi gereken otomobiller” listesine koyduğu Pontiac Fiero, 1984-1988 yılları arasında 370 bin adedin üzerinde satışı yapan bir otomobildi.
General Motors bünyesinde “heyecan verici otomobiller”iyle farklı bir marka olarak konumlandırılmak istenen Pontiac’ın, 1980’lerde Triumph TR7 ve TR8, Fiat X1/9, Mazda RX-7 ve Toyota MR2 modellere karşı “Amerikan malı” olarak sunabileceği bir alternatif olacaktı.
Ancak, aynı zamanda petrol krizinin yaşandığı bir döneme denk gelmişti. Amerikan hükümeti tarafından konulan “yakıt tüketim sınırları”na uygun olmalı, bununla birlikte de, firmaya fazla mali yük getirmemeliydi. Hatta bunun için Pontiac, Aldıkaçtı’ya tüm ürün geliştirme ve fabrikadaki üretime hazırlama süreçleri dahil 400 milyon dolarlık bir bütçe vermişti.
“P-car” olarak anılan proje, aslında Pontiac için 1964’e kadar uzanıyordu. O dönemde, markaya yeni heyecanlar katsın, Mustang ve Corvette ile rekabet etsin diye “XP-833” kodlu, daha sonra “Banshee” adını alan bir prototip yapılmıştı. Bunun mimarları arasında E.M. Estes ve “Geleceğe Dönüş” filmiyle ünlenen ama iflaslar ve şanssızlıklarla batan “DeLorean” markasının babası John DeLorean vardı. Bu otomobil, küçük boyutlarda bir Corvette’ye (ve Avrupalı Opel GT’ye) benzediği için onay alamamıştı.
Fiero’ya 20 yıl sonra onayı veren ise, GM’in başına geçen Estes olmuştu. Ama kurallar açıktı: Yakıt tüketimi az, geliştirme maliyeti düşük olmalıydı.
Hulki Aldıkaçtı, “P-Car” projesi için kara kara düşünürken, önce otomobilin geliştirme sürecini şirket dışına taşıdı. Böylece hem maliyeti kontrol altında tutacak, hem de karar alma süreçlerini hızlandıracaktı. Öyle de oldu.
Yine maliyeti düşük tutmak amacıyla General Motors’un diğer modellerinde kullanılan parçalardan yararlandı. Chevrolet’in küçük Chevette’nden “ön süspansiyonlar”, Citation modelinden “şasi bölümü”, yine GM motor havuzunda bulunan 2.5 lt 4 silindirli “makine” seçilmişti.
Hulki Bey, her ne kadar bu otomobil için V8 benzeri büyük bir motor hayal etse de, yakıt tüketimi sorunu karşısına çıkıyordu. 4 silindirli motor ise 98 HP gücündeydi ve otomobilin gösterişine uymuyordu.
Zaten “ağır kanlı” ve gürültülüydü. Bunun için “uzay kafesi” denilen iskelette, kompozit plastikten gövde panelleri kullanıldı, ki hafif olsun! Tıpkı şimdiki pek çok modelde olduğu gibi... Bu, aynı zamanda GM için bir ilkti. Üstelik Chevrolet Corvair’den sonraki ilk “ortadan motorlu” otomobildi.
1984 yılında piyasaya çıktığında, ilk yıl 102 bin adet satıldı. Bu, mükemmel bir başarıydı. Pontiac markasının yeniden doğuşunu simgeler gibiydi. Tasarımı ve özellikleriyle, Pontiac markasına yeni müşteriler de kazandırmıştı. Pontiac, “GT” ve “Formula” versiyonlarını, 2.8 lt V6 (140 HP) motor seçeneğini de ekledi
İlk modellerde koltuk kafalıklarında hoparlörler bile vardı. 5 yılda 370 bin satış da hiç fena değildi. Amerikalılar onu sevmişti. Ama bu, istenilen satış rakamı değildi. Üstelik “stress” faktörü, kendisini yine göstermişti. 1989’da ikinci nesil Fiero için bir prototip yapıldı. Çok beğenildi ama üretim izni alamadı. Bu otomobil, daha sonra Pontiac Firebird olarak üretildi. (Kara Şimşek'ten tanıdığımız Firebird)
Fiero’nun, biraz da sonunu getiren, araçta kullanılan motor, hatalı parçalar ve sürücü hatalarıydı. Nitekim mühendisler, motor için yağ karterini küçültmüş, bu yüzden de “yağ eksiltmeye tahammülsüz” bir otomobil yapmışlardı.
Yağ seviyesini kontrol etmeyen, ancak performanslı sürüş yapan Fiero sahipleri, krankı kırıyor, buradan sızan kızgın yağ da egzost sistemine ulaşıp araçta yangına neden oluyordu. 1987’de 125 bin araç bu yüzden geri çağırıldı. 1990’da da 244 bin adedini. Yani neredeyse tamamı, bir kez değişim geçirdi.
Buna rağmen halen Aldıkaçtı’nın eseri, Amerikan otomobil tutkunları tarafından “klasik” olarak kabul ediliyor. Bugün çoğunluğu “orijinal” tutmayı tercih ederken, bir bölümü de motorlarını daha güçlü olanlarla değiştiriyor, ya da gövde panellerini değiştirip “kopya Ferrari” haline getiriyor.
Bununla birlikte Aldıkaçtı’nın Fiero ile öncülük ettiği pek çok unsur da, GM’in diğer modellerinde kullanıldı. Plastik gövde panelleri Pontiac Trans Sport, Oldsmobile Silhouette ve Chevrolet Lumina APV’de, GM’in bağımsız markası Saturn’de de kullanıldı.
Fiero için geliştirilen elektrohidrolik direksiyon sistemi de, GM’in ilk elektriklisi EV1’de... Fiero, aynı zamanda GM’e ilk kez Japon usulü takım çalışmasını da kazandırdı.
Ve Hulki Aldıkaçtı... Her ne kadar bugün, internette, hakkında Türkçe yazılmış bir yazıya pek rastlanılmasa da, Fiero onunla özdeşleşmiş. O da, fırsat buldukça Fiero kulüplerinin etkinliklerine katılmış... Kısacası, dünyada, otomotiv tarihine adını yazdıran Türklerden biri... Aldıkaçtı, 81 yaşında hayata gözlerini yumdu.