Ülkemizin güneyi halen yaz aylarını yaşatsa da sonbaharı kucakladığımız kışa adımladığımız şu günlerde gelin içimizi ısıtan doğal güzelliğiyle bizi kendisine hayran bırakan Kaş'ı gezelim...
Türkiye'nin Gözü Kaş'ın Üstünde


Eğer benim gibi Antalya üzerinden Kaş'a gidiyorsanız hem doğal güzelliklere tanıklık edecek hem de yolun virajlı ve zorlu oluşuna az da olsa hayıflanacaksınız. Ama sonunda Kaş'a ulaştığınızda geriye yönelik sadece güzellikler kalacak aklınızda.

Antalya'dan Kaş'a giderken Kemer, Finike ve Demre gibi ilçelerden geçiyorsunuz. Finike size turunçgilleri sunuyor. Hala dalında olan portakal veya limonları görüyorsunuz. Hatta şoförümüz öyle bolluk oluyor ki portakallar dalından toplanmadığı için yerlere düşerek çürüyor diye anlatıyor.

Demre'yi kuş bakışı izlediğiniz de ise gözünüze bembeyaz bir bütünlük, şehir ve hemen sonra uçsuz bucaksız bir hal alan deniz takılıyor. Demre tam bir seracılık ilçemiz... Metropol şehirlerimize işte buranın salatalığı, patlıcanı ve de domatesi geliyor...

Kaş'a çok az bir mesafe kala şoförümüz hemen Demre'yi geçtikten sonra geniş plaj ve kum yığınlarıyla hem bir vahayı andıran hem de duru bir denize sahip olan Çayağzı'nda duruyor ve mutlaka göstermeliyim burayı diyor.

Çayağzı uzun plajı ve tura çıkmaya hazır limana demirlemiş teknelerle dolu...

Tüm bu duraklarımızdan sonra Kaş'ın kapılarını aralıyoruz. İlk olarak dik bir vadiden kuş bakışı olarak izliyoruz Kaş'ı. Güneş batmak üzere ve Kaş üzerinde dumanımsı bir hava var. Her ne kadar görüş açımızı kısıtlasa da Kaş denize uzanan koylarıyla büyülüyor bizi.

İlk olarak Kaş'ta yapılabilecek etkinlikleri anlatayım. Yamaç paraşütü, dalış ve tekne turu Kaş'ın olmazsa olmazlarından. Yamaç paraşütü ile kendinizi Asaz Dağı eteklerinden bırakıyorsunuz ve Kaş'ı adrenalin dolu bir gözle süzülerek izliyorsunuz. Dalış ise profesyonel değilseniz deneme dalışlarıyla gerçekleşiyor. Kaş incileri andıran küçük adaları, koyları ve zengin sualtı yaşamı ile tam bir dalış merkezi. Tekne turu ise kesinlikle Kaş'a geldiğinizde yapmanız gerekenlerden... İleriki sayflarda tekne turu ile ilgili fotoğraflara "Hemen yaz gelsin" heyecanıyla bakacaksınız...

İlk olarak Kaş'ın simgesi olan tarihi lahit ve Uzun Çarşı ile başlayalım. Kaş'ın simgesi olan ve görkemiyle dikkat çeken M.Ö 4.YY'a ait Likyalılar'dan kalan Lahit üzerindeki Likya Mezar kitabesiyle yerli ve yabancı turistlerin gözdesi durumunda...

Kaş'ın renkli sokağı ise Uzun Çarşı... Gündüz sıcaktan dolayı kedilerin uyuma noktaları olsa da geceleri hareketlilik bir başka oluyor...Çarşıda karşılıklı şık butikler, hediyelik eşya dükkanları, bahçe içi restoranlar ve tur dükkanları mevcut.





Kaş liman bölgesinden hareket eden küçük teknelerle harika koy ve plajlara gidebiliyorsunuz.





Kaş'ın olmazsa olmazları ise Caretta Carettalar... Her an siz yüzerken yanınızdan çıkıveriyor. Özellikle Kaş'ın dünyaca ünlü Patara Plajı'nın Caretta Carettalara ev sahipliği yaptığını buranın onlar için bir üreme merkezi olduğunu öğreniyoruz.








Kaş'ta tekne turu kesinlikle yapmanız gereken bir aktivite. Eğer Kaş'a gelip bu turu yapmadıysanız çok şey kaybettiniz ve Kaş'a gelmemiş sayıldınız.

Kekova tekne turu Kaş limandan başlıyor ve bir çok koy geziliyor. Batık Şehir'i adım adım izlerken, kendinizi Kaleköy'ün sizi Simena Kalesi doruğunda dalgalanan dev Türk bayrağı, binlerce yıllık tarihi zenginliği ve doğal güzelliğiyle selamladığını görüyorsunuz.

Akvaryum koyu... Tekne adeta havada duruyor gibi görünüyor. Suyun parlaklığı ve rengi aklınızı başınızdan alacak güzelilkte...

Tersane koyu...

Tekne turlarına katılan yerli ve yabancı turistlere bölge halkı kendi ürettiği yöresel ürünleri satıyor...

İşte Batık Şehir... Kekova adasının batı ucundaki antik çağda gerçekleşen deprem sonrası sular altında kalan kalıntılar...

Teknelerin durmasının yasak olduğu yüzmenin ise kesinlikle yasaklandığı Batık Şehir'i ağır ağır ilerleyen tekneden hayranlıkla izliyorsunuz.

Denize batmış dükkanları, evleri, temelleri ve ev tabanlarını görüyorsunuz.

Kıyıyı takip ettiğniz de ise evlerin suya gömüldüğünü ve merdivenlerin denize indiğine şahit oluyorsunuz.


Kayalarda haç işaretleri mevcut...



Batık Şehrin sonunda Kaleköy'e ulaşıyorsunuz.

Manzara hakikaten harika...

Kaleköy'de ilk olarak Simena Kalesi'ne çıkabilir ve dünyanın en küçük anfi tiyatrosu olan Roma tiyatrosunu gezebilirsiniz.





Köy sakinlerinin sattığı yöresel ürünlerin yanında hediyelik eşya ve ada çayı, kekik, ıhlamur da alabilirsiniz.

Ve mutlaka ama mutlaka Kaleköy'ün ünlü, içinde ise meyvenin kendisi olan dondurmasını yiyin. Dondurma içinde kullanılan meyveler esans değil tam olarak hem meyvenin kendisi hem de kendi ürünleri... Sadece üç çeşit var, Muz, şeftali ve fındık...


















Kaputaş plajına 192 basamakla iniyorsunuz ve vadi arasında kalan bu plaja hayran kalıyorsunuz. Kumunun altın sarısı rengi ve mavinin her tonunun güneşle parlaması plajın çekiciliğini artıran özellikler arasında yer alırken, son günlerde plajda işletme kurulması ve iş makinalarının girmesi çokça tartışıldı.

Kaş'ın iki önemli plajından bir diğeri ise uzunluğu ve güzelliğiyle dikkat çeken Patara plajı... uzunluğu ve genişliğiyle adeta Hawai ve Brezilya plajlarını aratmayan Patara, 12 kilometre uzunluğu ile Türkiye'nin ikinci dünyanın ise 15.ci büyük plajı...
Kaş'ın en önemli eserlerinden bir tanesi de Kaş Antik Tiyatrosu... Kaşlıların da turistlere mutlaka güneşin batışını izlemeye gidin diyerek önerdiği bir yer.

Özel korumada olan plaj içinse en önemli uyarı caretta carettalar için... Uyarı ise: Plajın günndüz insanlara gece ise caretta carettalara ev sahipliği yapması ve bu büyük kablumbağaların rahatsız edilmemesi...

26 basamaktan oluşan M.Ö 1 YY'a ait antik tiyatro özelikle yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Güneşin batışını Yunan adası Meis'i de kadraja alarak izlemek büyük keyif veriyor...

Son olarak da Kaş'ın gece görüntülerine yer vererek, mutlaka Kaş'a gitmenizi tavsiye ediyorum. Kafa dinleyeceğiniz, ailenizle büyük keyif alacağınız Kaş tatili size unutulmayacak bir hatıra sunacak... (haber7)