Pirinç yerine bulgur pilavı yiyin
GÖBEĞE DİKKAT
Metabolik Sendrom Derneği'nin Sempozyumunda konuşan Altuntaş, karın bölgesi yağlanan kişilerin kalp zarlarının da yağlandığını belirterek, şu uyarılarda bulundu:
"Vücuda en zararlı yağ dokusu kalbin etrafındaki yağ dokusudur. Toplumun 3'te 2'sinde inisülin direnci var. 1997'ye kadar diyabet sınırı kan şekeri 140'dı. Şimdi 100'e indi. Türkiye'de mutfak alışkanlığı değişmeli. Pirinç pilavının kan şekerini yükseltme hızı fazla. Türk halkı geleneksel yemeği bulgura dönmeli, bunu da sebze ile pişirmeli. Beyaz ekmeğin sofradan kalkması gerekiyor."
Altuntaş, liposuction ile aldırılan yağların vücuda zarar veren yağlar olmadığını vurgulayarak, "Bunları aldırmak vücudun dengesini bozuyor" diye yanıt verdi.
DİYABET UYARISI
Doç Dr. Ahmet Temizhan da Obezitenin dünyanın ve Türkiye'nin en önemli problemi olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de diyabet görülme sıklığında artış olduğunu kaydetti. Oğuz, şunları ifade etti:
"Gizli şekeri olanların oranı yüzde 9,6 olarak bulunmuştur. Yapılan çalışmaya göre, 35 yaş üstü her 4 kişiden birinin kan şekeri değeri normal sınırda değildir. Her diyabetliden 3'ü kan şekerini kontrol edememektedir. Diyabet sıklığı 50 yaşından sonra artış göstermektedir, 60 yaşından sonra oran yüzde 30'lara çıkmıştır. Diyabet, kentlerde diğer yerleşim birimlerine oranla yüzde 2 oranında daha fazla görülmektedir."
Çalışmaya göre, 10 kişiden birinin diyabet hastası olmamasına rağmen kalp krizi geçirme riski taşıdığını söyleyen Oğuz, zayıflama ilaçları konusunda ise "En riskli şey farklı yaklaşımlarla obezite ile mücadele etmek. Şu ana kadar şişmanları zayıflatacak mucize bir ilaç bulunamadı" dedi.
YEDİĞİNİZİN BİR KISMI KALSIN
Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ ise "yediğinizin üçte birini yemeyin, bir kenara koyun" önerisinde bulundu. Karşıdağ, asla yenilmeyecekler listesinde sofra şekeri ve bundan yapılan her şey, mayonez, ketçap, cips, meyve suyunu sıralarken, ekmeğin yemeğin suyuna asla batırılmaması gerektiğini de vurguladı.
Karşıdağ, makarna, pilav, ekmek, kızartma ve hamur işlerinin yüzde 50 azaltılmasını önerirken, az ve sık beslenilmesini, günde 3-5 öğün meyve ile salata, yoğurt, peynir ve süt tüketilmesini önerdi.
Prof. Dr. Sadi Güleç de yapılan çalışmalarda Türkiye'de tansiyon kontrol oranlarının yükseldiğinin altını çizerek, bunun sevindirici olduğunu söyledi.
Metabolik sendromun temelinde yatan şeyin bel çevresi kalınlığı olduğunu öne süren Güleç, şöyle devam etti:
"Göbek eskiden estetik kaygı olarak görülürdü ama artık değil. Bel çevresinde toplanan yağlar vücuda daha çok zarar veriyor. Bel çevresindeki yağlardan salgılanan maddeler kalbe ve damarlara çok zararlı. Kalp krizlerinin yüzde 90'ının sebebi kolesterol, şeker, sigara ve tansiyonla izah edilebilir. Bunlar olmasaydı kalp krizi geçirenlerin yüzde 90'ı ölmeyecekti. Bunlar önlenebilir sebepler. Kalp krizlerinin yüzde 60'ı hiç şikayeti olmayanların başına geliyor. Şikayet olmaması sağlıklı olduğunuz anlamına gelmiyor. Üç önlenebilir sebebin hepsi göbekte var. Göbeği olan insanda şeker bozuluyor, tansiyon oluyor, kolesterol oluyor. Göbek hastalığa davetiye çıkarıyor."
AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.