İki yüzlü Batı

İki yüzlü Batı
Türkiye’de tarıma desteği engelleyen AB, kendi çiftçisini ise desteğe boğuyor. IMF ve FAO da bize karşı, “Krediyi al, desteğe son ver” politikası dayatıyor.

Gelişmiş Batı ülkeleri ile Avrupa Birliği’nin çifte standardı her alanda geçerli. Gümrük Birliği ile 13 yıldır Türk tarımını; giderek küçülen, verimsiz ve dolayısıyla dışa bağımlı hale getiren AB politikaları, tam üyelik müzakereleri ile çemberi daha da daraltmak istiyor. Aynı AB, Avrupalı çiftçileri ise birbirinden etkin politikalarla koruma altına alıyor. Dünya Tarım örgütü (FAO) ile Dünya Bankası (IMF) da, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu az gelişmiş ülkelere, “Size kredi verelim, buna karşılık tarımda korumacılıktan vazgeçin” politikaları dayatıyor. Türk hükümetleri ise bu dengesiz yapıya karşı sağlıklı bir çözüm üretemiyor.

DPT RAPORUNDAKİ ACI GERÇEKLER
Devlet Planlama Teşkilatı İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü Tarım Dairesi uzmanlarından Dr. Taylan Kıymaz’ın bu ay yayınlanan 198 sayfalık “Dünya Tarım Piyasalarında Serbestleşmenin Türk Tarımına Fiyat ve Gelir Yönünden Yansıması” başlıklı raporu, Türkiye’nin tarımdaki kuşatılmışlığını gözler önüne serdi. öncelikle Türkiye’deki tarım politikalarına değinilen raporda, “1980 yılından önce, tarım ürünleri ithalatında önemli kısıtlamalar görülmüştür. 1980 yılındaki ekonomik reform paketi kapsamında, daha şeffaf bir ithalat rejimi hazırlanmış ancak, hassas ürünler olarak nitelenen buğday, arpa, mısır, şeker, ayçiçeği tohumu ve süttozu ithalatında uygulanan kota sistemine 1984 yılına kadar devam edilmiştir” denildi.

Raporda, 1990 yılı başından itibaren birçok malın ithalatında kısıtlamalar kaldırılırken hassas tarım ürünlerinin ithalatında özel kurallar uygulanmasına devam edildiği ancak AB ile imzalanan Gümrük Birliği anlaması sonucunda 1996 yılı başından itibaren tarımda da kısıtlamalara son verildiği belirtildi. Uygulanan politikalar sonucunda, Türk çiftçine verilen desteklerin sistemli bir şekilde düşürüldüğü kaydedilen raporda, “Sözkonusu ürünlerin 2004 yılı sonuna kadar fiziksel miktarları yıllara göre eşit şekilde yüzde 14 oranında; ihracat desteği için yapılan bütçe harcamaları ise yıllara göre eşit şekilde yüzde 24 oranında azaltılmıştır” ifadesi kullanıldı.

DÜNYADA TARIMA EN BÜYÜK DESTEK AB’DE
DPT raporunda dünyadaki tarıma destek politikaları da irdelenerek, az gelişmiş ülkelere yönelik “tarıma desteğe son” taleplerine karşılık AB’de bunun tam tersi uygulamalar olduğu belirtildi. Raporda şöyle denildi:

“Tarıma en fazla kaynakla çok çeşitli şekilde müdahale (destek) batılı ülkelerde ve en fazla da AB ülkelerinde gerçekleştirilmiş ya da gerçekleştirilmektedir. Tarım üreticilerinin piyasada karşı karşıya kaldığı fiyatlara müdahale ve diğer şekillerde ortaya çıkan destekleme politikalarından bazıları; müdahale alımı, fark ödeme sistemi, değişken ya da sabit gümrük vergileri, ithalat kotası, piyasa kontrol sistemleri, doğrudan gelir ödemeleri, ithal girdilere fiyat desteği, ihracat desteği, girdi desteği, üretimi artırıcı araştırma-geliştirme etkinlikleri ve üretim kotasıdır. Dünyada en yaygın ve yoğun ihracat desteği AB tarafından uygulanmaktadır. Dünya fiyatlarının oldukça üzerinde belirlenmiş olan tarımsal ürün fiyatlarında arz fazlası üretim yapan AB ülkeleri, stoklarını elden çıkarmak için yoğun olarak ihracat teşviğine
başvurmuşlardır.”

SERBESTLEŞMENİN SOSYAL FATURASI OLUR
Tarımın halen Türkiye için çok önemli sosyo-ekonomik boyutu olduğuna işaret edilen DPT raporunda, 2006 yılı itibarıyla Gayri Safi Millî Hasıla’nın yüzde 9’unu ve toplam istihdamın yüzde 27’lik kısmını sağlayan bu sektörde yaşanacak kısmî ya da tam bir serbestleşmenin sosyal ve ekonomik etkilerinin ayrıntılarıyla tartışılmasını gerektiği vurgulandı. Raporda, “önümüzdeki dönemde Türkiye’nin AB ilişkilerinin üyelik yönünde sonuçlanması olasılığı göz önüne alındığında serbestleşme yönünde doğrudan ya da dolaylı bir baskı yaşanabileceği açıktır. Tarımda yoksullaşma sorunu tarım ürünleri aleyhine gelişen ticaret hadleriyle birlikte derinleşmektedir. Tarım üreticilerine alternatif iş olanakları sunulamaması, tarımsal geliri korumaya yönelik destekleme politikaları geliştirilememesi gibi kırsal kalkınmaya yardımcı olacak politikaların kurgulanmamış olmasının getirdiği eksiklikler tarımda yaşanabilecek serbestleşmenin maliyetini ekonomik ve sosyal boyutlarıyla daha da tehditkâr kılmaktadır. Türkiye’de; mali kaynak ihtiyacı da hesaba katıldığında, tarım sektöründe ileriye dönük sorunlar yaşaması olasıdır” ifadesi kullanıldı.

GB, TüRKİYE’Yİ İTHALATÇI YAPTI
“Tarımın her ülke tarafından stratejik bir sektör olarak kabul edildiği” vurgulanan raporda, tarımı serbestleştirme kapsamından uzak tutma çabalarına Dünya Tarım örgütü ve Dünya Bankası’nın politikaları nedeniyle 1990’lı yıllardan itibaren son verildiği anlatıldı. Raporda, azgelişmiş ülkelerin IMF’nin kredi destekleri karşısında tarımda ticarî serbestleşme reformlarına geçişe zorlandıkları da vurgulanarak, şu ifadeler kullanıldı:

“Duruma Türkiye açısından bakıldığında; ekonominin kısıtlı kaynaklarını daha iyi yönetmek amacıyla benimsenen söz konusu reform politikaları ile birlikte, bir yandan tarımsal destekler azaltılmak durumunda kalınmış, diğer taraftan büyük ülkelerin ticareti bozucu politikaları ile karşılaşılmıştır. Türk tarımına ilişkin olarak yürütülmüş olan bazı model çalışmalarında, tarımda AB ile Gümrük Birliği ve serbestleşme senaryolarında, Türkiye aleyhine sonuçlar alındığı ve koruma düzeyi yüksek ürünlerde genelde ithalatçı duruma geçildiği anlaşılmaktadır.

SERBESTLİK ARTARSA YOKSULLUK DA ARTAR

Serbestleşmenin dünya ürün fiyatlarında –savunulan görüşlerin aksine- yükselişe neden olduğu, buna karşılık Türkiye’de ürün fiyatlarında düşüş meydana geldiği izlenmektedir. Serbestleşme sonrası yaşanan büyük düşüş ile üreticilerin kaybının telafi edilememesi kırsal kesimde yoksulluğun artışına neden olabileceği gibi, göç olgusunu destekleyerek işsizliğin büyümesini beraberinde getirebilir. Tarımda gizli işsizliğin boyutu büyükse, kırsal yoksullaşmanın sonuçları da göç ve işsizlik açısından daha olumsuz olabilir.”

(Murat Unay - habervaktim)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.