'Herkes banka sahibi olamaz'
Babacan, Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) Genel Kurulunda yayımlanan görüntülü mesajında, yaklaşık 1 yıllık süre içerisinde genel anlamda dünya ekonomisinde bir miktar toparlama görüldüğünü, krizin derin, kasvetli havasının bir miktar dağılmış, küresel ekonominin tekrar büyüme trendine girmiş durumda olduğunu söyledi.
Özellikle devletlerin borçlarının daha çok sorun olarak anıldığı ve daha önce belki üzerinde durulmayan bazı ülkelerdeki finans kuruluşlarının üzerinde durulduğu günlerin yaşandığını belirten Babacan, geçen yıldan bu güne bakıldığında dünyada toparlanma olduğunu, ancak bunun riskleri içinde barındırdığını kaydetti.
Krizlerin sonuçlarına toplum olarak katlanıldığını, son 2001 krizinin bedelinin hala ödendiğini, bu yıldan ileriye doğru hala toplamda 20 milyar liralık kamu borcu olduğunu bildiren Babacan, "Aradan neredeyse 10 yıl geçmiş hala bedel ödüyoruz" dedi.
Bugüne kadar önemli mesafeler de kaydedildiğini dile getiren Babacan, bankacılıkla ilgili önemli reformları gerçekleştirdiklerini, yeni Bankacılık Yasası'nı çıkardıklarını, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile ilgili düzenlemelerin yapıldığını, Mortgage ve Kredi Kartı Yasasını çıkardıklarını, bankaların denetim ve gözetim çerçevesini çok daha sıhhatli hale getirdiklerini anlattı.
-"PROBLEMLİ GÖRDÜĞÜMÜZ BANKALARI UYARIYOR, TEDBİR ALMALARINI SAĞLIYORUZ"-
Babacan, bankalara tek tek stres testleri uyguladıklarını anımsatarak, problemli gördükleri bankaları uyararak tedbirler almalarını sağladıklarını ve bu testler sonunda kriterleri de bir miktar değiştirdiklerini söyledi.
Finansal İstikrar Değerlendirme Programı çalışmasını Türkiye'nin o dönemde gönüllü olarak yaptırdığını hatırlatan Babacan, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'ndan gelen karma bir heyetin finans sisteminin bütünü detaylı değerlendirmeye aldığını ve tertemiz bir raporun çıktığını belirterek, "2006 yılında biz biliyorduk ki artık sistem sağlam" dedi.
Bunu bu noktaya getirmenin siyasi iradeyle olduğuna dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti:
"Herkesin bildiği fakat kimsenin kılını kıpırdatmadığı bir dönem yaşamıştı Türkiye. Biz bu konuya güçlü bir siyasi irade koyduk. Dedik ki; 'bu işi biz başaracağız, Türkiye'nin artık yeni bir bankacılık kriziyle karşı karşıya kalmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.' Bu konuda gerçekten toplumdan da, halkımızdan da büyük bir destek bulduk."
"KONTROLDEN ÇIKACAK BANKA SAYISINI TÜRKİYE'DE GÖRMEK İSTEMİYORUZ"
Bütün bunları bir yandan devlet olarak yaparken bir yandan da sektörün artık çok daha farklı bir yönetim anlayışını benimsediğini dile getiren Babacan, "Daha sorumluluk sahibi, daha dikkatli, daha uluslararası iyi tecrübelerden örnek alan daha kurumsallaşmış bir bankacılık sektörünü biz artık Türkiye'de görüyoruz. Artık bu işin ciddiliğini sektörümüz de anladı ve gerçekten gayet profesyonel, ciddi düzgün bankacılık yapılıyor artık Türkiye'de. Ben bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü biliniyor ki bu işi iyi yapanlar kalacak, rahat edecek, geceleri rahat uyuyacak" diye konuştu.
Bir süredir Türkiye'de yeni bankaya izin verilmediğini hatırlatan Babacan, şunları kaydetti:
"Mevcutlar el değiştiriyor, birleşiyor çünkü sayı konusunda da böyle kontrolden çıkacak bir banka sayısını da Türkiye'de pek de görmek istemiyoruz. Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumumuzun bir limiti var. Diyor ki; 300 milyon dolar getirmeyen Türkiye'de banka sahibi olamaz. 300 milyon doları getiren olur mu? Hayır, onun da bir sürü şartları var. 300 milyon dolarını cebine koyup gelen herkes Türkiye'de banka sahibi olabilir diye bir şey yok. Biz işi sıkı tutacağız, dikkatli olacağız ki sektör sıhhatli bir şekilde devam edebilsin. Yani bütün dünya sarsılırken, gelişmiş ülkelerde dünyanın en büyük ekonomilerinde en büyük bankalar sallanırken bazıları batarken bazıları ancak devlet müdahaleleriyle zar zor ayakta tutunurken Türk bankacılık sisteminin sapasağlam ayakta kalması gerçekten büyük bir başarıdır."
BANKA KARLARININ ELEŞTİRİ KONUSU OLMASI...
Türkiye'nin kredi hacminin de genişlemediği bir dönemin yaşandığını anımsatan Babacan, yaklaşık 1 yıl kadar Türkiye'de kredi hacminin 370 milyar lira civarında seyrettiğini söyledi.
Babacan, belki reel sektör kuruluşlarından arzu edenlerin, her kredi isteyenin kredi alamadığını, bu durumların da yaşandığını ifade ederek, reel sektörün bankacılık sektörüyle sorunları olduğunu, bunu da yakından takip ettiklerini ifade etti.
Bir yandan bankaların ihtiyatlı duruşlarının, öte yandan da reel sektörün finansman ihtiyacı arasında o doğru dengeyi bulabilmenin gerçekten önemli olduğunu vurgulayan Babacan, bu noktada dengeyi iyi bulan bankaların olduğunu, ancak aşırı muhafazakar kalan bankaların da bulunduğunu söyledi.
Babacan, "Ama öyle ya da böyle o sıkıntılı dönemleri artık biz geride bıraktık ve bu dönemi geride bırakmanın ötesinde sadece hasarsız atlatmakla kalmadık üstelik bankalarımız önemli bir mali performans sergilediler. Kar ettiler ve bu karlarının önemli bir kısmı da sermayelerine eklediler" dedi.
"BU YILIN İLK ÇEYREĞİNDE İKİ HANELİ BİR BÜYÜME BEKLİYORUZ"
Eylül 2009'a kadar kredi hacminde fazla genişleme olmadığını, yatay seyrettiğini ancak 2009'un son çeyreğiyle beraber kredi hacminde genişleme başladığını belirten Babacan, "Ve o günden bugüne yaklaşık 50 milyarlık bir kredi hacmi artışı var Türkiye'de. Bu küçük bir rakam değil. Yani şu anda toplam 50 milyar lira tüketicilere, şirketlere, bankalar tarafından ilave kullandırılmış bir kredi söz konusu" diye konuştu.
Bunun büyümeye de etkilerinini son derece önemli olduğunu vurgulayan Babacan, aynı dönemde Türkiye'nin ekonomik toparlanmasının da hızlandığına işaret etti.
Babacan, "Bu yılın ilk çeyreğinde iki haneli bir sonuç bekliyoruz. Yani yüzde 10'un üzerinde bekliyoruz. Dolayısıyla kredi hacmindeki genişleme hemen büyümeyi beraberinde getiriyor" diye konuştu.
Ali Babacan, bireysel kredilerin 140 milyar lirayı geçtiğini, konut ve ihtiyaç kredisinde artış olduğuna işaret ederek, bunların sıhhatli alanlar olduğunun altını çizdi.
aa
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.