Bir elma, doktoru bir gün uzak tutar
Birçok meyvalar gibi Elma da, DNA tahribini önleyerek Kanser riskini azaltabilen diğer pekçok antioksidan bileşiklerde bulunduğu gibi CVitamini içerir. Lif içeriği, diğer birçok meyvadan daha az olmasına rağmen barsak hareketlerinin çalışmasını düzenlemeye yardım eder ve böylece kolon kanser riskini azaltabilmektedir. Elma, aynı zamanda kalp hastalıklarına karşı, kolestrolü kontrol etmeye, oboziteye karşı kilo vermeye, diyabet hastalarının şeker dengelemesine, karaciğer rahatsızlıklarının tedavisine, astım ve akcğer hastalıklaına karşı koruma ve tedaviye yardım edebilmektedir.
Laboratuar ortamında kanıtlandığı gibi Elmanın. kansere karşı koruyucu ve antioksidan aktivitesi ispat edilmiş fenolik(phenolic) bileşiklere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Elmada ön plana çıkan fenolik fitokimyasallar quercetin, epicatechin ve procyanidindir.
Elma kabuğunda bulunan 'triterpenoids' maddesinin de, laboratuvar ortamında kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediği veya öldürdüğü tespit edilmiştir. Bu sebeple Elmaları iyice yıkandıktan sonra kabuğu ile tüketmeye özen gösterilmelidir. Yukarıda belirtilen hastalıklara yakalanan hastalar da, sağlam insanlar da günlük elma kürüne devam etmelidir.
Elma çekirdekleri hafif zehir etkisi yapan az miktarda amygdalin ve cyanogenic glycoside içerir. İnsanlar için tehlikeli bir durum oluşturmaz, ancak kuşlar için aynı şey söylenemez.
Sitemizde 2005 yılında yayına soktuğumuz ve bugüne kadar 40 457 defa okunmuş olan reflexoloji-teshis-tedavi-elma-sirkesi yazımızda da elma ve elma sirkesinin sağlığımız için önemi üzerinde durulmuştur.
ülkemizde her yıl 150 bin kişinin kanser hastalığına yakalandığı ve her yıl ortalama 100 bin insanımızın kanserden öldüğü bilinmektedir, Kalp hastalıklarından muzdarip insan sayısı 3 milyon cıvarına ulaşmıştır. Yılda bu hastalıktan 260 bin insanımız ölüyor. Yanlış beslenmenin sonucu yağlanan vücutta oluşabilen tansiyon, kan şekeri ve zararlı kolestrol gibi hastalıkların görülme sıklığı 20-30 yaş arasındaki insanlarımızda %10 iken, 60-70 yaş arasındaki insanlarımızda %60-75 ‘e dayanmış durumdadır. Bu hastaların tedavisinin, sağlık harcamaları içinde büyük bir yer tuttuğu bilinmektedir.
Bu istatistik rakkamları çoğaltabilir, çeşitlendirebiliriz. Ancak bu rakamlar dahi birşeylerin iyi ve düzgün gitmediğini göstermeye yetmektedir.
Kanser ve diğer rahatsızlıklara yakalanma sayısının artmasındaki ana sebeplerden birisinin sağlıksız beslenme olduğu birçok uzman tarafından belirtilmektedir.
Amerika ve benzeri sanayileşmiş ülkeler gibi ülkemizde de adeta dayatmalarla oluşturulan “Sağlıksız Yaşam Tarzı” bu hastalıklara davetiye çıkarmaktadır.özellikle meyve ve sebze tüketme alışkanlığının gittikçe yeterli olmamasının da bu vakaların artışında bir etken olduğu inkar edilmez bir gerçektir.
Akdeniz tipi beslenme, pek çok bilim adamına göre en sağlıklı beslenme tarzlarından biridir. Akdeniz tipi diyetin en önemli özelliği ise sebze ve meyve yönünden zengin olmasıdır. Kanserden korunmak için Akdeniz tipi beslenmenin ana ögesi olan sebze ve başta Elma olmak üzere meyvenin bol miktarda tüketilmesi konusunda toplum teşvik edilmeli, bilinçlendirilmelidir.
Ayrıca okullarda başta Elma olmak üzere meyve, salata ve süt gibi gıdaların öğrenciler tarafından bol miktarda tüketilmesini sağlayacak çalışmalar yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu da önemle vurgulamalıyız.
(gidaraporu.com)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.