Dünya hangi savaşa sürükleniyor?
çukurova üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, “Dünyanın çoğunluğu Açlığa Doğru Sürükleniyor” diyerek tahıllardaki fiyat artışının dünyadaki etkilerine dikkat çekti.
Prof. Dr. Ekrem Kün, Prof. Dr. İbrahim Genç, Prof. Dr, Tacettin Yağbasanlar ve Prof. Dr. Faruk Emeksiz’in de katkılarıyla “Dünya beklenen gıda savaşlarına doğru mu gidiyor?” başlıklı bir çalışma hazırlayan Prof. Dr. Ortaş, IMF Başkanı Kahn’ın, olacakları biliyormuş gibi gıda savaşlarını dillendirdiğini hatırlatarak, son bir ayda bazı ülkelerde yaşanan gelişmeleri şöyle özetledi: “Son bir ayda onlarca insan ekmek kavgalarında hayatını kaybetti. En son Mısırda ekmek üzerinde sağlanan haksız kazanç nedeniyle çıkan ayaklanmada 5 kişi hayatını kaybetti. Bugün nerdeyse bir milyarı açan açlık sınırındaki insan sayısının tahıllardaki gıda artışı ile ikiye katlanacağı belirtiliyor. Artık IMF ve Dünya Bankası yetkilileri dahi Bangladeş, Mısır, Sudan, Etiyopya, Güney Amerika’daki artan yoksulluğun daha da ciddi boyuta ulaşacağını ve bunun sosyal sorunlara neden olabileceğini belirtiyorlar.”
Gıda fiyatlarındaki artışın Türkiye ve dünya açısından önemli olaylara gebe olduğunun altını çizen ve yetkilileri şimdiden ciddi önlemler almaya çağıran Prof. Ortaş’ın değerlendirmeleri ve önerileri ana başlıklarıyla şöyle:
GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞIN NEDENLERİ
Gıda fiyatlarındaki artışın bir¬çok nedeni var. Bunlardan biri halen az gelişmiş ülkelerde kontrol altına alınamayan nüfus artışı, birim alanda verimin daha da artırılması olanaklarının hemen hemen tükenmiş olması, biyoteknolojinin de istenilen düzeyde verim artışı sağlayamadığı gibi ciddi eleştirilere uğraması yanında, dünya tarım ürünleri üretimine istenilen yatırımların yapılmaması, sunu-istem dengesi yanında, yeryüzünde besinlerin dağılımındaki yetersizlikler de ciddi fiyat artışlarına yol açmaktadır.
BUĞDAY STOKLARINDA DARALMA
Dünyada çin, Hindistan, ABD, Rusya, Avustralya, Kanada, AB ülkeleri, Arjantin, Pakistan, Kazakistan ve Türkiye önemli buğday üreticisi ülkeler olarak bilinir. üretim ve istem dengesizliğinin bu eğilimde sürmesi ve buğday fiyatlarında meydana gelecek küresel düzeydeki artış dünya gıda fiyatları üzerinde de ciddi baskılar oluşturabilir. Petrole bağlı olarak yürütülen gübre üretimi, toprak işleme, ilaç ve öteki girdiler doğrudan tarım ürünleri fiyatlarının artışına neden olmaktadır. Türkiye’de yeni dönemde buğdayda ciddi sıkıntıların yaşanması ve fiyatların 0.70 YTL'ye kadar yükselmesi bekleniyor.
DüNYADA BUĞDAY EKİM ALANLARI DARALIYOR MU?
Türkiye'de ekilen alanların yüzde 70’ini tahıllar oluşturmaktadır. Tahıllarda kendine yeten ülkeler arasında sayılan Türkiye, yaklaşık son 20 yıllık sürede kendi kendine yeterken; bugün bu durum değişmiş görünüyor. Ekim alanlarının azalması ve iklim değişimleri nedeniyle üretim düşebilir. Bu durumda, kimi ülkelerin doğal olarak buğday dışsatımını durdurduğu ve Avustralya’da kuraklık nedeniyle verimde önemli düşüşlerin olduğu belirtilmektedir. FAO verilerine göre buğday ekim alanlarında son 6-7 yılda, genelde tahıl ekim alanlarında ciddi bir azalma ya da değişim görülmemektedir. Fakat artan nüfus artışı ve tüketim artışı karşısında verimdeki durağanlık dahi tedirginlik yaratmaktadır.
BUĞDAY üRETİMİ İKLİME BAĞLI
ülkemiz tahıl üretiminde kuraklık ve su yetersizliği yüzyıllardır yaşanmış deneyimlerdir. Ancak, buğdayın verim ve üretim düşüşünde, küresel kuraklık dışında etkenler de vardır. ülkemizin ciddi bir tarım politikasının olmaması ve plan ve programların da kararlı ve kesintisiz yönetilememesi sonucu, günümüzde buğday dışalımcısı konumuna gelinmiştir. Küresel ısınmaya bağlı olarak yağış azlığı, ürün verim ve niteliğini düşürmektedir.
Göç, BESİN FİYATLARINI ARTIRIYOR
Dünyada artan kırsaldan kente yoğun ve düzensiz göçlerin yol açtığı kırsalda verim düşüşü yanında; kentlerde oluşan katma değeri yüksek işlenmiş besin istemi de besin fiyatlarını yükselten öteki etkenler olabilir.
DüNYA TARIMI UNUTTU
Dünyada son yıllarda ekolojik ürünlerin piyasadaki artan değeri karşısında, geleneksel tarım ürünleri değerinin düşük düzeyde kalması da genel tarıma olan ilgiyi azaltmıştır. Hatta bilimsel çalışmalarda bile tarıma alt düzeylerde değer verilmeye başlanmış, birçok tarımsal araştırma enstitü ve kuruluşları kapatılmış, bu alandaki fonlar askıya alınmıştır.
YOKSULLAR VE ZENGİNLER KARŞI KARŞIYA GELEBİLİR
Stratejik bir ürün olan buğday ve ona bağlı olarak katma değeri yüksek unlu ürünlerin fiyatlarındaki artışlar toplumun doğrudan beslenme maliyetini artıracağından, bir takım ciddi sosyal sorunların da yaşanmasına neden olabilir. Buğday ve mısır fiyatlarındaki artışların ekmek fiyatlarına yansıması yoksullarla zenginleri karşı karşıya getirebilir. özellikle ekmek fiyatlarındaki artışın yoksullara anlatılmasına gerekçe bulunamaz.
BUĞDAY STRATEJİK BİTKİDİR
Buğday fiyatlarındaki artışlar ülkemizde ‘Buğday ekilmesin’ tezini çürütmekle kalmadı, Türkiye’nin buğdaydan vazgeçemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Buna göre, Türkiye kendi gereksinimi olan buğdayı mutlaka üretmelidir. Kaldı ki ülkemizde var olan ve öteden beri sürdürüle gelen buğday üretim sisteminin bir süre için askıya alınması bile üretim çarkının körelme ve çökmesine; böylece en yaşamsal besinimiz olan buğdayda da mutlak dışa bağımlı duruma düşünmemize neden olur.
SORUNLARIN HABERCİSİ
Biraz konuyu yakından takip edenler dünyayı son yarım yüzyıldır yöneten güçlerin uyguladıkları genel küreselleşme politikalarının bir gün kafasını duvara vuracağını biliyorlardı. Artan biyo-yakıt üretimine yönelik tarımsal üretim yönetimleri, bir tarafa toprak bitki yönetiminin bozulmasına, diğer taraftan gıda fiyatlarının artması, dünyada yoksulluğu artırabileceği gibi ciddi isyanlara ve sosyal sorunlara neden olabilir.
PEKİ NE YAPILMALI?
Bu tespitlerin ardından Prof. Dr. Ortaş, “Ne Yapmalı?” sorusuna şu cevapları verdi:
“Tarımsal üretime ve öz kaynaklara yeniden öncelik ve önem verilmelidir. TMO; piyasayı düzenleme, aşırı dalgalanmaları önleme, üretici ve tüketiciyi gözetme ve sektörde çalışanların güvenini sağlayacak görev ve işlevleri etkin duruma getirilmeli, kurumun zararına yol açan ticari ve işlem ve etkilerden özenle kaçınılmalıdır. Beklenen kuraklığın Türkiye'de ve Dünyaya bilinen etkisini göz önünde bulundurarak, hasat zamanında olağandan daha fazla buğday alabilir. Türkiye’nin planlı bir yapılanmaya giderek ekim alanlarını bölgesel düzeyde düzenlemesine gidilmesi yaralı olacaktır. Tarımda çeşit ıslahı çalışmalarına yeniden önem vermeli. çiftçi yayım sistemi geliştirilerek yapılan çalışmalar tarım kuruluşlarına ve çiftçilere ulaştırılmalı, tarımsal üretimin nicelik ve nitelik olarak geliştirilmesi sağlanmalıdır. Girdi fiyatları özellikle mazot ve gübrenin fiyatları çok yüksek olduğundan, çiftçiler mutlaka desteklenmelidir. Tarımsal desteklerin mutlaka üretimi artırma ölçütlerine göre yapılması sağlanmalıdır.
Engin Kaşdaş-habervaktim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.