Çelik'ten boykot cevabı
Hüseyin Çelik 'Halkımız bize bu anayasa 'Dar be' dediler. Yargı süreci devam ediyor. Biz siyasetçiler olarak yargının nasıl bir karar vereceğine karışamayız. Ama en azından darbecileri koruyan o surlar ortadan kaldırılmıştır, darbecilerde sorgulanır, mahkeme karşısına çıkartılır. Bunu halkımız görüyor. Temenni ederim ki bir daha bu acılar bu ülkede yaşanmasın.
DARBE YAPANLAR İLE CHP'NİN ZİHNİYETİ AYNIDIR
Bu darbeyi yapanların 60 darbesinde, 12 Mart muhtırasını verenlerin de Post Modern darbesini gerçekleştirenlerin hepsinin ideolojisi aynıydı. Birşey daha söyliyeceğim CHP'nin hoşuna gitmeyecek ama bu darbeyi yapanlar ile CHP'nin zihniyeti aynıdır. İrtica paranoyası ortaya çıkarılmıştır. CHP tesbihi takkeyi, dini kitaplar okuyanları bunlar ayin yapıyor gerekçesi ile içeri tıkıyordu. Sebebi şudur, demokrat parti hükümet oldu ama CHP bürokrasi ile iktidardaydı. 1950 ile 1960 arasındaki iktidarlarda da malesef varlığını sürdürmüştür. Burada zihniyet kardeşliği vardır.
Mahmut Esat Bozkurt kimdir? CHP'nin meşhur adalet bakanıdır. Türkiye'deki en ünlü ırkçılardan biridir. Bu memleketin efendisi Türk'tür, Öz Türk olmayanların vatana hizmetkar köle olmaktadır. Mahmud Esad Bozkurt CHP'nin vazgeçilmezidir. Bunu da CHP'nin Genel Başkanı gidip açmaktadır, biz değiştik diyorlar. Bu zihniyet değişim yapılmadıkça, isimler değişir, tabelalar değişir.
En yaşlı üye sıfatı ile TBMM'yi idare eden Ekşi, aynı zamanda Danışma Meclisi'nin üyesiydi ve bu Meclis'in yüzde 85'i CHP'lilerden oluşuyordu. Bu CHP zihniyetinin hazırladığı anayasa ve 60 darbesi büyük bir talihsizliktir. TBMM açılışında da darbeye övgüler dizmiştir. Şahıslar değişebilir, işin şekli değişebilir, makyaj boya değişebilir, öz mana aynıdır içerik aynıdır.
GÜRSEL TEKİN'İN İDDİALARINA ÇELİK'TEN CEVAP
Son olarak İstanbul Başkanlığı'nda Gürsel Tekin bey diyor ki sahnenin önünde başka arkasında başka adam olmakla suçluyor ve İsrail'e şirin görünmek için demiş ki Bülent Yıldırım İran Servisi'nin adamıdır buna söz geçiremiyorum demiş ve bunu Mossad'ın ayakları altına atmış ve İsrail'e şirin görünmeye çalışmış iddiasında bulunuyor. Bir insanın böyle bir iddia ortaya atması için şizofreni olması gerekiyor. Hiçbir zaman Başbakan'ın böyle bir beyanı olmamıştır, yalan ve iftiradır. Sayın Başbakan'ı ikiyüzlü olmakla suçluyorlar. Sözleri eğer bu halk 61 yıldır size inansaydı sizi iktidara getirirdi. Seçim öncesi halka ayı güneşi vaadettiniz. Halk size inanmadı. Bugün yapılan kamuoyu araştırmasında liderlerin güvenilirliğine bakın. Sayın Başbakan'a olan güven yüzde 70'in üzerindedir.
Sayın Kılıçdaroğlu, hiç aynaya baktınız mı? Siz karşı taraftaki insanı iki yüzlü olmakla suçlayacaksınız ama bir de halkın vicdan aynasına yüzünüzü çevcirin orada nasıl göründüğünüze bakın sonra gelin bunları söyleyin. Bin bir türlü tüketemedikleri ve çiğneyemedikleri sakız Deniz Feneri'dir. Bu davada AK PArti'nin herhangi bir yöneticisi tanık sıfatı ile davada yer almamıştır. Kendi attıkları iftiralara kendileri inanarak kendi çaldıkları karanın rengine bakarak konuşuyorlar. Siz mahkeme misiniz? İddia sahibi iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eğer iddia sahibi iddiasını ispat etmezse iftiracı olur.
Türkiye'nin 2004'ten bu yana yüzde 60'tan fazla belediyesini biz idare ediyoruz. Bir fesat karıştırma suistimal varsa bunları dosyalayın, delilllerinizi koyun savcılığa verin kamuoyu ile paylaşın. Ama çamur at izi kalsın anlayışı artık halk nezdinde prim yapmıyor. Sürekli yetim hakkı yemekten, deniz feneri yolsuzluğunu yapmaktan söz etmeniz ve bunu AK Parti ile lişkilendirmeniz gerçekle yakından uzaktan alakası yoktur.
Yanlış yapanın yakasına yapışmak bizim boynumuzun borcudur. Bazı belediye başkanlarımız zaman zaman bazı ilçe belediye başkanlarımızla ilgili bazı iddialar ortaya atıldı. Biz herkesten önce olayın üzerine gittik. Ne oldu Kayseri? Bakın mahkeme bunları suratınıza çarptı. Yok böyle birşey. Ben tekrar bu arkadaşları sağduyuya, dürüstlükle siyaset yapmaya davet ediyorum.
BAŞBAKAN'IN DENİZ FENERİ İLE İLİŞKİSİ TABİİ Kİ VARDIR
Bakınız, Sayın Başbakan'ın deniz feneri ile ilgisi var mı? Sayın Başbakan'ın bütün hayır kurumları ile ilişkisi vardır. Sayın Başbakan tüm STK'lara, derneklere, Türk Eğitim Vakfına'da önemi verir. Ben uçlarda bulunmalarına rağmen defalarca ÇYDD'nin yaptığı yurt açılışlarına katıldım. Bir STK hayırlı işler yapar destek oluruz. Ama yanlış yaparlarsa da onların yanlışını savunmak durumunda değiliz. Onun için bunları karıştırmayalım. CHP ve MHP ağız birliği etmişcesine Sayın Başbakan'ın bir Musevi STK'sından aldığı ödülü geri verip vermeyeceğini soruyorlar. Türk devletinin Türk hükümetinni mücadelesi İsrail hükümeti ile ilgilidir. Bizim İsrail halkı ile bir derdimiz yok. İsrail'de Netanyahu hükümetinin yaptıklarını eleştiren bir yığın gazeteci çıktı. Perşembe günü söylemiştim. Bütün ırkçılar toptancıdır. Malesef CHP ve MHP'lilerin söylemleri anti semitizim bir söylemdir. Topyekün İsrail'deki museviye kızdık, ABD'deki Musevi'yi döv. Türkiye'deki Rum vatandaşın yaptığı yanlışı gidip Kıbrıs'tan soracağız böyle birşey yok. Yunanistan Güney Kıbrıs ne kadar yanlış yaparsa yapsın kimse bize kendi ülkemizdeki Rumlara yanlış yaptırmayız, yapmayız. Ermenistan ne kadar yanlış yaparsa yapsın kimse bize Türkiye'deki Ermenilere yanlış yaptıramaz.
ÇELİK'TEN MUHARREM İNCE'YE CEVAP
O tür açıklamalar ve beyanlar, dediğim gibi karşılıklı nefretleşme doğurur. Keşke başta Kılıçdaroğlu olmak üzere İsrail ile ilişkilerimizi eleştirenler Ehud Barak kadar doğru konuşabilselerdi. Bir diğer husus CHP'li bir yönetici yaptığı açıklamada benim İsrail mallarını boykot etmemek için genelge hazırladığımı söylüyor. Genelge bu isteyene veririm. Bu genelgenin neresinde kullanılan cümle şu. Sayın Muharrem İnci'nin iddiası şöyle 'İsrail mallarını boykot etmeyelim okullarda bu ürünler kullanılıyor' deniyor iddiada. YASED bana bir yazı yazdı. Dediler ki Türkiye'de bazı firmalar İsrail'in Gazze saldırısından sonra oluşan durumlardan istifade etmek istiyor. Onun önüne geçilmesi gerekiyor dedi. Ben ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa BM'nin okulu hedef alındı ve 40 çocuk öldürüldü. Ben de bir pazartesi günü 15 milyon öğrenci sıraya geçerek bir saygı duruşunda bulunuldu. İsrail Büyükelçisi bunu önleyebilmek için 5-6 kez dışişleri Bakanlığı'na gitti ben bundan vazgeçmedim. 3 Günde 20 trilyon yardım topladık. Bunları yapan ben, ben okullara diyeceğim ki ısrarla şöyle. Biz şuanda bile İsrail'e ticari ambargo koymuş değiliz. Ben bu ibreti alem olsun diye bu genelgeyi okumak istiyorum.
KARA HAREKATLARI DEVAM EDECEK Mİ?
Türkiye'nin terörle mücadele etmek gibi bir kararlılığı var. Demokratikleşmeye sonuna kadar devam. Halkımızın incinmesine asla müsade etmeyeceğiz. Terörle mücadele bu ülkenin en tabi hakkıdır. Terörle mücadelenin şekli ne ise buna müracaat ediliyor ve edilecektir. Bundan sonraki strateji taktikler nelerdir bunu açıklayamam. Bu yetkiye sahip değilim. Ama şunu çok iyi bilmeliyiz. Türkiye kararlılıkla terörle mücadeleye devam edecek, herkes en aykırı düşüncelerini ifade etsin. Meşru zeminde bunu söylesin ama kaba kuvvet, şiddet, terör insanların canını yakarak, insanların kendilerini ifade etme biçimi demode olmuştur. Biz 12 Eylülcülerin yaptığı gibi ülkemizi özgürlükle güvenlik arasında bir tercihe zorlamadık. 12 Eylülcüler Türkiye'yi açık cezaevine döndürdüler. Kültürel haklar, özgürlükler devam sonuna kadar. Bir arada yaşamaya mecbur değil mahkumuz.
KILIÇDAROĞLU'NUN AÇTIĞI 'DUDAK' DAVASI
Sayın Başbakan, seçim ortamında daha doğrusu propaganda döneminde diğer bütün herkese açtığı davadan da bireysel olarak açtığı davalardan vazgeçti. O zaman dediler ki bundan sonra Başbakan'ın hiç dava açmayacağı anlamına mı gelir bende hayır dedim. Temiz bir sayfa açıyoruz umarız kimse kirletmez dedik. Tabi tahkir edici üslup hakaret içeren, karşı tarafı inciten, onu aşağılayan ifadeler bu ille küfür olmak zorunda değil kim tarafından kullanılırsa kullanılsın kabul edilemez. Sayın Kılıçdaroğlu dava açmış takdir ederim ama Sayın Başbakan da karşı dava açar mı bilemem.
TÜRKİYE ABD İHA'LARINI İSTEDİ Mİ?
Ben Milli Savunma Bakanımıza sordum. ABD ile stratejik ortaklık kapsamında İstihbarat Paylaşımı yapılmaktadır. Ama bunun vasıtaları ve bunun detayları askeri bir konudur. Ben detaylı bir bilgiye ve açıklama yetkisine sahip değilim.
TALABANİ'NİN ÖCALAN'IN NORMAL CEZAEVİ'NE GEÇMESİ İSTENİYOR DOĞRU MUDUR?
Bu basın yayın organlarında yazılanların bazıları doğrudur. Bu konuyla ilgili değil her meselede. Bazen de kulislerde konuşulanlar da haber yapılıyor. Bu taktik boş at dolu gelsin. Böyle şeyler yapılabiliyor dönem dönem. Sayın Talabani böyle bir açıklama yaptı mı Türkiye'den böyle bir sinyal aldı mı bilmiyorum doğrusu. Ne olması gerektiğine Türkiye, hükümet karar verir. Ama Sayın Talabani'den bizim beklediğimiz Irak konusunda olup bitenler hususunda Türkiye'ye yardımcı olmasıdır. Türkiye'deki askeri hedeflere saldıran ve teröre karşı kendi üleklerini kullandırmamalarıdır. Kendisinden beklenen en büyük iyilik de budur. Öcalan ile ilgili kararı vermek Talabani'nin işi değildir. Dostluklarını sürdürmek istiyorlarsa Türkiye ile Sayın Talabani ve Barzani, Irak'ın topraklarını terör saldırıları için bir üs olarak kullanmasınlar ve kullandırmasınlar' dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.