Kadın nasıl giyinmeli?
Prof. Dr. Orhan Çeker’in, “örtünmeyi tartışan gafildir” başlıklı açıklamalarının ardından bu gün de, Çeker'in ağzından örtünmenin hükümlerini yayınlıyoruz.
AVRET YERLERİ
Avret yerlerini, şöyle ana başlıklarıyla, hemen özetleyelim ve konumuza devam edelim. En dar çerçeveden genişe doğru sıralayacak olursak: -Karı - koca arasında avret yeri yoktur. Dolayısıyla karı - koca birbirine baştan sona helaldirler ve onların birbirine karşı örtünmeleri dini mecburiyetten değil, edeptendir. Ondan sonra çerçeveyi dışarıya doğru genişletecek olursak;
-Kadının kadına karşı avret yeri,
-Erkeğin erkeğe göre avret yeri, bir de
-Erkeğin kadınlara karşı avret yeri.
Bu üçü, göbekten diz kapağına kadarki yerlerdir. Kadının, diğer kadınlar yanında; erkeğin, diğer erkekler yanında; erkeğin ayrıca kadınlara karşı göbekten diz kapağı arasını mecburen örtmeleri gerekir, bundan daha fazla açılmaları caiz değildir. Mesela sportif faaliyetlerden örnek verecek olursak, İslam kültüründen doğan sporlara bir bakın. Orada erkeğin giydiği kıyafet, tamamen avret yeri anlayışına uygundur. Mesela yağlı güreşlere bir bakın, orada güreşçilerin giydiği kisbet, tam göbek ve dizkapağı arasını örtecek şekilde, yani ele-güne karşı erkeğin mecburen örtüneceği şekildedir. Tabiî ki diğer sporlar için biz bunu söyleyemiyoruz. Çünkü İslam’dan değil, başka kültürlerden etkilenmiştir. Böyle olunca da diğerlerine bir diyeceğimiz yoktur.
KADININ ERKEKLERE KARŞI AVRET YERLERİ
Kadına karşı erkekleri iki sınıfa ayırıyoruz:
Birincisi, erkeğe mahrem olan kadınlar, yada o kadına mahrem olan, evlenmesi ebediyen haram olan erkekler..
İkincisi, haram olmayan, na-mahrem olan yani aralarında normal olarak evlenme yasağı bulunmayan erkekler..
Kadının, kendisine ebediyen nikahı caiz olmayan, yakın akraba erkeklere karşı avret yeri göğüsten diz kapağına kadar olan yerleridir. Yani kadının mesela oğluna karşı, babasına karşı, erkek kardeşlerine, yeğenlerine, amca veya dayısına karşı, kayınpederine karşı ve bu akrabaların sütten olanlarına vs. karşı avret yeri, demek ki göğüsten diz kapağına kadarki yerleridir. Kadın bunların yanında başını, kollarını ya da diz kapağından aşağısını açık bulundurduğu takdirde, günah işlemiş olmaz, o şekilde onu gören yakın akraba erkek de günaha girmiş olmaz. Ama bütün bu söylediklerim herhangi bir fitne olmadığı zaman için böyledir. Kadın böyle giyindiği takdirde yakın erkeklerden dahi bir fitneyle karşı karşıya kalacaksa, o zaman onların yanında böyle açılması, hatta aynı evde baş başa bulunması dahi caiz olmaz. Yani söylediğim ve söyleyeceğim hükümler hep normal şartlar için geçerlidir. Bu söylediğim avret yeri yani kadın için göğüsten diz kapağına kadarki avret yeri aynı şekilde toplumumuzda hukuken bulunmayan cariyeler için de geçerlidir. Cariyelerin sadece mahremi olan erkeklere karşı değil, bütün erkeklere karşı avret yeri göğüsten diz kapağına kadarki yerleridir. Dolayısıyla cariye, İslam toplumunda baş açık ya da kolları açık veya diz kapağından aşağısı açık gezdiği zaman günah işlemiş olmaz, o şekilde onu gören erkekler de günaha girmiş olmazlar.Kadının mahrem olan erkeklere karşı avret yeri bu.
KADININ YABANCI ERKEKLERE KARŞI AVRET YERİ
Kadının yabancı erkeklere karşı avret yeri, yüz ve eller hariç vücudun her tarafıdır. Hemen ekleyelim (bunu söyleyince soru hemen geliyor çünkü), “Ayaklar ne olacak?” diye. Ayaklar konusunda da değişik görüşler olmakla birlikte kimileri kadına, biraz daha serbest davranma imkanı tanıyarak, caiz görerek ayakları avret yerinden saymazlar. Ama ayakları dahi avret yerine dahil eden görüşler ağırlıktadır. Bu takdirde kadın, yüz ve eller hariç her tarafını örtmek durumundadır. Bu söylediklerim, ayetlerle de hadislerle de asırlar boyu Müslümanların uygulamasıyla da sabittir. Dolayısıyla “örtünmek, tesettür Kur'an’da yoktur, tesettür konusu ta hicri 2. asırdan bu yana hep problem olagelmiştir.” gibi sözler, Allah’a iftiradır, Peygamberimize iftiradır. Başta da dediğim gibi Allah’ın ayetlerini az bir bahaya satmaktan başka bir şey değildir.
“KADININ YÜZÜ AVRETTEN DEĞİLDİR”
Kadının yüzü avretten değildir. Kimileri yüzün de avretten olduğunu savunuyor hatta yazıyor iseler bile doğru değildir. Çünkü kadın kendi bulunduğu toplumda yüzünü örtüyor, hep sadece gözü dışarıyı görecek şekilde örtünüyor olsa bile hac ya da umre için ihrama niyet ettiği andan itibaren yüzünü açma mecburiyetindedir. Hac ki insanların en kalabalık olduğu yer, erkeğin kadının birbirine en çok karıştığı, karışmak durumunda olduğu yer. Böyle bir yerde kadın, ihram gereği yüzünü açmak zorunda ise eğer o takdirde diyeceğiz ki: “Kadının yüzü, avretten değildir.” Tekrar ediyorum: Fitne olmadığı durumda hüküm böyledir. Ama herhangi bir fitne söz konusu ise fitne ölçüsüne göre kadın yüzünü de örter, evden dışarı çıkması da caiz olmayabilir.
“KIYAFETİN ŞEKLİ NASIL OLMALI?”
Dinimizde kıyafet için belli bir şekil emredilmemiştir. İlla şu şekildeki elbiseyi giyeceksin diye bir hüküm yoktur. Dolayısıyla İslam’a karşı dış dünyadan “Niye belli bir şekle mecbur ediyorsunuz?” gibi bir itiraza karşı diyoruz ki: İslam’ın emrettiği belli bir şekil yoktur. Dolayısıyla karşı çıkanlar olarak siz de belli bir şekli tenkid edip durmayın. Öyleyse İslam, belli bir şekil koymamış da ne yapmıştır? Kıyafet için ilkeler/kaideler koymuştur ve demiştir ki, bu ilkeleri kendisinde bulunduran her türlü kıyafeti giyebilirsiniz. O takdirde bu ilkeleri/kaideleri kendisinde bulundurmak şartıyla on çeşit, elli çeşit dahi elbise üretilse, hepsi de İslami olur. Mesela bu ilkeleri, soğuk bölgelerdeki insanlar kıyafeti kendine göre oluşturur. Diyelim ki ekvator bölgesindeki insanlar da kıyafeti kendisine göre oluşturur. Buna göre ekvator bölgesindeki kıyafet biraz daha hafif, biraz daha sıcağa göre ayarlı; soğuk bölgelerdeki ise ona göre kalın, ona göre biraz daha farklı olur. Her ikisi de İslamidir.
“GİYSİ, VÜCUT HATLARINI BELLİ ETMEYECEK”
1-Kıyafet avret yerini örtecek.
2-Vücut çizgilerini belli edecek derecede dar olmayacak. Dolayısıyla vücut çizgilerini belli edecek derecede dar olan, vücut çizgisini dışarıdan gerek az gerek çok belli eden kıyafetlerin hiçbirisi İslam’ın onayladığı kıyafet değildir. Maalesef zamanımız Müslüman kadını tesettür adına başını sıkça örtüyor, pardösü vs de giyiyor ama dar giyindiği için vücut çizgileri olduğu gibi ortada olabiliyor. Bu hanımlar tesettür adına örtünüyorum, demesinler. Bunlar İslami anlamda örtünmüş değildirler. Ne şiş yansın ne kebap hesabı bir örtünme olmuş oluyor. İslam’ın örtünme emri bu değildir. Bu husus iyice kafalara yerleşmelidir. Şahsen bu noktada Müslüman kadında ciddi bir yozlaşma görüyorum. Allah’ın emrine uyduğumuz iddiasında isek eğer ilahi emre doğru dürüst uymak zorunda olduğumuzu da bilmemiz gerekir.
3-Şeffaf olmayacak. Kıyafet dışardan baktığın zaman içini göstermeyecek.
4-İslam’dan başka bir dinin simgesi olmayacak. Özellikle bu ilkeye dikkat çekiyorum. İslam’dan başka bir dinin simgeliğini yapıyorsa bir kıyafet, onu giymek Müslümanlar için haramdır. Mesela dindar Yahudilerin giydikleri, kafaya geçirdikleri tepede duran takkeye benzer kippa denilen şeyleri var. Yada diyelim ki papazların ayin sırasında giydikleri, önü haçlı bir kıyafetleri var. Yahut papazların görev icra ederken giydikleri bir kemerleri var, “zünnar” dedikleri. Bunlar o dinlerin simgesi olduğu için, Müslüman bunları giyemez.
Yarın: Doğru dürüst örtünün
(Engin Kaşdaş-habervaktim)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.