Kusurlu bulunan hekim eğitime tabi tutulacak

Kusurlu bulunan hekim eğitime tabi tutulacak
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, uzman hekimlerden alanında yetersiz olanların, yeniden eğitime tabi tutulacağı iddiasıyla ilgili olarak, ''Bu husus, muhtemelen bizim yeni Teşkilat Kanunu Taslağı'mızla alakalıdır. Bir şekilde, görevi ile ilgili eksikliği t

Akdağ, Rixos Grand Ankara Oteli'nde gerçekleştirilen ''Toplum Temelli Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı''nın açıklandığı basın toplantısı sonrasında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile bir başka çalışmanın daha olduğu basına yansıdı. Eşine şiddet uygulayan erkeklerin zorunlu olarak psikolojik tedavi göreceklerine ilişkin bilgiler yer aldı. Bu kişiler, Toplum Temelli Ruh Sağılı Merkezleri'nde mi yoksa adli vakalara bakılan hastanelerde mi bu tedaviyi alacak?'' sorusu üzerine Akdağ, ''Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızın topluma açıkladığı bu önemli bir konu. Çünkü, şiddet uygulayan eşleri sadece cezalandırmanın yetmeyeceğini biliyoruz. Cezalandırılması gerekenler, elbette cezalandırılacaktır. O zaten adli mekanizmanın işi, bizim işimiz değil. Bizim, işimiz, bu davranışta bulunanların ruh sağlığı problemi varsa bunların da tedavi edilmesidir ve daha sonra rehabilitasyona tabi tutulmasıdır'' dedi.

Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezle'nin bunu da gerçekleştirebilecek durumda olduğunu ifade eden Akdağ, ''Buna göre dizayn ediliyor. Bütün bu işleri yapacak kadar ilgili personel sayısı var mı dersek, sayıları artırmaya çalışıyoruz. Şu anda yapabileceğimiz budur'' dedi.

''Uzmanlık öncesinde hekimlere senet imzalatacağı ve mecburi hizmetini tamamlamayan hekimlerin tazminat ödeyeceğine ilişkin haber var. Bunu değerlendirir misiniz?'' şeklindeki soru üzerine de Akdağ, ''Doktorların zaten devlet hizmeti yükümlülüğü var. Bu hususta bildiğim budur. Bakanlık adına, uzmanlık eğitimi yapmışsa, bu hususta bir takım yükümlülükler oluşuyor, bu çok tabidir. Zannediyorum, onunla ilgili size de haberler gelmiş olabilir'' diye konuştu.

-''Akıl hastaneleri tarih oluyor''

Bir gazetecinin ''Akıl hastaneleri kapanıyor mu?'' sorusu üzerine Akdağ, ''Hastaların, evlerinden uzak hastanelerde aylarca yattığı akıl hastaneleri tarih oluyor'' dedi. Akdağ, şöyle devam etti:

''Bunun en önemli sebebi de şu; en mükemmel akıl hastanesinde de yatsanız, oradaki personeli en mükemmel şekilde de geliştirseniz, bu uzun süreli yatışların olduğu hastanelerde bir müddet sonra personelin davranış biçimi değişiyor. Hastaya karşı davranış biçimi farklılaşıyor. Dolayısıyla böyle farklı hastaneler yapmıyoruz, bunları süreç içinde ortadan kaldıracağız.''

Programın hazırlanmasında katkı sağlayan Prof. Dr. Medaim Yanık da aynı soruya ''Dünyada bu konudaki eski model, hastaların büyük hastanelerde kalmasına, ikinci model hastanelerin tamamen kapatıldığı toplum temelli modelin yüzde yüz uyguladığı ve üçüncü olarak da denge modeliydi. Eylem Planı'nda denge modeli benimsenmiştir. Büyük akıl hastanelerin küçültülmesi ve büyük hastanelerin inşa edilmemesi, develet hastanelerinin bünyesinde psikiyatri kliniklerinin oluşturulması ve Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri'nin oluşturulması mantığına dayanıyor'' dedi.

-''Bir metin oluşturdular, yakın bir zamanda bize teklifte bulunacaklar''-

''Tam Gün Yasası ve son çıkan Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili olarak YÖK'ün bir önerisi vardı. Bu konuda sizinle görüştü, bu öneriye nasıl yaklaşıyorsunuz?'' sorusu üzerine de Akdağ, ''Evet, YÖK ile bu konuyu görüştük. YÖK'ün doktor ve hukukçu öğretim üyeleriyle birlikte. Bir metin oluşturdular, zannediyorum, yakın bir zamanda bize teklifte bulunacaklar. Ama, bu metni çalışırken de doğrusu bir paylaşım oldu'' dedi.

Akdağ, ''Tam Gün Yasası sonrasında hastanelerde sıkıntı yaşandığı, hastaların mağdur olduğu ifade ediliyor. Bunun 'misafir doktor' ile çözümleneceğine ilişkin haberler yer aldı. Bunu konuda nasıl bir değerlendirmede bulunursunuz?'' sorusu üzerine de ''Türkiye'de 40 bin uzman var. Uzmanların, üniversitelerde çalışan öğretim üyelerinden 600 ile ilgilidir. Geri kalanlar zaten tam gün çalışıyorlar'' yanıtını verdi.

''Uzman hekimlerden alanında yetersiz olanların, yeniden eğitime tabi tutulacağına ilişkin bilgiler yer aldı. Bu konuda nasıl bir açıklama yaparsınız?'' sorusuna da Akdağ, ''Bu husus, muhtemelen bizim yeni Teşkilat Kanunu Taslağı'mızla alakalıdır. Bir şekilde, görevi ile ilgili eksikliği tespit edilen ve bunun idari yoldan ya da adli yoldan ortaya konduğu hekimlerimizin belli bir süreyle eğitim alması ile ilgili bir düşüncemiz var. Ama, söylediğim gibi idari bir soruşturma ya da adli bir soruşturmayla görev kusuru tespit edilen kişilerden bahsediyoruz'' diye konuştu.

Akdağ, psikiyatrik hastalara farklı bakılmasının, damgalanmasının önlenmesinde medyanın katkısının önemli olduğuna da değinerek, psikiyatrik sorunu olanların da olmayanların da suç işleyebildiğini, aradaki suç işleme oranlarının da birbirinden çok farklı olmadığını söyledi.

-''Madde bağımlılığında daha geniş kapsamlı bir eylem planı yayımlanacak''-

Eylem Planı Koordinatörü uzman Dr. Gazi Alataş da ''Maddi kullanımına başlama yaşının gittikçe düştüğü ve gençler arasında arttığı belirtiliyor. Eylem Planı'nda bu konuda da uygulama yer alıyor mu?'' sorusu üzerine şunları söyledi:

''Bu, planın iki yerinde yer alıyor. Bakanlık olarak, madde bağımlılığında daha geniş kapsamlı bir eylem planı da ilerleyen dönemde yayımlanacak.

Kullanıma başlama yaşı, gittikçe düşüyor. Ülke olarak, Avrupa'ya göre şanslıyız, çünkü onlarda bu sorun daha fazla görülüyor. Ama, biz de tedbirlerimizi şimdiden alalım. Onların şu anda yaşadığını, biz ülke olarak ileride yaşamak istemiyoruz.

Hem Çocuk Psikiyatrisi bölümünde eğitim ve tedavi anlamında bir yapılanma öngördük hem de madde bağımlılığı ayrı bir programa bağlayalım istedik. Milli Eğitim ve Adalet Bakanlığı ile de koordineli bir plan doğrultusunda çalışma yürütmeyi hedefledik.''

''Planın toplum temelli olacağı vurgulandı. Bunun vatandaşa getirisi ne olacak?'' sorusunu da Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Maria Cristina yanıtladı.

Bu hizmet modelinin, insanlara ihtiyaç duydukları alternatif hizmetleri sunabilmek anlamına geldiğini ifade eden Cristina, ruh sağlığı bozuk olan hastaların ''anormal'' kabul edilmemesi gerektiğini, bunun da normal bir hastalık olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. Toplum tarafından bunun bu şekilde algılanması gerektiğine işaret eden Cristina, ''Bu kişiler, fiziksel hastalıkları olanlardan daha fazla acı çekiyorlar. Uzun süre tedavi alıyorlar, kurumsal bakım alıyorlar. Bu da acılarını katlıyor'' diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.