Türkiye üşüyor Sayın Bakan…

Türkiye üşüyor Sayın Bakan…
Havalar soğudu. Gittiğim hiçbir mekânda kaloriferlerin yanmadığını görüyorum. Bu konuda bir önerim var, aşağıda paylaşacağım.

Türkiye üşüyor…

Nedeni belli…

Doğalgaza son yıllarda yapılan zamlar, kaloriferlerin yakılması durumunda faturaların nasıl geleceğini kestiremez hale gelen vatandaşların, kombilerin düğmesine basma cesaretini kaybetmesine neden oldu.

Kasım ayının ortasına denk geldik, gittiğim hiçbir yerde yanan bir kalorifere denk gelmiyorum.

Hiç kimse, 'ama havalar da iyi gidiyor' mazeretini öne sürmesin.

Sabah namazına kalkanlar, sabah erken saatlerde yola düşenler bilirler. Sabah saatlerinde evler buz kesiyor.

Geçtiğimiz günlerde misafirliğe gittiğimiz evde donduk desek yeridir.

Misafir diyebilir mi ki ev sahibine, 'şu kaloriferleri hele biraz açsak' diye...

Üniversiteye gidiyorum öğrenciler üşüyor, konu komşuya gidiyorum eş dost üşüyor. Evde ben açmaya çalışıyorum, eşim çaktırmadan kapatıyor. 'Yahu, parasını ben kazanmıyor muyum? Çok şükür durumumuz iyi diyorum' fayda etmiyor.

Bunlar halleri vakitleri yerinde olmayan insanlar değil. Çoğu varlıklı insanlar.

Fakat doğalgaz zamları öğlesine psikolojik bir unsur haline geldi ki, birazcık kemikleri ısınacak kadar kaloriferini açan bir vatandaşın 100-130 metrekarelik evine bile, 350-400 TL fatura gelmeye başladı.

Ortalama işçi ücretlerinin hali ortada. Bu kadar yüksek faturaların ne anlama geldiğini anlatmaya gerek yok herhalde.

Sorunun temeli…

BOTAŞ, son 3 yılda Rusya, İran ve Azerbaycan'a 'al ya da öde' anlaşmaları yüzünden doğalgaz için 3 milyar lira (eski parayla 3 katrilyon) ekstra ödeme yapmak zorunda kaldı. En fazla ödeme 1.4 milyar lira ile Rusya'ya yapılırken, bu ülkeyi 1.3 milyar lira İran izledi. Azerbaycan'a ise 186 milyon lira ödendi.

'Al ya da öde' çerçevesinde ödenen faturanın kabarmasında, yapılan yüksek zamların etkisi oldu. BOTAŞ, 2008 yılında doğalgaza toplamda yüzde 80'e varan zam yaptı. Sert geçen kış şartlarında ve tüketimin arttığı bir dönemde yapılan zam, abonelerin tepkilerine sebep oldu. Sonraki dönemde de artışlar sürdü.

Zam sebebiyle doğalgaza olan ilgi giderek azaldı. Vatandaş yeniden sobaya dönmeye başladı. Bir tanesi 73 TL olan tüp fiyatlarına hiç girmiyorum bile. Ekim ayı başında da yazdığım gibi, seçimlerde enerji girdilerinin büyük belirleyen olacağını düşünüyorum.

Vatandaş yüksek fatura gelecek diye doğalgazı kullanamazken, kullanmadığı gaza da milletçe para ödemek zorunda kalan garip bir duruma düştü. Vatandaşlar haklı olarak, 'bari kullanıp da ödeseydik' diyorlar ve bu uygulamaya şaşırıyorlar.

Vatandaş ısınması gerektiği kadar kaloriferlerini yakmadığı için, alınan doğalgaz kimi zaman elde kaldı, kimi zaman da alınması gereken doğalgazı bu ölçüde depolama imkânı olmadığı için, dışarıdan doğalgazı almadan parası ödenmek zorunda kalındı. Neticede almadığımız halde ücretini ödemek zorunda kaldığımız doğalgaza ödenen para 3 milyar lirayı (eski parayla 3 katrilyonu) aştı. Doğalgazı almadığımız halde dışarıya ödenen bu para, milletin heba edilmiş parasıdır.

Önerimiz şu:

Oldukça pahalanan doğalgaz yüzünden vatandaşın tüketim konusunda kısmaya gittiği hesaba katılarak, 'al ya da öde' çerçevesinde nasılsa dışarıdan almadan parasını ödemek zorunda kalacağımız doğalgaz fiyatlarında duruma göre anlık müdahalelerle indirime gidilip, vatandaşın doğalgazı
çekinmeden kullanması sağlanamaz mıydı?

Şart mı, doğalgaz fiyatları kış boyu sürekli sabit olsun.

Örneğin Kasım ayı sıcak geçtiği için arzu edilen miktarda doğalgaz tüketimi gerçekleşmemişse, Aralık ayında indirime gidilip hem vatandaşın adam gibi ısınması, hem de 'al ya da öde' sistemi yüzünden kullanmadığımız doğalgaza para ödemekten kurtulmamız sağlanamaz mı? Böyle bir uygulamayı hayata geçirmek çok mu zor?

Havalar sıcak gittiği ya da tüketici faturalardan çekindiği için yakması gerektiği kadar yakmadığı doğalgaz yüzünden, 'al ya da öde' çerçevesinde bu yıl dışarıya daha fazla ödemek zorunda kalırsak, bu durum vatandaşın devlete emanet ettiği parasını çarçur etmek anlamına gelmez mi?

28 Şubat sürecinde hükümeti yıpratmak için 'sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık' eylemi başlatılınca, ülke genelinde eyleme katılımın ne ölçüde olduğunu öğrenmek için, televizyon programı yaptığım o günlerde Enerji Bakanı ile bağlantıya geçmiştim. Tam o dakikada elektik tüketiminde sadece yüzde 1 oranında bir sapma olduğu bilgisini kamuoyuyla paylaşmıştı.

Teknoloji gelişti. Her türlü tüketim anlık olarak ekranlardan takip edilebiliyor.

Enerji Bakanlığı, 'al ya da öde' sistemi yüzünden kullanmadığımız doğalgaza para ödemek zorunda kalmaktansa, an be an tüketimi takip ederek ve vatandaşın uygun koşullarda ve arzu edilen miktarda doğalgaz tüketmesini sağlamak adına, hava durumu koşullarına ve tüketim durumuna göre doğalgazda daha makul bir fiyatlandırma sistemine geçmeyi düşünmez mi?

Vatandaş soğuktan üşürken, almadığımız doğalgaza 3 milyar lira (eski parayla 3 katrilyon) ödemek zorunda kalmak, ilgililerin vicdanlarını sızlatmaz mı? Almadan ödeyeceğimize, vatandaşın uygun koşullarda ve arzu edilen miktarda doğalgaz tüketmesini sağlayacak bir adım atılamaz mı?

Anketlere meraklı olan hükümet yetkililerinin, içten içe kabaran bu konudaki tepkilere gösterdikleri duyarsızlığı anlamakta güçlük çekiyorum. Dilerim farkettiklerinde artık çok geç olmaz.

Osman Özsoy / Yenişafak

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum