'Aliya'yı hiçbir zaman unutmayacağız'

'Aliya'yı hiçbir zaman unutmayacağız'

Bosna-Hersek'te, 7 Ekim Pazar günü gerçekleştirilecek Yerel Seçimlere çok az bir süre kala, Akit yazarlarından Ayhan Demir, Bosna-Hersek Federasyonu Kültür ve Spor Bakanı Salmir Kaplan ile görüştü. 

Kabinen en genç bakanı olmasının yanında akıcı Türkçesiyle de dikkat çeken Salmir Kaplan, Bosna-Hersek'in dünü, bugünü ve iki ülke ilişkileri ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Bosna-Hersek Federasyonu kabinesindeki en genç bakanlarındansınız. Siyasetle ilişkiniz nasıl ve ne zaman başladı?

Evet, kabinenin en genç bakanıyım. Siyasetle, ilgim 1992-95 Bosna-Hersek Savaşı'nn ardından başladı. Savaş olmasaydı, sanırım, çocuk yaşlarında siyasete atılabilirmişim. (Gülüşmeler..)
2003 yılında Hersek bölgesini temsilen SDA Gençlik Kolları MYK Üyesi oldum. Katıldığım ilk MYK toplantısı, rahmetli Cumhurbaşkanımız Aliya Izetbegoviç'in vefatı vesilesiyle yapılan olağanüstü genel kurul idi.

Daha sonra, 2009 yılında, Gençlik Kolları Başkanlığı'na seçildim. Ardından SDA Sözcüsü olarak görevlendirildim. Çalışmalarım parti yöneticilerince takdir edildi. Genç yaşıma rağmen Kültür ve Spor Bakanlığı görevi verildi.

Türkçeyi oldukça iyi konuşuyorsunuz. Türkçeyi nerede ve nasıl öğrendiniz?

2000 yılında Saraybosna Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı ile Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde eğitim almaya başladım. Üniversiteyi birincilikle bitirdikten sonra Saraybosna Şarkiyat Enstitüsü'nde araştırmacı olarak işe başladım. Hocalarımın tavsiyesi üzerine yüksek lisans için 2005 yılında Türkiye'ye geldim. Önce İzmir TÖMER'de Türkçe eğitimi aldım. Sonra İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı'nda yüksek lisansımı tamamladım.
Yüksek lisans tez konum, Bosna-Hersek'te fazla bilinmeyen Osmanlı'da Sadrazamlık yapmış olan,, ''Hersekzade Ahmet Paşa Hayatı ve Eserleri'' idi. Bu tezim daha sonra kitap olarak yayımlandı. Yüksek lisans esnasında Türkçemi daha da geliştirme fırsatı buldum. Bu fırsatı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum.

Tanıdığım birçok Boşnak, Fenerbahçe taraftarıdır. Peki ya siz?

Boşnakların çoğunluğu, bir zamanlar Fenerbahçe'de forma giyen Elvir Baliç ve Elvir Boliç'ten dolayı, Fenerbahçe taraftarıdır. Ancak ben farklı olmak istedim. Beşiktaş'ı tutmayı tercih ettim.

SADECE KOORDİNATÖR ROLÜNDEYİZ

1992-95 Bosna Savaşının üzerinden geçen bunca yılın ardından Boşnaklar için hayat nasıl değişti?

Bosna-Hersek toplumu çok büyük bir değişimden geçti. Aslında bu değişim hala devam ediyor. Bildiğiniz gibi bizler, komünist rejiminden çıkıp demokrasiye geçtik. Komünist rejiminde herkes aynı seviyede yoksuldu. Şimdi ise herkesin fırsatları var. Tabiiki fırsatları kaçıranlar, demokrasiden yakınıp komünist rejime olan hasretlerini dile getiriyorlar.

Bosna-Hersek'in tarihi ve kültürel kurumlarının, ödenek yokluğu ve etnik gruplar arasındaki anlaşmazlıklar sebebiyle, kapandığı söyleniyor. Bu doğru mu?

Öncelikle bahsettiğiniz meselenin o kadar basit olmadığını vurgulamak istiyorum. Dayton Anlaşmasında, eski Yugoslavya'nın altı cumhuriyetinden Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti'ne ait kültür kurumlarından bahsedilmemektedir. Bu, Dayton'dan sonra, kültür kurumlarının sahipsiz kaldığı anlamına gelmektedir. Saraybosna Kantonu, yeni sahibi sıfatıyla, savaştan hemen sonra bu kültür kurumlarının bir kısmını sahiplenerek bu problemi kısmen çözdu. Fakat sorunuza esas teşkil eden yedi kültür kurumunun sahibi hala belli değil. Meselenin özü bundan ibarettir.Bizim yasalarımıza göre, bir bakanlık ya da hükümet, kendi kurmadığı kurumlara sadece belli projeler için mali destek verebilir. Buradaki sıkıntı mali olmaktan daha çok hukuki ve siyasidir. Siyasetçiler ideal bir çözüm peşinde oldukları için, Dayton Anlaşması'nın imzalandığı günden beri bu sorun hala çözülmedi. Hükümetimiz en makul bir çözüm için çalışıyor. Ben meselenin en kısa sürede halledileceğinden ümitliyim.

Bosna-Hersek'in kültürel ve sportif alandaki en büyük problemleri neler?

Bosna-Hersek'in kültürel ve sportif alandaki en büyük problemleri, aslına bakarsanız hukuki ve siyasi problemlerdir. Dayton Anlaşmasına göre spor ve kültür alanında asıl yetkili kantonlardır. Bizde on tane kanton var ve her kantonun parlamentosu, hükümeti, spor ve kültür bakanlıkları var. Bizler, federal bakanlık olarak, sadece koordinatör rolündeyiz. Buna rağmen durumu iyileştirmeka adına elimizden geleni yapıyoruz.

Boşnak kültür ve kimliğinin korunması noktasında ne gibi çalışmalarınız var?

Bakanlığımız, sportif faaliyetlerin yanısıra kültürel ve milli mirasımızla da ilgileniyor. Miras derken elbette başta milli -ki büyük bir kısmı Osmanlı döneminden bize intikal etmiştir- eserleri kastetmekteyim. Bundan başka milli edebiyatla ilgilenen yayınevlerini de her şekilde destekliyoruz.

2017 KIŞ OLİMPİYATLARI SARAYBOSNA'DA...

84 Kış Olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Saraybosna, yeniden sportif etkinliklerle anabilecek mi?

Elbette. Saraybosna, 2017 yılında Avrupa Gençler Kış Olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak. Bu olimpiyatlar, inşaallah yeni kış olimpiyatlarının Saraybosna'ya verilmesi adına önemli bir hazırlık olacaktır.

Bosna-Hersek'in her alanına sirayet eden üçlü yönetim sorunu Futbol Federasyonu Başkanlığı meselesinde de yaşanmış ve FIFA ile bazı sıkıntılara yol açmıştı. Bu husustaki son durum nedir?

FIFA ve UEFA iki sene önce Bosna-Hersek Futbol Federasyonundan yeni bir tüzük isteyip üçlü yönetim yerine geçici yönetim tayin etti. Şu an geçici yönetim devam etmekte ve kantonlarda seçim sürecini yönetmektedir. Bu seçimler tamamlandıktan sonra yeni yönetim belirlenecektir.

Saraybosna, sanat ve kültür şehri olarak bilinir. Saraybosna, bu özelliğine yeniden kavuşabildi mi?

Bu soruyu yaşlılarımıza sorarsanız, kesinlikle olumsuz cevap alırsınız. Fakat bu konuda benim farklı fikirlerim var. Bazı alanlarda, savaş öncesine göre, daha ileriye gittiğimizi söyleyebilirim. Mesela, şu an Saraybosna bazı yeni uluslararası festivallere ev sahipliği yapmaktadır.

Bosna-Hersek ve Saraybosna'da hangi uluslararası festivaller düzenleniyor?

Bosna-Hersek'te düzenlenen festivallerin en ünlüsü "Sarajevo Film Festivali." Bu festival, 1995 yılından beri aralıskız düzenlenmektedir. Bu festival, Güney Doğu Avrupa'nın en meşhur ve en önemli film festivalidir. Bundan başka Saraybosna'da düzenlenen, Jazz, Tiyatro (MESS), Sevdah (Bosna-Hersek geleneksel müzikleri) en önemli festivallerden sadece birkaçı.

Devletin tiyatroları desteklesi, son dönemde Türkiye'de tartışılan bir konu. Bosna-Hersek'te bu işler nasıl yürüyor?

Saraybosna'da beş farklı tiyatro var ve bu tiyatroların hepsi devlet tarafından desteklenmektedir. Kadrolu oyuncuları, devlet memurları gibi devletten maaş alıyorlar. Ben siyasetçi olarak buna karşı değilim. Fakat bu sektöre mensup olan bazı kişiler, bu duruma karşı çıkıyor. Özellikle sinemacılar devlet tarafından tiyatrolara verilen desteği yanlış bulduklarını ifade ediyorlar.

VİYEÇNİTSA 2014'TE AÇILACAK

Sırpların yerle bir ettiği Viyeçnitsa Kütüphanesi, ne zaman hizmete girebilecek?

2014 yılında hizmete girebilmesini sağlamak yönünde elimizden gelen tüm gayreti sarf ediyoruz.

Bir Sırp atasözü "Mutlak olan tek şey gelecektir; geçmişse durmaksızın değişir diyor." Bu sözden yola çıkarsak; orta öğrenimde okuyan Bosnalı gençlerin, 1992-1995 yıllarında neler yaşandığını, ne acılar çekilerek bu toprakların kazanıldığını bilmeden yetişmesine ne diyorsunuz?

1992-95 Bosna-Hersek Savaşı'nın galibi yok. Maalesef, devlete saldıranlarla, devleti savunanlar aynı hukuki haklara sahipler. Bu şartlar altında, okuldaki öğrencilerimize yakın tarihi doğru bir şekilde öğretemiyoruz. O döneme ait konular hemen hemen hiç anlatılamıyor. Ben şahsen bundan hiç memnun değilim, hatta büyük bir üzüntü duyuyorum. Fakat yapacak bir şey de yok. Gençlerimize, son savaşla ilgili doğruları, sadece gayri resmi yollardan anlatabiliriz.

Tarihi ve kültürel mirasın korunması noktasında, önceliğiniz nedir?

Bu alanda önceliğimiz yeni Miras Korunma Kanunu'nu getirmektir. Zira şu an yürürlükte olan kanun, 1985 yılından kalma hükümler içerdiğinden, birçok ciddi eksiklikleri var.

Boşnakların, tartışılan bir konu olan, nüfus sayımından beklentileri neler?

Son nüfus sayımı 1991 yılında yapıldı. Savaş sonrasında biz Boşnaklar nüfus sayımını istemedik. Çünkü o durumda etnik temizliğin sonuçlarını kabul etmiş olacaktık. Önce mültecilerimizin geri dönüşü gerçekleştirilsin istedik. Daha sonra nüfus sayımını kabul edebiliriz diye düşünmekteydik. Bir kaç ay önce Nüfüs Sayımı Kanunu'nu parlamentodan geçirdik. Artık geri dönüşler büyük ölçüde sonuçlandı. Nüfus sayımı 2013 yılında yapılacak. Ülke çapındaki nüfus sayımının Boşnaklar için olumlu gelişmelere sebep olacağını ve neticenin yüzde 50'den fazla çıkacağını tahmin ediyoruz.Üzücü olan nokta ise Boşnakların uğradığı etnik soykırımın sonucunu görmüş olacağız. Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska) entitesindeki -ki Bosna-Hersek topraklarının yüzde 49'una tekabül etmektedir- Boşnak nüfusunun etnik temizlemeden dolayı yüzde 10'u geçmeyeceğinden endişeleniyoruz. Bu sonuç gerçekten çok kötü olacak çünkü savaştan önce aynı bölgelerde Boşnakların oranı yüzde 40 ile yüzde 50 oranında idi. Kısacası nüfus sayımının hem pozitif hem negatif tarafları var. Fakat er geç nüfus sayımı yapmak zorundayız.

ALİYA'YI UNUTMAYACAĞIZ..

Boşnaklar, rahmetli Aliya İzzetbegoviç'i özlüyorlar mı?

Rahmetli Cumhurbaşkanımız Aliya İzetbegoviç'i hiç bir zaman unutmayacağız. Onun liderliğinde, yüzyıllar boyunca arzuladığımız bağımsızlığa kavuşup, kendi evimizde söz sahibi olduk. Millet olarak bunu asla unutmamalıyız.

Anlaşmanın mimarı Richard Holbrooke'un bile, geliştirilmesi gerektiğini söylediği Dayton'u gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi?

Elbette. Çoktan geldi. 2006 yılında yapılan anayasa değişiklikleri, Dayton Anlaşması'ndaki birçok maddenin iyileştirilmesini sağlayacaktı. Fakat parlamentodaki Boşnak milletvekillerinden bazıları, bu yapılanın önemini anlamadığından, değişiklikleri kabul etmek istemediler. O günden beri Bosna Hersek'teki reformlar durdu. Milletler arası anlaşmazlıklar yeni problemleri ortaya çıkardı. Uluslararası cemiyet, Bosna-Hersek ile ilgilenmemeye başlamıştı. Öyle zannediyorum ki, en azından şimdilik, Dayton'u yeniden ele alıp, gözden geçirme fırsatını kaçırdık.

Bosna-Hersek'in uluslararası toplumla bütünleşme adına öncelikli hedefleri nelerdir?

Bosna-Hersek'in iki önceliği var: NATO ve Avrupa Birliği'ne üyelik. AB üyeliği bizim için önemli. Ancak NATO üyeliği, AB üyeliğinden daha önemli. Çünkü NATO, üyelerine sınır garantisi veriyor. Bosna Hersek olarak sınırlarımız konusunda endişeliyiz. Son savaşta, komşularımız sınırlarımızı değiştirmek, topraklarımızı işgal etmek istediler. Biz bütün bunlara karşı mücadele ettik. Şükürler olsun ki, bu hedefimizde başarılı olduk. Bundan sonra böyle bir şeyin olmamasını temenni ediyoruz. Ancak sınırlarımız hala güvende değil. Güvenliğimizin temini adına NATO üyeliği oldukça büyük önem arz ediyor.

Son olarak, Türkiye ile Bosna-Hersek arasındaki kültürel ve sportif işbirliğinin geliştirilmesi adına neler söylemek istersiniz?

Türkiye her alan Bosna-Hersek'in yardımcısıdır. Kültür ve Spor Bakanlığı benim sorumluluğumda olduğu sürece, kültür ve spor alanında da Türkiye ile her türlü işbirliğimiz devam edecek. Türkiye'den özellikle ortak kültürel mirasımız olan Osmanlı eserlerinin restorasyonunda desteğini sürdürmesini arzu ediyoruz.Türk dizileri son dönemde Bosna-Hersek başta olmak üzere birçok Balkan ülkesinde büyük beğeniyle izleniyor. Bosna-Hersek'te Türk sinemasına ilgi 2007 yılında düzenlenen 13. Uluslararası Saraybosna Film Festivalinde ''en iyi film'' ödülü alan Takva ile başlamıştı. Bu ilgi o günden beri her geçen gün artarak devam ediyor. Türk ve Bosnalı sinemacıların ortak film projeleri üzerinde çalışmalarını arzu ediyoruz.Ayrıca bizim genç ve yetenekli futbolcularımız genellikle Hırvatistan'a düşük paralarla transfer oluyorlar. Ardından, Hırvatistan üzerinden, milyonlarca Avroya Avrupa'ya gidiyorlar. Ancak biz Türkiye ile spor alanında iyi bir işbirliği sağlayarak, yeteneklerimizi Türkiye'de değerlendirmek ve Türkiye'den Avrupa'ya transfer etmek istiyoruz. Böylece transfer ücretlerinden gelen paralar Türkiye'de kalmış olur. Elbette Türkiye ile Bosna-Hersek arsında, sadece futbolda değil, tüm sportif alanlarda işbirliğine gidilmesini arzu ediyoruz.

Salmir Kaplan Kimdir?

26 Haziran 1981'de Stolac şhrinde dünyaya geldi.
2000 yılında Mostar Karagöz Bey Medresesi'nde lise tahsilini tamamladı.
2004 yılında Saraybosna Şarkiyat Enstitüsü Felsefe Fakültesinden mezun oldu.
2010 yılında İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nde yüksek lisans eğitimini tamamladı .
2005-2009 yılları arasında Saraybosna Şarkiyat Enstitüsü'nde Türkolog olarak çalıştı.
2009-2010 yılları arasında Sivil İşleri Bakanlığı'nda danışman olarak görev aldı.
2010-2011 yılları arasında Güvenlik Bakanlığı'nda danışman olarak çalıştı.
2011 yılından beri Kültür ve Spor Bakanlığı görevini yürütmektedir.
2003-2009 yılları arasında Demokratik Eylem Partisi Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı.
2009 yılında Demokratik Eylem Partisi Gençlik Kolları Başkanı, SDA Başkanlık Divanı Üyesi, SDA Sözcüsü olarak görevlendirildi.
Akıcı derecede İngilizce, Türkçe ve Arapça bilmektedir. Bekardır.

Röportaj: Ayhan Demir / Akit


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum