Memurlar hem zam hem imam istiyor

Memurlar hem zam hem imam istiyor
Memur Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, en önemli talepleri olan toplu sözleşmenin Anayasa’ya takıldığını söyledi. Toplantıda Diyanet-Sen Başkanı Yıldız ise, hastanelerde imam atanması gerektiğini söyledi.

Gündoğdu, Memur-Sen Genel Merkezi’nde yaptığı basın toplantısında hükümetten taleplerini dile getirdi. Hükümetin enflasyonla paralel olan zam politikasının önemli ancak eksik olduğunu söyleyen Gündoğdu, zengin patron ile fakir işçi ve memurun aynı oranda vergi vermesinin adaletsiz bir yapı teşkil ettiğini söyledi.

Gündoğdu, mevcut koşullar göz önünde alındığında en düşük memur ücretinin 1301 YTL olması gerektiğini kaydederek,”Sosyal konular haricinde Memur-Sen’in en düşük devlet memuru için istediği rakam nedir? En düşük devlet memuru olan 13/1 bekâr kardeşimizin aldığı maaş 831 YTL. Bunun hedeflenen enflasyonun 7,5 olması göz önüne alınarak yüzde 4,5 büyüme 99 YTL enflasyon artı büyüme. 30 YTL taban aylığı, 20 YTL toplu görüşme primi, 55 YTL yemek ücreti, 66 YTL ulaşım gideri toplam 1101 YTL. 15 Ağustos’ta 1 Ocak 2009’da 200 YTL ek ödemeyle 1301 YTL en düşük devlet memuruna maaş talep ediyoruz. Evli ve eşi çalışmayan kardeşlerimiz için 1461 YTL yapıyor. Onların şu anda eşleri için aldığı 77 YTL eş yardımı var, buna 44 YTL daha zam istediğimiz için bu da 1431 YTL ediyor. “ dedi.

Toplantıda konuşan Diyanet-Sen Genel Başkanı Ahmet Yıldız da, camilerdeki kadro boşluğundan şikayet etti. Yıldız konuşmasını şöyle sürdürdü:

“1999 yılında dönemin koalisyon hükümeti tarafından 12 yaşından küçüklere Kur’an eğitimi yasaklanmıştı. 15 yaşından küçüklere de Kur’an kurslarına gitmek yasaklanmıştı. Ne oldu bu yasakla? Bu yasakla Kur’an eğitimi legaliteden illegaliteye yani vatandaşın arayıp bir şekilde çözüm bulduğu yollara kaydırmıştır. Biz bu Kur’an ve din eğitiminin önündeki, ayıp gördüğümüz bu yasağın kaldırılmasını istiyoruz. Yahudi çocuğuna din eğitimi yasak değil, Hıristiyan çocuğuna din eğitimi yasak değil ama Müslüman bir ülkede Müslüman bir ülkede Müslüman çocuğuna Kur’an eğitiminin yasaklanması Anayasa’nın 24. maddesine, Uluslar arası Sözleşmelere ve din ve vicdan özgürlüğüne tamamen aykırıdır. Bu ayıba bir an önce son verilmelidir. Din görevlileri, camiye gelenlere, ‘Senin yaşın tutmuyor, sen camiye giremezsin’ demek çok büyük bir zulümdür, çok büyük bir eksikliktir. (Katılımcılar ayakta alkışlıyor). Halkımız ihtiyaç görüp cami yapıyor, devlet buraya kadro veriyor ama bu çocuklara din eğitimi veremiyorsunuz.

“Şu anda 3 bin camide imam kadrosu yoktur. Kadroların doldurulmasını istiyoruz. Din görevlileri, ister resmî ister dinî bayram olsun, din görevlileri her zaman görevinin başındadır. Haftasonu demeden, sabah ve yatsı namaz vakitleri de dikkate alınarak mesai ücretleri ödenmesini istiyoruz. Bütün kamu görevlileri saat 17.00’de evine gidebilir. Sabah 5’te işinin başında olmak zorunda değildir. Haftasonu evlerindedir. Resmî tatil haklarını kullanırlar. Ancak bu din görevlileri için geçerli değildir. Din görevlisi camisini terk edemez. Caminin yanında ikamet etmek zorundadır. İkamet ettiği kimi yerlerde kira ücreti 800 YTL’nin bile üzerindedir. Bu nedenle, din görevlilerimizin barınma ihtiyaçlarının devlet tarafından giderilmesini istiyoruz.

Faizleriyle birlikte camilerin 20-30 milyar liralık elektrik borçları var. Elektrik faturalarına faizlerin yansıtılmamasını talep ediyoruz.

DİN SUBAYI
Çok önemli gördüğümüz taleplerden bir tanesi de şudur: Sovyet Rusya Doğu Bloktaki ülkeler hariç bütün medeni dünyanın ordusunda din subayı vardır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde de bu kadro vardır ancak yıllardır boş tutulmaktadır. Ülkesi, vatanı, milleti için ölmenin şeref olduğu, şahadet makamında olduğunu emreden bir kurumda din subayının da lüzumu ortadadır

HASTANELERE DİN GÖREVLİSİ
Tüm dünya ülkelerinde Haham gidiyor, papaz gidiyor ve hastaya moral hizmeti veriyor. Müslüman da, ‘Ben Hıristiyan değilim, ben Yahudi değilim’ demek zorunda kalıyor. Bu medeni dünyada herkesin ihtiyaç duyduğu din ve moral hizmetine hastalarımızın da muhtaç olduğunu düşünüyoruz. 1995 yılında bir yıl bu hizmet sunuldu. Ek bir kadroya gerek yok, herhangi bir ücrete gerek yok. Diyanet İşleri Başkanlığı, mevcut kadrosuyla bu hizmeti çok rahat verebilecek durumdadır. Batı’da olduğu gibi, hastanelerimizde din hizmetinin sunulmasını istiyoruz.

MİSYONERLİK FAALİYETLERİ
Bu çağda misyonerlik faaliyetleri için kitle iletişim araçları yaygın olarak kullanılırken maalesef Diyanet İşleri Başkanlığının kendisine ait bir televizyon kanalı bulunmamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı için çok acil bir Diyanet TV istiyoruz.

ÜCRETLER
Köyde görev yapan din görevlilerine çocuklarının eğitimi için destek verilmesini, Kur’an kursu öğretmenlerine Millî Eğitim’deki öğretmenler gibi eğitim döneminde yardım istiyoruz. Diyanet kurumunda en yüksek ek gösterge 2200’dür, diğer kurumlarda 3000-3600 civarlarındadır. Bu ek göstergelerin yükseltilmesini istiyoruz. Vakıf çalışanlarına eşit ücret istiyoruz.”

habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.