Hollanda ekonomisindeki durgunluk endişe veriyor

 Kötü gidişe dikkat çeken Hollanda Perakendeciler Birliği (RND) Müdür Yardımcısı Sjoerd Veenstra, gerek ekonomideki daralma, gerekse de bunun sonunda ortaya çıkacak alım gücündeki azalmadan dolayı yüksek oranda iflas beklediklerini kaydetti. 

Financieele Dagblad Gazetesi'ne konuşan Veenstra, küçük ve orta boy işletmelerin bu durumundan ciddi anlamda zarar görebileceğini ileri sürerek, "Ekonomideki bu gidiş alım gücüne de yansırsa şirketlerin yaklaşık yüzde 10'u iflas bayrağı çeker." değerlendirmesinde bulundu. İşverenlerin şu anda ekonomideki kötü gidişten çok da haberdar olmadıklarını ve bu yüzden etkilenme oranlarının düşük olduğuna da değinen Veenstra, belirtilerin önümüzdeki dönem yavaş yavaş ortaya çıkacağını söyledi. 

Ekonomide ortaya çıkan olumsuz tablo hükümeti de endişelendirdi. Gelecek yılın bütçesini hazırlamakla meşgul olan koalisyon ortaklarının gündemlerinde de hem ekonomideki kötü gidiş, hem de alım gücünde yaşanan gerilemenin ilk sıralarda yer aldığı bildirildi. Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Wouter Bos, özellikle alım gücünde yaşanan gerilemeden dolayı vatandaşların duydukları kaygıyı anlayışla karşıladıklarını belirtti.

Perakendeciler Birliği'nin uyarısını yerinde bulan Hollanda Genç İşadamları Federasyonu (HOGİAF) Genel Sekreteri Ahmet Taşkan, benzer endişeleri kendilerinin de taşıdıklarını kaydetti. Hollanda'da birkaç yıldır yükselişe geçen ekonominin son koalisyon hükümetinin işbaşına gelmesiyle birlikte gerilemeye başladığını belirten Taşkan, bunun en büyük sebebinin ise sosyal devlet merkezli politikalar olduğu görüşünde. Sosyal devletin ayakta kalabilmesi için bir takım ek vergilerin yürürlüğe girdiğine dikkat çeken Taşkan, bunun ise işverenlerin sırtına yeni yükler bindirdiği görüşünde. 

Bununla birlikte uluslararası alanda baş gösteren ekonomik krizin de Hollanda'yı etkilediğini de değinen Taşkan, şu değerlendirmede bulunuyor: "Aslında Hollanda ekonomisi son döneme kadar yükselişteydi. Ama bundan yaklaşık bir sene önce yapılan seçimler ve sonrasında oluşan koalisyon hükümetinin uygulamaları bu tabloyu olumsuza çevirdi. Sosyal devlete vurgu yapan politikalarıyla bilinen Sosyalist Parti'nin ana muhalefete yükselmesi koalisyonu da zora soktu. Çünkü hem İşçi Partisi hem de iktidarın diğer ortakları da zorunlu olarak sosyal devlet merkezli politikalara ağırlık vermeye başladılar. Bu ise bir takım ek vergilerin yürürlüğe girmesine yol açtı. Çünkü sosyal devletin yürümesi için para gerekli ve bu paranın önemli bir kısmı da yeni vergilerle sağlanma yoluna gidildi. Bununla birlikte bürokratik işlemlerde arttığı gibi insanların ekonomiye güvenleri de azaldı. Tüm bu etkenler küçük ve orta boy işletmeleri zora soktu. Gerçekten şu anda dikkate alınması gerek bir kriz var diyebilirim. Bunu kendi çevremizden, üyelerimizden de biliyoruz. Bakın kanunlar da, çok ilginçtir işleri zora sokacak düzeyde. Mesela bir süpermarket ile bir küçük market aynı işlem tabii tutuluyor. Bu doğru değil."

Başta hükümet olmak üzere yetkili kurum ve kuruluşların ekonomideki bu kötü gidişe el koymaları gerektiğini de anımsatan Taşkan, aksi durumda faturanın çok ağır olacağı uyarısında bulunuyor. Gerek siyasilerin gerekse de meslek örgütlerinin, özellikle küçük ve orta boy işletmecileri olası kriz konusunda uyarması gerektiğine de işaret eden Ahmet Taşkan, bu konuda bir eksiklik yaşandığı kanaatinde. Taşkan'a göre Küçük ve Orta Boy İşletmeler Birliği (MKB), bu konuda inisiyatif almalı.