"Korkmayın, tebdir alın!"
Amerika'da mortgage piyasasındaki dalgalanma sonrasında dünya piyasalarında yaşanan mali kriz Türkiye'de de endişe oluştururken, önlem için Merkez Bankası'nın kriz yönetimini iyi idare etmesi gerektiği belirtildi.
Uzmanlar, piyasada endişe devam ederse Asya krizinin geri dönebileceği konusunda uyarılarda bulunurken, Türkiye'nin tedbirli olması istendi.
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) tarafından düzenlenen 'Küresel Krizi Yönetim Paneli'ne katılan uzmanlar, Türkiye'de korkulacak bir durumun olmadığını belirterek, buna karşın tedbirli davranılmasını istediler. Özellikle Merkez Bankası'nın bu konuda belirleyici bir rol oynayacağını aktaran uzmanlar, özellikle piyasaya güven vermesi gereken Merkez Bankası'nın beklenti yönetimini iyi idare etmesi gerektiğinin altını çizdi.
TÜRKİYE DALGALANMADAN EN AZ ETKİLENEN ÜLKELERDEN BİRİ
Amerika başta olmak üzere dünya ülkeleri üzerinde yaşanmakta olan global kriz hakkında iş dünyası ve reel sektör mensuplarını bilgilendirmek ve doğru tedbirler alabilmesi ve krizi yönetebilmesi için Kültür Park BUSİAD Evinde düzenlenen panele katılan Merkez Bankası Banka Meclis Üyesi Prof. Dr. İlker Parasız, BUSİAD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Ceylan ve TEB Marmara Bölge Müdürü Ayhan Albeyoğlu, çeşitli konularda değerlendirmelerde bulundular.
Amerika'da konut piyasasında yaşanan dalgalanmanın bütün dünya ve özellikle Avrupa ülkeleriyle birlikte Türkiye'yi de etkisi altına aldığına dikkat çeken uzmanlar, Türkiye'nin, belirsizliklerin ortadan kalkması ve istikrar nedeniyle bu dalgalanmadan en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu aktardı. Endişenin devam etmesi halinde dünyanın büyümesinin durabileceğini ve Asya krizine benzer bir krizin dünyayı etkisi altına alabileceğine dikkat çeken uzmanlar, Türkiye'de korkulacak bir durumun olmadığını, ancak yine de Merkez Bankası'nın tedbirli davranmasını istediler.
BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Arif Özer, Amerika'da başlayan mortgage krizinin ve finansal ekonomik krize dönüşen kaosun, 100 yılın krizi olarak dünyayı tehdit ettiğine dakkat çekerek, "Türkiye'de panik yapmaya gerek yok, ancak yine de tedbiri elden bırakmamak lazım." dedi.
"ÖZEL SEKTÖRÜN DIŞ BORCUNA DİKKAT EDİLMELİ"
TEB Marmara Bölge Müdürü Ayhan Albeyoğlu ise Türkiye'nin özellikle 2001 krizinden sonra hızlı bir büyüme ivmesi kazandığını belirterek, 2002-2007 yılları arasındaki yüzde 6'nın üzerindeki büyümenin bu krizi daha az zararla atlatmada Türkiye'ye büyük kolaylık sağlayacağını aktardı. Bu dönemde enflasyonda da olumlu gelişmelerin ardından 13'lü rakamların yakalandığına dikkat çeken TEB Marmara Bölge Müdürü Ayhan Albeyoğlu, buna rağmen özel sektörün 190 milyar dolara yaklaşan dış borcuna dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.
Aynı zamanda Türkiye'de ki bankacılık sektörünün de hızlı bir büyüme içinde olduğuna işaret eden Albeyoğlu, Türkiye'de toplam 46 banka bulunduğunu, özel banka olarak bu sayının 11 olduğunu ifade etti. Albeyoğlu, "Bankalar mevduatın yüzde 50'sinden fazlasına sahip olurken, kamu bankaları ise mevduatın yüzde 36'sına sahip. Merkez bankasının krizdeki durumu itibari ile 2001 krizinden çok olumlu ve farklı noktadayız. Çünkü bu dönemde bankaların birbirine güveni var ve birbirine para verip almaktalar." şeklinde konuştu.
"KRİZLERDE MERKEZ BANKALARI BELİRLEYİCİ"
Merkez Bankası Banka Meclis Üyesi Prof. Dr. İlker Parasız ise para politikasında 4 önemli nokta olduğuna işaret ederek, "Bunlar; para politikası verimsizdir, para politikası etkisizdir, para politikası gereksizdir ve para politikası parasızdır. Amerika'daki krizin temelinde 'bir koyundan 5 post çıkarma' felsefesi yatmaktadır." şeklinde konuştu.
Krizlerde merkez bankalarının belirleyici noktada olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İlker Parasız, Merkez Bankası'nın faizi belirlediğini ve piyasayı kontrol altında tuttuğunu söyledi. Merkez Bankası'nın 2001'den bu yana piyasadan para aldığına dikkat çeken Parasız, şöyle dedi: "Çünkü piyasada para bolluğu vardı. 2001 yılında batan bankalar oldu, zor durumdakilere ise Merkez Bankası 21 milyar dolarlık para verdi. Daha sonra bunun enflasyonu düşüreceğini düşünen Merkez Bankası zarar vermesine rağmen piyasadan para çekmeye başladı. Ta ki Haziran 2008'e kadar. Bu tarihten sonra piyasa para talep etmeye başladı."
Son krizde de belirleyici kurumun Merkez Bankası olacağına dikkat çeken Merkez Bankası Banka Meclis Üyesi Prof. Dr. İlker Parasız, "Bu durumda Merkez Bankası'nın para politikası konusundaki konumu pasif. Para politikasının yönetimi için Merkez Bankası'nın piyasaya güven verip, beklenti yönetimini iyi idare etmesi gerekiyor. Merkez Bankası piyasayı aldatmamalı." dedi.
Amerikadaki krizin dünyayı etkilemeye devam edeceğine işaret eden Prof. Dr. İlker Parasız, bunun en büyük örneğinin de savaşlar olduğunu aktardı. Amerika'ya şu anda helikopterle para atılsa kriz için bir faydasının olmayacağına dikkat çeken Prof. Dr. Parasız, "Amerika'daki krizin atlatılması için kamu harcamalarının artırılması gerekiyor. Bunlardan en önemlileri yol, su, elektrik, köprü gibi kamu harcamalarıdır. Ancak Amerika'da bunların hepsi var. Bu durumda önplana çıkan kamu harcaması ise savaşlardır. Bu nedenle Amerika'nın işinin zor olduğu kanaatindeyim. Hatta olası krizlerde bizim de Güneydoğu'da yaşadığımız sıkıntıdan da ben bazen korkuyorum. Olası bir iç savaşta yapılan kamu harcaması da bunlardan biri gibi görünüyor" şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.