TÜSİAD yine "IMF" dedi
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, devrin, devletin ve özel sektörün bir arada olma, önerilere kulak verme devri olduğunu belirterek, "Konuşanı susturma, 'biz gerekeni yaparız' diyerek tartışmaları bastırma, yatırım yapan, istihdam yaratan, elini taşın altına koyan, sırtında yumurta küfesi taşıyan özel sektörü suçlama devri değildir" dedi.
Yalçındağ devir konuşanı susturma devri değil diyerek tepkisini dile getirdi. Her ikisi de IMF ile anlaşılmasını ve AB ile ciddi bir yol haritasının çıkarılmasınını istedi.
TÜSİAD'ın yılın ikinci YİK toplantısının açılışında konuşan Yalçındağ, küresel krize karşı önlem alınırken otoritelerin en çok zorlandığı noktanın, topluma ve piyasalara güven vermek olduğunu hep birlikte izlediklerini ifade ederek, toplumda güvenin böyle zor dönemleri aşmak için en önemli unsur olduğunu söyledi.
Türkiye'de ise güven duygusunu artıracak olanın, küresel krizin boyutları ve Türkiye'nin riskleriyle ilgili ciddi bir farkındalık içinde olunduğunun gösterilmesi olduğunu dile getiren Yalçındağ, şöyle devam etti:
"Hangi durumda ne yapılacağına ilişkin geniş bir istişare ve ayrıntılı bir ön hazırlık içinde olunduğunu ortaya koyabilmektir. Devir, devletin özel sektörün bir arada olma devridir. Önerilere kulak verme devridir. Konuşanı susturma, 'biz gerekeni yaparız' diyerek tartışmaları bastırma, yatırım yapan, istihdam yaratan, elini taşın altına koyan, sırtında yumurta küfesi taşıyan özel sektörü suçlama devri değildir.
Evet, Türkiye'de görünen bir yangın yok, ama yön değiştiren ve kuvvetini artıran bir rüzgarın tehdidi altındayız."
TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç da bankacılık sektörünün 2001 krizinin ardından yeniden yapılanması ve düzenleyici kurum anlayışının ciddi ölçüde gelişmesinin, kendilerine küresel mali krizin Türk finans sektörü üzerindeki etkilerini en aza indirgeme olanağı verdiğini söyledi.
Reel sektörde küresel krizin etkilerinin, kaçınılmaz olarak biraz daha belirgin hissedilmesinin beklenmesi gerektiğini ifade eden Koç, "Her şeyden önce finansal krizi derinlemesine yaşayan ihracat pazarlarımızdaki büyüme, muhtemelen sıfıra yakın düzeyde gerçekleşebilir. Türkiye ekonomisinde dışa açıklık oranının yüzde 50'lere yaklaştığı düşünülürse, bu bizim sanayimize de bir yavaşlama olarak yansıyacaktır. Bunlar aşılamayacak sorunlar değildir, ama zaman kaybının maliyeti de özellikle bizim gibi gelişmekte olan ekonomilerde çok yüksektir."AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.