Kurtuluş Savaşında Afrikalı Bir Şeyh
Varla yok arası bir durum; resimlerde var (Anadolu gezilerinde Mustafa Kemal’in yanında beyazlara bürünmüş ak saçlı ak sakkalı nur yüzlü bir adam) ama tarihimizde yok okul kitaplarımızda yok. Kahramanımız Şeyh Ahmed Eş-Şerif Es-Sünûsî, tarih yazıcılar nedense bu kahramanı bizden hep saklama ihtiyacı duydular. çünkü eğer tarih sayfalarınad kendisine yer verilseydi, Arapların tamamına yönlendirilen "pis, hain, arkamızdan hançerleyen vb.’’ Sözler boşa çıkacak, en azından Ümmettin ortasında patlatılarak paramparça olmamızı sağlayan Irkçılık bombası ellerinde patlayacaktı. Şeyh Senusi diğer tüm dindar kahramanlar gibi Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrası üstüne düşen görevleri hakkıyla yerine getirdikten sonra, "Devrim önce kendi evlatlarını yer’’ sözü boşa çıkmamış bizdeki devrim ne hikmetse önce dini bütün evlatlarını yemeye başlamıştır. Bu kahramanların başında da Şeyh Ahmed Eş-Şerif Es-Sünûsî gelmektedir.
Şeyh Ahmed Eş-Şerif Es-Sünûsî;
Afrika'da doğup gelişen ve büyük hizmetler ifa eden Sünûsî hareketinin büyüklerindendir. Trablusgarp işgali sırasında İtalyanlara karşı verdiği büyük mücadele ve kahramanlığı ile tarihe geçmiş din alimi ve büyük liderlerdendir. Sünûsî tarikatının ve buradaki halkın başında büyük mücadele vermiş ve uzun süre düşmanın ülkeyi ele geçirmesine engel olmuştur. Osmanlı Devleti İtalya ile barış yapmak zorunda kalıp buradan çekildikten sonra da mücadelesini sürdürerek işgale direnişi sürdürmüştür.
Osmanlı Devletine samîmî bir şekilde bağlı bulunan Senusiler, işgal girişimlerine karşı silâhlandırılmaya başlandılar. Devlet, herhangi bir saldırı durumunda buraya zamanında askerî yardımı ulaştıramayacağını hesap ettiğinden, özellikle devlete son derece bağlı bulunan ve bu bağlılıkları Şeyh Ahmed zamanında adeta zirveye çıkan yerli halkı işgaller karşısında harekete geçirdi.
Şeyh Ahmed, 1911 Trablusgarp işgali üzerine, İtalyanlara karşı büyük bir mücadeleye girişti. Bu sırada İngiliz işgali altında olan Mısırlı Müslümanların yardımları ile başarıdan başarıya koşmaktadır. Padişah, halifelik sıfatına dayanarak, Senusileri Mısır’daki İngiliz kuvvetlerine saldırmaya çağırıyor. Bunu duyan İngilizler hemen Senusilerin lideri Şeyh Ahmed’e elçiler gönderir. "Tarafsız kalırsanız Senusi Tarikatını Libya’nın meşru siyasi iktidarı olarak tanırız’’ diyorlar. Teklif çok iyidir ve ileri gelenlerin hepsinin hoşuna gider. Ve şöyle derler, Zaten Halifede Almanların etkisi altındadır. Cihad çağrısına uymaya gerek yoktur, ayrıca 1912 yılında Türkler Senusileri İtalyanlar karşısında yalnız bırakmıştı. Biz kendi işimize bakalım, bağımsızlık ayağımıza kadar geldi diyorlar. Ama Seyyid Ahmed onları dinlemez Halifenin çağrısını emir Telaki ederek, İtalyan ve Fransızların yanı sıra İngilizlere karşı da bir cephe açar. Üç büyük devletle savaşmak zorunda kalan Senusiler Libya’da kazandıkları mevzileri birer birer kaybederler.
Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Sultan Reşat tarafından İstanbul'a davet edildi. Şeyh Ahmed bu davete uyup İstanbul'a geldi. İstanbul'a gelişinde Haydarpaşa'da, aralarında Enver ve Cemal Paşaların da bulunduğu bir topluluk tarafından karşılandı. İslâm dünyasında önemli bir etkiye sahip olduğundan, İslâm beldelerini dolaşarak Osmanlılara ve Halifeliğe karşı bağlılığın güçlendirilmesi faaliyetlerine girişmesi istendi. Bu amaçla seyahate çıkacağı sırada padişahın vefatı üzerine yolculuğa çıkamadı. Yeni padişah Vahdettin'in tahta çıkış merasimlerine katıldı. Bizzat padişaha kılıç kuşatıp duâda bulundu.
Şeyh Ahmed, İstanbul'a geldikten kısa bir süre sonra savaş sona erdi. Böylece İslâm topraklarını dolaşıp Müslümanların desteğini sağlama planı gerçekleşmedi. Sultan Vahdeddin'in onayıyla bir süre Bursa'da ikamet etti. Ardından yine Sultanın istek ve ricası üzerine Anadolu'ya gönderildi.
Ankara'ya gelişinde büyük bir teveccühle karşılandı. Kendisine en üst seviyede ilgi ve alâka gösterildi. Şeyh Ahmed Mustafa Kemal ile direnişi organize etti. Anadoluyu şehir şehir gezerek ahaliyi cihada davet ediyordu. Kuvvacıların dindarlıkllarından şüphe duyan halkta aralarında sarıklı ve sakallı bir şeyhi görünce onlara güven duymaya başladı. Mahalli kıyafetiyle gittiği yerlerde kürsüye çıkarak mücadele ve cihad azmini ateşledi. Kurtuluş savaşı sonrasında Halifeliğin kaldırılmasıyla Şeyh Ahmed es-Sünûsî Türkiye'den ayrıldı sonra Şam'a gitti. Yaygın şöhreti ve ziyaretçilerinin çokluğu yüzünden kendisinden korkan Fransızlar, onu Şam'ı terke zorladılar. Buradan Filistin'e geçti. Orada da İngilizler kendisinden çekinip, endişelendiler. Artan İngiliz baskısı yüzünden Mekke'ye geçti ordan Asîr'e çekildi. Ahmed es-Senûsî, 10 Mart 1933 (H.1352)'te vefâtına kadar burada kaldı. Allah rahmet eylesin.
(Not: Geç kalmış bir vefa borcu olarak dualarınızda, okuyacağınız fatiha ve hatimlerde bu büyük kahramanı unutmayacağınızı umuyorum.)
Serdar Kaya / enkralhaber.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.