İbrahim Kahveci'den Çarpıcı Ekonomi Verileri

İbrahim Kahveci'den Çarpıcı Ekonomi Verileri
Mustafa Karaalioğlu, Mehmet Ocaktan gibi isimlerin kurduğu ve gazeteye dönüşmesi beklenen karar.com yazarlarından İbrahim Kahveci, ekonomiye dair çok çarpıcı veriler paylaştı. Tablo hiç de hoş değil..

İbrahim Kahveci'nin karar.com'daki yazısı şöyle:

"Bir önceki yazımda "kaybediyoruz....hala kaybediyoruz" başlığı altında olumsuz süreçleri anlatmaya çalışmıştım. Ama gelen yorumlara baktığımda bazı noktaları yeniden açıklama gereği duydum.

Türkiye nasıl bir ülke?

Türkiye, 90'lı yıllarda olan bir ülke mi? Elbette hayır. O yıllarda batırılmaya çalışan bir ülke olmamıza rağmen yine az da olsa büyümeyi başardık.

Peki, Türkiye son yıllardaki düşük büyümeyi hak ediyor mu? Elbette hayır.

Ülkemizi bir insan gibi düşünün. Biz orta yaş yığılması yaşayan genç-dinamik bir ülkeyiz. Türkiye'yi kendi haline bıraktığınızda bile yüzde 5-6 büyüme oranları rahatlıkla yakalanabilecek güce sahiptir.

Hele hele bir de güçlü siyasi istikrar var ise Türkiye için yıllık yüzde 7-8 büyüme oranları sıradan olacaktır. Hatta iyi bir ekonomi yönetimi ile genç yaş aralığında olan ülkemiz, yıllık yüzde 10-12'lik büyüme oranlarını bile çok rahatlıkla yakalayabilir.

İşte anlaşamadığımız nokta burası. Türkiye potansiyel itibari ile güçlü bir ülke. Bu potansiyeli hayata geçirmek gerekiyor.

Gelin bir kaç rakam ile olaya bakalım:

1980-1990 arası 10 yılda ülkemizde yıllık sanayi üretim büyümesi %7,7

1990-2000 arası ise sanayi büyümesi yıllık % 4,5

Ve

2000-2014 arası sanayi büyümesi yıllık ortalama yine %4,5

Şimdi bu yıllar arasında bir farklılığı verelim: 90'lı yıllarda sanayi üretimi azalınca yıllık büyüme oranı da yüzde 3,8'e düşüyor. Oysa 80'li yıllarda sanayi üretimi yüzde 7,7 artarken büyüme oranı yüzde 5,2'di.

Ama 2000-2014 arasında sanayi sektörü 90'lı yıllardaki gibi yüzde 4,5 oranında büyümede kalırken ülkemizin GSYH büyüme oranı ise 4,1 olarak gerçekleşiyor.

Kısacası son yıllarda ekonomide sorunumuz "üretim" eksenli gerçekleşmiş durumda. Üretim gücümüzü artıramıyoruz. Temel sorun sanayi sektöründe yoğunlaşmış görülüyor.

Evet, iyi tüketiyoruz.... ithalatımız gayet iyi. Ama yeterince üretemiyoruz.

Peki, neden üretemiyoruz?

******

Bu hafta Maliye Bakanlığı Ocak 2016 bütçe verilerini açıkladı. Devletin bütçesi 3,8 milyar olan fazlalığı 4,2 milyar liraya artırdı. Yani devletin bütçesi gayet iyi.

İyi de bütçe fazlası nasıl oluştu?

Yine iki rakam verelim:

Bütçe giderleri %17,0 arttı

Faiz hariç giderler ise %17,8 oranında arttı.

Yani anlayacağınız üzere devlet harcamaları kısıp kemer sıktığı için bütçe giderleri azalarak bir tasarruf olmadı. Devlet daha çok para topladığı için bütçe fazla veriyor.

Mesela devletin personel giderleri Ocak ayında yüzde 17,4 artış gösterdi. Sorarım size özel sektörde personel giderleri bu kadar artan kaç şirket var?

Ocak 2016'da devletin gelirleri yüzde 16,5 artış gösterdi. Oysa son bir yılda enflasyon oranı yüzde 9,58.

Nasıl oluyor da devlet sürekli enflasyon oranının üzerinde para topluyor ve yine enflasyon oranının üzerinde para harcıyor.

******

Olayı bir başka açıdan şöyle ifade edelim: Devlet iyi bir işletmeci ve ekonomist değildir. Ve bu nedenle kamu malları özelleştirme yolu ile satılarak toplam verimlilik artırılmak isteniyor.

O zaman aklımıza şu soru gelmez mi?

Devlet ekonomide küçülmesi gerekirken her yıl en hızlı büyüyen yine nasıl devlet oluyor.

Devleti büyütmek için toplanan paralar nerelerden toplanıyor? Mesela özel sektörde istihdam üzerinden yüzde 70'lere ulaşan vergiler ile istihdam artışı ve üretim gücü nasıl sağlanacak?

Veya enerji fiyatları: Dünyada hızla düşerken Türkiye enerji zamları ile nasıl sanayisini canlandıracak?

Hiç vergi politikasının ekonomi üzerindeki etkilerini ele aldık mı? Sorun para politikası (faiz) olmaktan çoktan çıktı. Ekonomide gerçek sorunumuz maliye politikasıdır.

Neden birileri çıkıp "Efendim sorun faiz olmaktan çoktan çıktı, faizler diplere düştüğünde bile artık bu ülkede yatırım ve büyüme gerçekleşmiyor" demiyor.

Bir işletme sahibi istihdamı artırmayı düşündüğünde çok ağır vergi ödüyorsa, buna karşılık parasını ithal arabaya yatırıp keyif çattığında rahata eriyorsa o ülkede üretim değil, ithalat patlar.

Kısaca Türkiye'de ekonominin "gizli eli" üretmeyin diyor.

Bunu da 2001'de IMF-Kemal Derviş ortaklığı ile çizilen ekonomi modeli sağlıyor. O zaman neden hala IMF-Kemal Derviş ortaklığı ile çizilen ekonomi modelini uygulamaya devam ediyoruz."

İbrahim Kahveci / Karar.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum