Hocalı Katliamını Unutmadık!

Hocalı Katliamını Unutmadık!
1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı’ya gece yarısı gelen ve burada 63’ü çocuk, 106’sı kadın olmak üzere 70’i yaşlı 613 masum insanı öldüren Ermeni'lerin Hocalı katliamını unutmadık!

Rus destekli Ermeni işgalciler, “Türk topraklarında Türk’süz Ermenistan yaratmak” saplantısı uğruna 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde bulunan Hocalı’ya bir gece yarısı geldiler; tanklar, toplar, roketatarlar ve amansız nefretleriyle, küçücük bir kasabanın kendi halindeki silahsız, sivil halkına soykırımı uyguladılar.

Sonuç: 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı  613 ölü, 1275 rehin, 487 sakat... Ermenilerin Hocalı’da yaptığı Türk soykırımının 24. yılında, 68’i kadın, 28’i çocuk 150 kişiden hâlâ haber alınamıyor. 

Tecavüze uğramış gözleri çıkarılmış Fitat Ehedkızı Hasanov... Gözleri ve göğüsleri kesilen Dilara Oruçgızı Nuraliyeva... Elleri telle bağlanarak kafası kesilen Hafiz Yusufoğlu Nuriyev... Cinsel uzuvları kesildikten sonra yakılmış İkbal Kuluoğlu Aslanov... Üç yaşında diri diri yakılan Agyar Salmanoğlu İmam... Ve “bilinen” onlar gibi işkenceyle can vermiş 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı  613 ölü, 1275 rehin, 487 sakat... Ermenilerin Hocalı’da yaptığı Türk soykırımının 24. yılında, 68’i kadın, 28’i çocuk 150 kişiden hâlâ haber alınamıyor...

İçlerinde, cesetlerin arasında tesadüfen bulunup şimdi dağ gibi delikanlı olan da var, anne karnında kurşunlanıp hayata tutunan da...

60 yaşındaki annemin cesedini 20 gün sonra getirebildim. Yüzünü, başını, gözünü hayvanlar yemişti. Paltosundan tanıdım” diye anlatan da var yaşadıklarını, her üç kişiden birinin öldüğü kasabadan sağ çıkabilmiş olduğuna hâlâ inanamayan ve “Biz Allah’ın mucizesiyiz”den başka cümle kuramayan da...

“Muharebede 100 bin adam da ölür. Bu yüz bin adam bir ay, beş, ay, dört ay içinde, bir yıl, üç yıl içinde ölür... Ama birkaç saat içinde bu kadar insanın ölmesi kitlesel katliamdır, soykırımdır...” diyor ve bunu tanımayan “dünya”ya karşı tek başına da kalsa mücadele yeminleri ediyor biri... Öteki onun kadar güçlü değil, kapılarına dayanan Ermenilerin “Evi yakalım” sesleri çınlamasın diye kulaklarında psikolojik tedavi görüyor hastanede hâlâ...

Onlar Hocalı’dan kurtulanlar ve yaşadıkları dehşeti, bu dehşeti oluşturan kin ve nefretin “akıl almaz” boyutunu böyle anlatıyorlar:

İnsan öldükten sonra artık nefesi yoktur. Ermeni, Türk’e o kadar düşmandı ki o ölmüş insanları gelip yeniden öldürüyordu. Ölmüş insana yakından mermi sıkıp başını parçalıyordu, taşla kafasını eziyordu, başının derisini soyuyordu, gözünü çıkarıyordu...

Şu günlerde taşının, toprağının kıymetini bilmemenin bedelini ödemekle meşgul bir ülke için ne kadar anlamlı olur bilmem ama bir umut ibret niyetine aktarayım, istisnasız hepsinden duyduğum o cümleyi:

“Milyonlar verseler de Hocalı’nın bir taşı etmez; biz ümitle yaşıyoruz ki topraklarımız azat olacak...”   

Hürriyet işte böyle ekmek gibi, su gibi, yokluğunda onlardan da önemli, öncelikli, hayati...

6-028-001.jpg

Kaderine terk edildi

‘Ermeniler kendi vatanlarında, kendi hallerinde yaşayan bu silahsız, sivil insanlardan ne istemişti’ ve ‘Rus ordusu neden Ermeniler bu küçücük kasabayı yerle bir etsin diye seferber olmuştu’ anlamayanlar olabilir.

Hocalı, bağlantı yolları ve bölgenin tek havalimanına sahip olmasıyla “üs”  niteliğindeydi. Dağlık Karabağ’a egemen olabilmek yolunda stratejik önemdeydi. Ve neredeyse bir yıl öncesinden hazırlanmaya başlanmıştı katliamın zemini:

30 Ekim 1991’de kara yolu kapandı, 20 Kasım 1991’den itibaren helikopter ulaşımı sonlandı, elektrik kesildi, su kesildi; Hocalı, Ermenilerin işgal ettiği diğer köy ve şehirlerin tam ortasında, her türlü ulaşım, iletişim ve yaşam imkanı ortadan kaldırılarak savunmasız, çaresiz ve bir başına bırakıldı.

Sırrı ceset dağlarında saklı

Ve o gece...

Ermeni işgalciler, 1992 yılının 25 Şubat’ını, 26’sına bağlayan gece, Rus 366. Motorize Alayına ait 9 tank, 4 zırhlı taşıyıcı, 70 piyade zırhlı savaş aracı, 4 Strela -10 roket sistemi, 8 top, 57 havan topuyla geldiler ve hiçbir askeri gücü bulunmayan, 200’e yakın “gönüllü” tarafından korunan silahsız (25 Temmuz 1990’da yayınlanan bir kanunda Dağlık Karabağ’da av tüfekleri dahil bütün ateşli silahlar toplatılmıştı) Hocalı’yı yerle bir ettiler!

Resmi rakamlara göre 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı olan 613 kişi öldü, 1275 kişi rehin, 487 kişi sakat kaldı... 68’i kadın, 28’i çocuk olmak üzere 150 kişiyse hâlâ kayıp.

 Ağdam yolunda, Ermenilerin ateş açmama sözü verdikleri “insani koridorda” öldürülüp, pazarlıkla cenazeleri alınabilenler dışında Hocalı’daki gerçek ölü sayısı halen bilinmiyor. Hocalı gerçeği, Rus ordusunda subay olan Yuriy Girçenko’nın ifadesiyle “ceset dağlarının altında saklı” hâlâ!

Kaldı ki, Hocalı soykırımı, 1905’te başlatılan “sadece Ermenilerin yaşadığı Büyük Ermenistan için bölgeyi Türklerden arındırma” projesinin sadece bir sayfası. 1988 yılından itibaren Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si bu uğurda işgal edildi. 1 milyon Azerbaycan Türkü göç ettirildi. Katledilen Türklerin sayısı 20 bini geçti. 50 bin kişi sakat kaldı. 5 bin kişi rehin. Ve bugün 8 bine yakın “şehit ailesi” var Azerbaycan’da!

Kanıt çok yaptırım yok

BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşmesi  “soykırım”ı “millî, etnik, ırki veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme” olarak tanımlıyor. Keza Ermeniler de “Bir tek Türk bile kalmayacak” naralarıyla saldırdılar Hocalı’ya.

Soykırım gecesinden sonra Hocalı’ya girebilen gazetecilerin yazdıkları dünyanın en itibarlı(!) gazetelerinde defalarca manşet oldu; kafası kopmuş çocuk, işkenceyle öldürülmüş kadın fotoğrafları çarşaf çarşaf yayınlandı. Ermeniler kitaplar dolusu itirafname yazdılar; kimi gurur, kimi utançla.

İnsan Hakları İzleme Örgütü “Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı” dedi ve “Ermeni güçlerinin doğrudan sorumlu olduğunu” rapor etti.

ABD Kongresi Uluslararası İlişkiler Komisyonu üyeleri, Amerikan Kongresi’ni “Hocalı soykırımı”nı tanımaya davet etti. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi aynı çağrıyı yinelediği gibi bir de Ermenistan’ı Azerbaycan’da “işgalci” olarak tanımlayan  karar aldı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 822, 853, 874, 884 sayılı kararlarıyla “Azerbaycan topraklarının Ermeniler tarafından işgal edildiğini” kabul etti.

BM İnsan Hakları Örgütü “Hocalı’da sivillerin ölümünden Ermenileri sorumlu tuttuklarını” ilan etti.

Ve kağıt üzerindeki bütün kabullere rağmen soykırımcı Ermenistan’a hiçbir yaptırım uygulanmadı. 24 yıldır Karabağ’daki “fiili durum” değişmedi:

Azerbaycan toprakları işgal altında!

fotogaleri-002.gif

Mucize anne-kız, soykırımı anlatmıştı

O gece, uzaktan son kez baktıklarında artık sadece bir alev topu gibi görünen Hocalı’dan kaçarken Ağdam yolunda saldırıya uğradıklarında iki can taşıyordu Rahila Guliyeva; biri korumak için göğsünü siper edebilsin diye sırtına bağladığı 2 yaşındaki oğlu Samir, diğeri karnındaki üç aylık bebeği. Hamileydi. Kurşun yağmuru başlayınca gerçekten de göğsünü siper etti genç anne; ama vücuduna isabet eden 4 mermiden biri göğsünü delip geçti ve Samir’e isabet etti. Guliyeva’nın yaşatmak için kendi canından vazgeçtiği oğlu son nefesini verirken bir mucize oldu; o delik deşik bedende yaşayabileceğine ihtimal verilmeyen doğmamış kızı hayata tutundu. Soykırımın 20’nci yılında, 2012’de Türkiye’ye geldiklerinde YENİÇAĞ’a konuşmuştu Hocalı’nın mucize anne-kızı. Rahila Guliyeva “Orada ben hayat yoldaşımı, eşimi kaybettim! Oğlumu kaybettim! Kaynanamı, kaynatamı, baldızımı, baldızımın yoldaşını, onların 4 yaşındaki kızını, kaynımı, kaynımın 8 yaşındaki kızını kaybettim. Aynı aileden 22 şehit verdik... Hepsi bir gecenin içinde, gözümüzün önünde...” diye gözyaşı dökerken, soykırımla yaşıt kızı Zarife “Biz Türkiye’ye ‘dostumuz’ demiyoruz ‘kardeşimiz’ diyoruz. Hocalı soykırımını dünyaya tanıtmakta bize sahip çıkın” çağrısı yapmıştı Türkiye’ye...

1-386.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum