Canevi: Krizin ilk dalgasını kazasız atlattık, ikincisi vuracak

Canevi: Krizin ilk dalgasını kazasız atlattık, ikincisi vuracak
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, Türkiye'nin dünyanın önde gelen ekonomilerini derinden etkileyen küresel mali krizin ilk dalgasını hasarsız atlattığını söyledi.

Canevi, "Bizim tek şansımız birinci dalgayı hasarsız atlatmamızdır. Bugün dış finansman olayını çözümlemiş durumdayız. Bankaların bütün sendikasyonları yüzde 70-80 oranında yenilendi. Bu da finans sektörü için çok önemli bir gelişme." dedi. 

Türkiye'nin önemli ticari ortaklarından olan Amerika ve Avrupa'daki yavaşlamanın 2009'da reel sektörü etkileyeceğini vurgulayan Canevi, şöyle konuştu: "Birinci dalganın bize maliyeti 3-4 milyar dolar. İkinci dalga geliyor. Bu gelirken de ticaretimizin yüzde 55'ini oluşturan AB, 2009 yılında sıfır veya eksi büyüdüğü takdirde ticaretimiz alt üst olacaktır. İşte reel sektör o zaman etkilenecek." Canevi, Türkiye'nin IMF ile son iki stand-by anlaşmasını başarıyla uyguladığını da belirterek, yeni bir anlaşmayla yabancı sermayeye güven verilmesi gerektiğini kaydetti.

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD)'nin 6. Girişimcilik Haftası'na katılan Merkez Bankası (MB) eski başkanlarından Türk Ekonomi Bankası (TEB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, gazetecilere, küresel mali kriz ve ekonomik gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. 

Türkiye'nin 2001 yılından beri gerçekleştirdiği yapısal reformlar sayesinde dünyayı iflasa sürükleyen krizin birinci dalgasını hasarsız atlattığını ifade eden Canevi, ekonomik depresyonun reel sektöre etkisine dikkat çekti: "Şu an otomotiv ve tekstil gibi sektörlerde ortaya çıkan refleksler yapay. Henüz gerçeği görmedik. Bunlar biraz psikolojik gerginlikle kasılma. Kirpi gibi herkes içine kapanıyor. Bir süre sonra bu gevşeyecek. Amerika ve Avrupa'daki yavaşlama 2009'da reel sektörü etkileyecek. Dışarıdan eskisi kadar talep olmayacak. Onun için yeni pazar arayışlarına girmemiz lazım." Canevi, 2001 krizinin finans sektörünü yeniden yapılandırma fırsatı verdiğini belirterek, bu dönemde GSMH'nin yüzde 26'sının kaybedildiğini ve 27 bankanın defterden silindiğini hatırlattı. 


"GECE SAAT 02'DE DEVALÜASYONA HAZIRLANIYORDUK"


Canevi, 2001 krizinden sonra Türkiye'nin gerçekleştirdiği en önemli reformlardan birinin dalgalı kura geçmek olduğunu vurguladı. "Eğer sabit kur devam etseydi. Bugün Türkiye'de pek çok şirketimiz ağlıyor. Pek çoğu da, zulada haksız bir şekilde depoluyor olacaktı." diyen Canevi, son günlerde 'Türkiye sabit kura dönsün' taleplerine de karşı çıktı. Dalgalı kurun Türkiye için ideal bir döviz politikası olduğunu söyleyen TEB Yönetim Kurulu Başkanı, "Bu günlerde bir takım çatlak sesler çıktı. Hatta Amerika'dan bile bazı profesörler 'Türkiye sabit kura geçmelidir' diye tavsiyelerde bulunuyor. Ben sabit kuru yaşamış bir bürokrat olarak hiç tavsiye etmem." diye konuştu.

Canevi, Türkiye'nin geçmişte yaşadığı krizlere tanıklık ettiğini de şu sözlerle anlattı: "Gerçekten çok zor günler yaşadık. Siyasetin kur politikasıyla birbirine karıştığı dönemlerdi. Bir gün gece yarısı saat 02'de uyandırılıyorduk. 'Hadi hazırlık yapın yarın devalüasyon yapılacak' diyorlardı. Bir takım politikacılar bazılarının baskısıyla karar veriyordu. Sabahlara kadar oturup hazırlık yapıyorduk. Ertesi gün özel sektörde panik başlıyordu. Hiçbir sinyal yok, hiçbir beklenti yok. Bu şekilde şoklar yaşanıyordu. Ama şimdi hiç olmazsa piyasanın nereye gittiğini görebiliyorsunuz. Tedbirinizi alıyorsunuz. Sinyal var. Ama öbüründe sabahleyin uyanıyorsunuz, ya yüzde 50 zenginsiniz ya da yüzde 50 fakirsiniz." 


"ENFLASYONLA MÜCADELE BÜYÜMEYE KURBAN EDİLMEMELİ"


Yavuz Canevi'ne göre, kriz ortamında huzursuz eden en önemli sorunun enflasyon canavarının yeniden gündeme gelmesi. Enflasyonla mücadelenin büyümeye kurban edilmemesini isteyen Canevi, "Eğer enflasyonla mücadele konusunda ipin ucunu kaçırır da 'Büyüme mi? Enflasyon mu?' sarmalı içerisinde, enflasyon lehine karar verirsek bugüne kadar elde ettiğimiz bütün kazançları yitirme riskiyle karşı karşıya kalırız. Türkiye, son 30 yıl yüzde 50'nin üzerinde enflasyonla yaşadı. Şimdi tek haneye indirdi. Bu başarının gölgelenmemesi lazım. Türk Lirası ilk defa güvenilir bir para imajına kavuştu. Bu güvenin yitirilmemesi gerekir." şeklinde uyarıda bulundu.

Bazı ekonomistlerin daha fazla büyümek için enflasyonun gevşetilmesini istediğini aktaran TEB Başkanı, şöyle devam etti: "Bence bu yapabileceğimiz en büyük hata olur. Enflasyondan taviz vermememiz lazım. MB bağımsızlığı ve bugüne kadar uyguladığı politikalar, böyle bir taviz verilmeyeceğini gösteriyor. Umarsız bu devam eder." 


"YABANCI SERMAYEYE GÜVEN SAĞLAMAK İÇİN IMF İLE ANLAŞMAYA KARŞI ÇIKMAMAK LAZIM"


Canevi, ayrıca, krizi hafif atlatmak için iki çıpaya ihtiyaç duyulduğunu; bunun birincisinin IMF çıpası olduğunu dile getirdi. "IMF çıpası, Türkiye'nin uluslararası piyasadaki ISO 9000 kalite belgesidir." benzetmesinde bulunan eski Yavuz Canevi, yabancı sermayeye güven vermek için IMF anlaşmasına karşı çıkılmamasını önerdi. 

Kendisinin de eski bir bürokrat olarak 3-4 IMF anlaşmasına imza attığını hatırlatan Canevi, "Ama hiç birini tamamlayamadım. Son dönemde iki IMF anlaşması sonuna kadar uygulandı. Uygulayan arkadaşları tebrik ediyorum. Bize nasip olmadı. Çünkü her 18 ayda bir hükümet değişirdi. Eski imzalanan anlaşmalar biter, tekrar müzakerelere başlardık. Bu sefer yeni bir anlaşma imzalanır. 18 ay sonra tekrar hükümet değişirdi. O günün şartları buydu. Bugün 2 tane IMF anlaşmasının sonuna kadar uygulandığına şahit oluyoruz. Bunun zararını da görmedik. Bugün Türkiye önemli bir yapısal değişimle göğsünü gere gere küresel krizle karşı karşıya ve birinci dalgayı bu şekilde atlatmış durumda. İkinci dalga herkesi vuracak, herkesi yoracak ve üzecek. Dolayısıyla buna, zaman kazanarak giriyoruz. En azından birinci dalganın hasarıyla uğraşmadan giriyoruz. Kendimizi biran önce toparlamamız lazım." diye konuştu. 

İkinci çıpanın ise tüm ekonomi paydaşlarının oturup kafa yorarak bir takım mikro tedbirlerin alınması olduğunu kaydeden Canevi, bunun da kriz ortamında ancak toplumsal uzlaşmayla yapılabileceğini, Türkiye'nin geldiği nokta itibariyle bu toplumsal uzlaşmayı gösterecek kabiliyete sahip olduğunu dile getirdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.