Hz. Peygamber Miraç'ta Allah'ı gördü mü görmedi mi?

Hz. Peygamber Miraç'ta Allah'ı gördü mü görmedi mi?
Peygamber Efendimiz Miraç'ta Allah'ı gördü mü? Cennette müminler Allah'ı görecek mi? Tartışılagelmiş bu konularda bir yazı da Faruk Beşer'den geldi. Beşer "Genel kanaat Resulüllah'ın Miraç'ta Allah'ı görmediğidir" dedi.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed, Miraç'ta Allah'ı gördü mü? Cennette müminler Allah'ı görecek mi? Tartışılagelmiş bu konuda bir yazı da Faruk Beşer'den geldi. Beşer "Genel kanaat Resulüllah'ın Miraç'ta Allah'ı görmediğidir" dedi.

Faruk Beşer Yeni Şafak'taki yazısında, bu konudaki kesin bilginin "Dünya gözü ile Allah görülemez" olduğunu belirterek, "Allah'ın görülmesi meselesine dünyamızdaki tabiat kanunlarını aşan bir mesele olarak bakmalıyız" yorumunda bulundu.

"Cennette müminlerin Allah'ın göreceklerinin kesin olduğunu" ifade eden Faruk Beşer, "Genel kanaat Resulüllah'ın Miraç'ta Allah'ı görmediğidir" dedi.

Beşer'in yazısı şöyle:

Gözler O'nu göremez, O gözleri görür… Artık Rabbiniz'den size Hakk'ın delilleri gelmiştir. Kim onları görürse kendi lehinedir. Kim de kör olursa kendi aleyhinedir. De ki, ben sizin bekçiniz değilim” (En'âm 6/103-104). Yani burada görecek olduğunuz Allah değil, O'nu anlatan delillerdir. Hz. Musa da Allah'ı görmeyi merak etmiş ama buna güç yetirememişti.

Ama müminler Cennette Allah'ı görecekler ve bu nimet, Cenneti de aşan ziyade bir nimet olacak.

Gelelim işin felsefesine:

Allah'ın görülmesi meselesine dünyamızdaki tabiat kanunlarını aşan bir mesele olarak bakmalıyız. Görmek, işitmek, bilmek gibi algı yolları farklı şartlara göre değişir. Mesela biz şu anda yaşıyor olduğumuz varlık boyutunda belli şartlarda, belli ışık gücü ile ve belli mesafelerde görebiliriz. Bir şeyin görülebileceğini ya da görülemeyeceğini biz ancak buradaki kanunlara göre tespit edip söyleyebiliriz. Bunun bir anlamı da güzümüzün görebilme kabiliyetinin burada sınırlı ve eksik olduğudur. Belli ışık gücünü aşan bir ortamda göremediğimiz gibi, belli ışık gücünden az bir ortamda da göremeyiz. Güneşe bakamıyoruz, kaynak ışığı altındaki elektrotu göremiyoruz. Çünkü onlardaki ışık gücü bizim görme kapasitemizi aşıyor. Bilindiği gibi Allah'ın isimlerinden biriNûr, biri de Zahir'dir. Yani Allah ışığa bile ışık olma özelliğini veren nurdur ve O çok açıktır. Buna rağmen bizim onu göremeyişimiz, bu dünya şartlarında bizim gözümüze verilen gücü aşan derecede nur ve zahir olmasındandır. Öbür âlemin ve Cennetin şartları elbette çok farklıdır ve orası hayatın daha mükemmel başka bir boyutu olacaktır. Muhtemelen gözümüzün görme kapasitesi orada tamamlanacak ve biz burada hiç göremediklerimizi orada görebileceğiz. Yani orada bir başka varlık boyutu yaşayacağız. Orası ile ilgili kanunları ve varlıkları buradaki şartlarla anlamaya çalışmak ve buraya uymayanların olamayacağını söylemek makul değildir. Bizim işitmemiz de, diğer kabiliyetlerimiz de aynen böyledir. Kaldı ki, biz bu boyutta görmenin sadece gözle, işitmenin sadece kulakla olacağına kilitlenmiş durumdayız. Göz olmadan dahi görmenin olabileceğini hayal edemiyoruz.

Dediğimiz gibi Cennette müminlerin Allah'ın görecekleri kesindir. “O gün yüzler vardır sevinçlidir. Rablerine bakacaklardır”.(Kıyâme 75/22-23). “Burada güzel davrananlara orada da güzellik ve de ziyadesi vardır” (Yunus 10/26) ayetindeki “ziyade”nin Cemalüllah/Allah'ı temaşa zevki olduğu söylenmiştir. Ayrıca Allah'ın Cennette görüleceği konusunda Buhari ve diğer muteber kaynaklarda sahih hadisler mevcuttur ve bunlar işi bilenler için yeterlidir.

İşte bu görmenin Miraç'ta da olup olmadığı ise tartışmalı bir konudur. Genel kanaat Resulüllah'ın Miraç'ta Allah'ı görmediğidir. Delilleri yukarıda sözünü ettiğimiz En'âm ayeti kerimesidir. Mesele Hz. Aişe'ye sorulduğunda o: Suphanallah, Tüylerim diken diken oldu. Bunu kim söylerse yalan söyler. Siz “gözler onu göremez” ayetini hiç okumadınız mı?” der.

Müslim'deki bir rivayette ise mesele Resulüllah'a sorulduğunda, “O bir nurdur onu nasıl göreyim” buyurmuş, ama yine Müslim'deki bir başka rivayette, “bir nur gördüm” demiştir. Abdullah ibn Abbas ise Resulüllah'ın Miraçta Allah'ı gördüğü kanaatindedir.

Bu konuda da sağlam görüş elbette, Hz. Aişe'nin sözüne dayalı cumhur görüşüdür. Ama madem ki, İbn Abbas gibi büyük bir sahabî'yi ve başkalarını böyle düşünmeye sevk eden bir durum vardır, o halde onu da şöyle anlayabiliriz:

Görmediğini söyleyenler Miracı da dünya şartlarında gerçekleşmiş bir olay olarak değerlendirmişlerdir, o takdirde bu doğrudur. Ancak madem ki, böyle bir görüşmenin olduğu yorumunu yapmaya müsait işaretler vardır, o halde şöyle düşünmek de imkânsız olmamalıdır: Dünya şartlarıyla Allah'ın görülemeyeceği açıktır ama mümkündür ki, Allah kulu Muhammed'i zaman ve mekân kayıtlarını ortadan kaldırarak öbür âlemin şartlarına götürdü, o da gördüklerini o boyutta gördü. Orada Cenneti ve Cehennemi gördüğüne dair sahih rivayetler bulunduğuna göre onları da dünyada yaşadığımız varlık boyutuyla görmüş olamaz. Çünkü Cennetin ve Cehennemin halen yaratılmadığı görüşü dahi vardır. O halde bir zaman aşımı söz konusudur.

Ama böyle bir yorum miracın bedenen değil, Şah Veliyyullah'ın dediği bir başka boyutta gerçekleştiği görüşüne kapı açar. Ayrıca yedi kat semada Resulüllah'ın görüştüğü peygamberlerle onların ruhu ve bedeni ile canlı olarak görüşmüş olamayacağı gerçeği de buna destek sağlar. Allah (cc) şehitlerin ölü olmadıklarını söylerken onların hayatı da bizim hayat boyumuzda olmadığı açıktır. Allahualem.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.