MB ve BDDK Başkanları küresel krizi masaya yatırdı

MB ve BDDK Başkanları küresel krizi masaya yatırdı
Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş Yılmaz, ''Türkiye'nin dış borcu çevirme kabiliyeti (2001 krizindeki kadar) yüksek olmayacak'' dedi.

Küresel mali krizin Türkiye'ye etkilerini anlatan Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye'nin dış borcuyla alakalı son tabloyu anlattı. Dış borcun önemli bölümünün özel sektöre ait olduğunu söyleyen Yılmaz, reel sektörün açık pozisyonunun 81 milyar dolar olduğunu ifade etti. Türk şirketlerin borç çevirme oranlarının şu ana kadar yüzde 100'ün altına düşmediğini kaydeden Yılmaz, yine de küresel kriz sebebiyle olumsuz bir durum söz konusu olduğunu belirtti. 

Yılmaz, "2001 krizi Türkiye'nin kriziydi. Türkiye dışındaki ülkelerde likidite bolluğu vardı. Bugünkü kriz uluslararası bir kriz ve tüm dünyada likidite sıkıntısı var. Türkiye'nin, dış borcu çevirme kabiliyeti daha önceki yıllar kadar yüksek olmayacak." dedi. Ekonomik krizden bütün dünya ile birlikte çıkılacağını belirten MB Başkanı tarih vermedi, ancak ABD emlak piyasasında konut fiyatlarının yeniden yükselişe geçmesi halinde piyasaların düzlüğe çıkacağını dile getirdi.

Ankara Üniversitesi'nde Türkiye Ekonomi Kurumu'nun organize ettiği Küresel Bunalım ve Türkiye Ekonomisi Çalıştayı yapıldı. Çalıştay öncesinde konuşan MB Başkanı Durmuş Yılmaz, küresel krizin çıkış sürecini anlattı. Ekonomik krizin Türkiye'ye etkilerine değinen Yılmaz, alınan tedbirlerle döviz kurundaki hareketin enflasyon üzerindeki etkisinin sınırlı kaldığını ifade etti. İhracat ve ithalat artış oranlarında keskin yavaşlamaların yaşandığını dile getiren Yılmaz, büyümenin yavaşladığını kaydetti. Durgunluğa karşı ülkelerin, kurtarma paketlerini, toplumsal maliyeti düşünülmeden çıkardığını söyleyen Başkan Yılmaz, paketlerin sektörler ve ülke için faydalı olabilmesi için şu özellikleri taşıması gerektiğini belirtti: "Zamanında, büyük ölçekli, orta vadeye yayılmış diğer ülkelerle koordineli olmalı." 

Türkiye'nin, bütçedeki genel dengeleri bozmayan düzenlemelere gitmesi gerektiğini aktaran Yılmaz, Almanya, ABD ve Fransa'ya göre Türkiye'nin kaynaklarının daha sınırlı olduğunu kaydetti. 

Başkan Yılmaz, konuşmasının ardından akademisyenlerden gelen soruları yanıtladı. Yılmaz, Türkiye'nin dış borçları çevirip çeviremeyeceğinin sorulması üzerine 2001 ile kıyaslandığında kamu sektörünün dış borç açısından güçlü olduğunu söyledi. Reel sektörün 81 milyar dolar borcunun olduğunu kaydeden Yılmaz, dış borç çevirme oranlarını araştırdıklarını ifade etti. 

Türkiye'de 95-2007 yılları arasında şirketlerin, kamunun borç çevirme oranlarının yüzde 100'ün altına düşmediğini aktaran MB Başkanı Yılmaz, "Eylül ayında çalkantıların yaşandığı ortamda bile yüzde 180 oranında borçlarını çevirdiler. 2001 krizi Türkiye'nin kriziydi. Türkiye dışındaki ülkelerde likidite bolluğu vardı. Bugünkü kriz uluslararası bir kriz ve tüm dünyada likidite sıkıntısı var. Bolluk dönemi bitti. Türkiye'nin dış borcu çevirme kabiliyeti önceki yıllardaki gibi yüksek olmayacak." diye konuştu.


"BANKALARI FONLAMAYA DEVAM EDECEĞİZ"


Daraltıcı, ancak genişletici mali politika izlediklerini aktaran Yılmaz, sistemin ihtiyaç duyduğu likiditeyi gerektiği yerde vereceklerini vurguladı. Bankaları fonlamaya devam edecekleri bilgisini veren Yılmaz, "Fonlamanın devam edeceğini düşünerek reel sektörle ilişkileri düzenlemelerini bekliyoruz." diye uyardı.

İnsanların gelecekle ilgili beklentilerini güvene çevirmeleri gerektiğini belirten Yılmaz, imkanlar ölçüsünde tedbirler almayı sürdüreceklerini sözlerine ekledi. 


BİLGİN: SANAYİ İLE BANKACILIK BİRBİRİNDEN AYRILAMAZ


Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin ise krizin Türkiye'ye etkilerini şu örneklerle anlattı: "OSTİM'de elektrik tüketimi azalıyor. Bankaların çağrı merkezlerine gelen telefonlar azalıyor. Bilgisayar oyun satışları artıyor. Milli piyango biletleri bitti." 

Türkiye'de MB faizi, piyasa faizi ve tefeci faizi olarak üç tür faiz bulunduğunu belirten Bilgin, bankalara gidemeyen kuruluşların, iş adamlarının, varsa en aktif çalışan piyasanın tefeci piyasası olduğunu dile getirdi. Krize rağmen Türk bankacılığının Doğu Avrupa, Ortadoğu, Kafkaslar ve Rusya dahil olmak üzere en büyük bankacılık sistemi olduğunu kaydeden BDDK Başkanı, "Müthiş potansiyel var. Krizi sağ salim atlatırsak ülkemizin söz sahibi olacağı dünya arenasında bankacılığımızın önemli rolü olacaktır." dedi.

Bankacılığın dinamik bir sektör olduğunu, sürekli takip edildiğini söyleyen Bilgin, "Ucunu bıraktığınızda üç ay sonra farklı bir sistemle karşılaşabilirsiniz." ifadelerini kullandı. Denetimin ise bankaları zor durumda bırakacak noktaya gelmemesi gerektiğini vurgulayan Bilgin, Türk bankalarının krize karşı en büyük avantajının tecrübeleri olduğunu söyledi. En genç banka yöneticisinin bile üç kriz tecrübesi bulunduğunu dile getiren Bilgin, bu tecrübeyi avantaja dönüştürecekleri bilgisini verdi. 

Kaynak problemiyle karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Bilgin, yurtdışı kaynakların da kuruduğunu belirtti. "Aktif pasifi dengelemesi lazım. Bankacılığımız üç ayda sabit kalmış, içinde geçtiği döneme ayak uydurmuş. Bundan sonra karlılıklar düşecek, kredilendirme oranı düşecektir." diyen Bilgin, ekim, kasım, aralık aylarında bankaların 16 milyar dolar ödemesi bulunduğunu, bunun baskı yaptığını söyledi. Gelecek yıl tüm ödemelerin 22 milyar dolar olduğunu belirten Bilgin, bankaların daha rahat olacağına dikkat çekti. Son günlerin tartışma konusu kredilendirmeye değinen Bilgin, sanayi ile bankacılığın birbirinden ayrılamayacağına işaret etti. Bilgin, "Hiçbir zaman birine birine tercih edemeyiz. İkisini de düşünmek zorundayız, buna göre tedbir almalıyız." diyerek sözlerini tamamladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.