Bozdağ'dan AB'ye sert tepki!

Bozdağ'dan AB'ye sert tepki!
Bakan Bozdağ, AB Raporuna tepki göstererek, "Milli irade ve AB değerlerini yok etmeye teşebbüs eden FETÖ üyelerine ilişkin endişe ve kaygılarını dile getirmeleri AB değerlerini savunanlar bakımından utanç vericidir." ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AB'nin Türkiye İlerleme Raporu'nda Fetullahçı Terör Örgütü'nden (FETÖ) bir terör örgütü olarak değil de "Gülen Hareketi'"olarak bahsedilmesini, esef ve şaşkınlıkla karşıladıklarını bildirdi.

Bozdağ, AB Komisyonunca hazırlanan rapora ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye aleyhine propaganda yürüten terör örgütleri PKK ve FETÖ'nün temelsiz iddiaları başta olmak üzere Türkiye karşıtlarının ülke aleyhindeki görüşleriyle soyut ve afaki pek çok iddiaya bu yılki raporda yer verildiğini belirtti.

Yargının siyasi baskı altında olduğu yönündeki afaki ve temelsiz iddialarına, somutlaştırılma ihtiyacı hissedilmeden raporda yer verildiğine dikkati çeken Bozdağ, raporu hazırlayan komisyon üyelerinin, Türk yetkililerinin kendilerine aktardığı bilgilere raporda neredeyse hiç yer vermediğini vurguladı.

Bozdağ, raporu hazırlayanların, Türkiye aleyhine ileri sürülen iddiaların önemli bir kısmını doğru kabul ettiğine ve bu iddialara raporda yer vererek objektiflikten uzaklaştıklarına dikkati çekti.

Raporda yer alan yargı bağımsızlığına, yargının uygulamalarına ilişkin eleştiri ve iddialara karşı tüm gerçekleri raporun hazırlık sürecinde şeffaflık içerisinde AB tarafıyla paylaştıklarını bildiren Bozdağ, buna rağmen maddi hatalar da içeren birçok iddiaya yer verildiğini belirtti.

Bozdağ, "15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü, sadece demokrasi, hukuk devleti, milli irade ve milli iradenin seçtiklerine karşı yapılmamış, aynı zamanda AB'nin üzerinde yükseldiği temel değerlere karşı da yapılmıştır. Cumhurbaşkanının, TBMM'nin, Başbakan ve Hükümetin, siyasi partilerin, sivil toplumun, medyanın ve hepsinden önemlisi 79 milyon Türk halkının ayrımsız yaptığı mücadele, demokrasi, hukuk devleti, milli iradenin seçtikleri ve AB üzerine inşa edildiği temel değerlere sahip çıkma mücadelesidir." değerlendirmesinde bulundu.

Raporda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türk halkının ve Türkiye'nin destansı mücadelesine hak ettiği şekilde yer verilmediğini belirten Bozdağ, bu mücadelenin takdir de edilmediğine dikkati çekti.

"AB DEĞERLERİNİ SAVUNANLAR BAKIMINDAN UTANÇ VERİCİDİR"

Bozdağ, "246 şehidin yaşam hakkı ve şehit yakınlarının mağduriyetleri ile 2 bin 194 gazinin ve ailelerinin mağduriyetlerinden söz etmeyen, bunların haklarından ve hukuklarından bahsetmeyen raporda, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, milli irade ve AB değerlerini yok etmeye teşebbüs eden Fetullahçı Terör Örgütü üyelerine ilişkin endişe ve kaygıları dile getirmeleri AB değerlerini savunanlar bakımından utanç vericidir. Raporda, Fetullahçı Terör Örgütü'nü bir terör örgütü olarak nitelendirmek yerine, 'Gülen Hareketi' olarak bahsedilmesini, esefle ve şaşkınlıkla karşılıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Türkiye'de yaşananların başka bir AB ülkesinde yaşandığında bu eylemleri yapan ve yaptıran terör örgütüne, Türkiye'nin sahip çıkması ya da ilerleme raporunda olduğu gibi terör örgütü demekten kaçınması halinde "AB üyesi ülkeler ne hissederdi?" sorusuna yer veren Bozdağ, raporda eli kanlı terör örgütünden "Gülen Hareketi" şeklinde bahsedilmesinin örgütün gerçekte terör örgütü olma vasfını ortadan kaldırmayacağını vurguladı.

"FETÖ TÜRK MİLLETİNİN YARGIYA GÜVENİNİ ZAYIFLATTI"

Raporda, FETÖ mensubu hakim ve savcıların, meslekten atılmaları, haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülmesinin eleştirildiğini bildiren Bozdağ, Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu, yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını belirtti. Bozdağ, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emirler, talimatlar veremeyeceğini bildirdi.

Hakimlik ve savcılık teminatının, hakim ve savcıların bağımsız, tarafsız, her türlü korku, baskı ve endişeden uzak bir biçimde cesaretle, doğru bir şekilde yargı görevini yapmaları için konulduğunu anımsatan Bozdağ, bunun da yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının olmazsa olmaz şartı olduğunu ifade etti. Bozdağ, şunları kaydetti:

"Hakimlik ve savcılık teminatı, hakim ve savcıların suç işlemesinin, terör örgütleriyle üyelik, iltisak veya irtibat içinde bulunmasının veya bu örgütlerin talimatlarıyla hareket etmesinin, siyasi, ideolojik ve dini görüşlerini kararlarına yansıtmasının asla teminatı değildir. Eğer bir hakim veya savcı, Anayasa, kanun ve hukuka uygun vicdani kanaatlerine göre kararlar verme yerine üyelik, iltisak veya irtibat içinde bulunduğu terör örgütlerinin talimatlarına veya sahip olduğu dini, siyasi ve ideolojik görüşlerine göre karar verirse tarafsız ve bağımsız yargı görevi yapma vasfını kaybeder. Dolayısıyla da tarafsız ve bağımsız hakim ve savcılar için Anayasamızın öngördüğü hakimlik ve savcılık teminatından yararlanma hakkını kaybeder. Bu vasfı kaybedenin meslekte kalması elbette uygun değildir."

Bozdağ, FETÖ'nün Türk milletinin yargıya güvenini ve adalete inancını zayıflattığına, hukuk devletini tahrip ettiğine, bazı hakim ve savcıların yargı görevini bağımsız ve tarafsız şekilde yapma vasfını kaybetmelerine neden olduğuna işaret eden Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını korumanın en önemli güvencesi olduğunu ifade etti.

Bağımsız ve tarafsız yargı görevi yapma vasfını yitirenlerin meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar vermenin, HSYK'nın asli görevi olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "HSYK'nın aksine hareket etmesi anayasal görevini yapmaması demektir. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü sonrası çıkarılan KHK kapsamında HSYK'nın bazı hakim ve savcıların meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar vermesi tam da bu anayasal görevin hukuk devletine uygun yerine getirilmesidir. HSYK'nın yaptığı, AB'nin temel değerleri arasında bulunan yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını, hukuk devletini korumaktır ve ayrıca Fetullahçı Terör Örgütü'nün Türk yargısını rehin almasını önlemektir, yargının milletin yargısı olma vasfını korumaktır. HSYK, aldığı bu kararlarla sadece yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını korumakla kalmamış aynı zamanda yargıya güvenin yeniden inşası yolunda çok önemli bir adım atmıştır. AB'nin temel değerlerine sahip çıkma ve koruma a

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.