Erdoğan'dan sert tepki: Herkes haddini bilecek!

Erdoğan'dan sert tepki: Herkes haddini bilecek!
TBMM'de Anayasa görüşmeleri sırasında çıkan kavgaya sert tepki gösteren Erdoğan, "Herkes haddini bilecek, milletin iradesine saygı duyacak. Millet ne derse o olacak." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Küllliyesi'nde 34. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. TBMM'de anayasa görüşmeleri sırasında çıkan tartışmalara tepki gösteren Erdoğan, "Bakıyorsunuz şurada, Meclis'te bir anayasa değişikliği çalışması oluyor, yaşanan tabloyu görüyorsunuz değil mi? Bu kürsü yıkmak için oraya konulmadı. Sadece söylenecek veya sözü olanlar için oraya kondu. Artık bu ülkede aldatmacaları yutacak millet yok. Herkes haddini bilecek, sandığa, milletin iradesine saygı duyacak. Millet ne derse o olacak. " ifadelerini kullandı.

CHP'den 'tek adamcılık' eleştirilerine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'ye" Ne tek adamcılığı. Bunun kaynağında siz varsınız. CHP il başkanlarının belediye başkanlığı yaptığı dönemleri biliriz biz. Daha da geriye giderseniz asıl tek adamcılığı orada görürsünüz. Defterleri açmak istemiyorum ama açarsanız onları da görürsünüz." diyerek cevap verdi.

İşte o konuşmadan satır başları:

"Toplantımıza gelen muhtarlarımızın ifade ettikleri hususlar şahsım için yol gösterici oluyor. Bizim için tek ölçü hakkın ve halkın çizdiği yoldur.Milletimizin tercihleri rastgele değildir. Arkasında büyük bir birikimi, irfan, feraset vardır. Kırk yıllık siyasi hayatımda gözüm hep milletimde oldu.  Milli irade, demokrasi, hak ve özgürlükler birileri için laftan ibaret olabilir. Bizler bunların hayata geçirilmesine adadık.

YENİ BİR DÜNYA KURULMAYA ÇALIŞILIYOR

Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı sıkıntıları ve üzerimizde oynanan oyunları sizler de görüyorsunuz. Tıpkı 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı sonrası yeni bir dünya kurulmaya bize de yeni bir rol biçilmeye çalışılıyor. Kefeni Çanakkale ve İstiklal Harbinde yırtmıştık.  Ülkemizle ilgili kötü niyetler hala sürüyor, eski hesaplar önümüze sürülüyor. Son 3 yıldır yaşadığımız hadiseler bu hesaplaşmanın birer tezahüründen başka bir şey değildir.

MAŞALARI KIRMAZSAK KAZANAMAYIZ

Terör örgütleri üzerinden ülkemize yöneltilen saldırıları birer birer boşa çıkarıyoruz. Asıl mücadeleyi onların arkasındaki güçlerle verdiğimzi gayet iyi biliyoruz. Maşaları kırmazsak, arkadaki güç mücadelesini kazanamayız. Bölücü terör örgütüne güvenlik güçlerimiz tarihinin en büyük darbelerini vururken, milletimiz de gerçek yüzlerini görmüş durumdadır. FETÖ ile mücadelemizi tüm cephelerde sürdürüyoruz. DEAŞ denilen örgütü hem kendi topraklarımızda, hem de bölgemizde bitirmekte kararlıyız. Biz bu örgütlerin üzerine gittikçe, dışarıya verdikleri farklı görüntüler ortadan kalıyor, aynı ahtapotun kolları oldukları ortaya çıkıyor. 

ARTIK ŞÜPHE KALMADI

Türkiye'nin El Bab operasyonu karşısında sergilenen tavır böyle bir hassasiyetinin olmadığını gösterdi. Artık kimsenin FETÖ'yü savunacak durumu da kalmadı. Bu örgütün darbe girişimindeki rolüne tereddütle yaklaşanlar Rus Büyükelçisi'ne yapılan suikastin ardından herhalde ikna olmuşlardır diye düşünüyorum. Ayrıca kimsenin PYD ile PKK'nın bağlantısını inkar etmesi mümkün değil. Bu acımasız bir güç mücadelesidir. Bu mücadelenin birinci şartı ayakta kalmaktır. Durduğunuz anda kardeş kavgasıyla bize kendi kendimizi imha ettireceklerinden hiç şüpheniz olmasın.

YAZ KIŞ DEMEDEN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

80 milyon biz tek milletiz. İkincisi tek bayrak. Bizim şehidimizin kanından rengini alan, hilaliyle bağımsızlığımızın ifadesi olan, yıldızıyla da şehidimizin ta kendisi olan bayrağımızdan başka bayrak biz tanımıyoruz. Bu bayrak için şehit olanlar şehadete yürür. Üçüncüsü de bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır, diyerek yola yürüyoruz. Dördüncüsü de tek devlet. 780 bin kilometre kare vatan ve bu vatanın üzerinde Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak tek devletiz. Başka devlet tanımıyoruz. Kimse de böyle bir gayretin içine girmesin. İşte şimdi Gabar'da, Tendürek'te her yerde yaz kış demeden bu mücadele devam edecek. Bu ülkede ihanet edenlerin yeri yoktur.

BU ÜLKEDE YERLERİ YOK

Bu ülkede bu ülkeye ihanet edenlerin yeri yoktur bu böyle bilinsin. Eğer bu ülkenin bir vatandaşı isen huzurumuzu bozmadan yer içersin, her türlü hakkınız var. İlla terörist olmak gerekmiyor. Kürt olup Cumhurbaşkanı olan insanlar oldu bu ülkede. Devlet bakanlarında yer alan değişik etnik unsurdan vatandaşlarım var benim. Silahlı Kuvvetlerimizin içinde en üst makamda olanları gördük. Bu yollar kimseye kapalı değil.

O KÜRSÜ SİZİN YIKMANIZ İÇİN ORAYA KONMADI

Bakıyorsunuz şurada, Meclis'te bir anayasa değişikliği çalışması oluyor, yaşanan tabloyu görüyorsunuz değil mi? Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse Meclis'in çalışma şekli, üslubu bellidir. Söyleyeceklerini söylersin ondan sonra yerine oturursun. Bu kürsü yıkmak için oraya konulmadı. Sadece söylenecek veya sözü olanlar için oraya kondu. Öbür taraftan terör örgütleriyle parlamento önüne gelip bir siyasi partinin mensuplarıyla eylem yapmaları iyi niyet göstergesi değildir.

TEK ADAMCILIĞIN KAYNAĞINDA SİZ VARSINIZ

Parlamentoda çalışmaları engellemek, süreci uzatmak hiçbir şey kazandırmıyor. 15 gün değil, 1 ay. Ben inanıyorum ki, bu parlamentodan çıkıp milletin önüne gidecektir. Eğer millete saygınız varsa, milletin iradesine inanıyorsanız, Gazi Mustafa Kemal'in 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesine inanıyorsanız bırakın milletin önüne gitsin, millet ne karar veriyorsa biz de eyvallah diyelim. Ama bunlar milletten rahatsız. İkide bir tek adamcılık tek adamcılık, ne tek adamcılığı. Bunun kaynağında siz varsınız. CHP il başkanlarının belediye başkanlığı yaptığı dönemleri biliriz biz. Daha da geriye giderseniz asıl tek adamcılığı orada görürsünüz. Defterleri açmak istemiyorum ama açarsanız onları da görürsünüz.

HERKES HADDİNİ BİLECEK

Bunlar tereciye tere satmaya çalışıyorlar. Artık bu ülkede aldatmacaları yutacak millet yok. Herkes haddini bilecek, sandığa, milletin iradesine saygı duyacak. Millet ne derse o olacak. Gezi olaylarında ve bölücü örgütün başlattığı çukur eylemlerinde milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine saldırdılar. Türkiye'de bu oyunu oynayanlar bakın Amerika'da sayın Trump'un basın toplantısında, orada bir yanlışlık yapıldı sayın Trump da o grubun muhabiri mi neyse onu orada benzetti. Demek ki böyle değil. Kusura bakmasınlar. Bölücü terör örgütü milli birliğimizle birlikte vatanımızı, bayrağımızı, devletimizi de ele aldı.

ONLARIN BURADA YERİ YOK

FETÖ 15 Temmuz'da saldırdı. PKK bu ülkenin kurulu düzenine düşmandır. DEAŞ bize İslam'ı anlatmasın. Bu millet İslam'la yoğrularak ayağa kalkmıştır. DEAŞ'tan İslam'ı öğrenmek gibi bir derdimiz yok. Bizim inancımızda, dinimizde DEAŞ gibi bir örgütün yeri de yoktur. Bu örgütü projelendirenler Irak ve Suriye'deki dini, etnik, kültürel fay hatlarında zaten yaşanmakta olan kırılmaları çok iyi değerlendirerek bölgeyi ateşe vermeyi başardılar.

BAĞNAZLIĞIN DİK ALASI

Terör örgütlerinin arkasındaki güçler senaryolarına daha ince ayar verme gereği duydu. Artık eylemler sadece kan dökmeye, toplumu yıldırmaya yetmiyor. Yılbaşı gecesi yapılan o cani eylemde olduğu gibi, terör örgütü hayat tarzı, meşrep, mezhep tartışmalarıyla toplumsal hasssiyetlerimeze saldırıyor. Birtakım siyasilerimiz de bilerek veya bilmeyerek terör örgütlerinin değirmenlerine hala su taşıyor. Kim bu ülkede rejim tartışması açısıyorsa biliniz ki onların derdi rejim değildir. Sadece toplumun bir kesimindeki hassasiyeti istismar ederek siyasi muhalefet eksikliğinin üstünü örtmeye çalışıyor. Dünya değişirken, bölgemiz değişirken Türkiye değişirken biz hiçbir şeye dokundurtmayız demek bağnazlığın dik alasıdır.

YAVRULARIMI YURT DIŞINDA OKUTMAK ZORUNDA KALDIM

Belediye başkanı oldum, bunlar bizim için "otobüslerde kadınları ayrı, erkekleri ayrı oturtacak" dendi. Böyle bir şey oldu mu? Bunlar avara kasnak gibi. İktidarda olanlar değişim için, reform için mücadele ederken muhalefette duranların bir kısmı statükoya gardiyanlık yapıyor. Bölücü çabalara destek vermek neyin nesi? Kalleş bir terör eylemi üzerinden hayat tarzı tartışması açmak, terör örgütünün sağlayamadığı başarıyı kendi ellerinizle ona sunmak demektir. Bu ülkede yaşayan, gözlerini gerçeklere kapatmayan insaf ve vicdan sahibi herkes kimsenin hayat tarzıyla ilgili çok iyi biliyor. Bu konuda ileri gidecek olursanız en rahatsız olan biziz. Benim yavrularım başları örtülü olduğu için bu ülkenin üniversitesinde okuyamadılar. Ben kızlarımı yurtdışında okuttum. O ülkenin devlet başkanları şunu söyledi, sizin ülke halkı müslüman olan bir ülke değil mi? Benim ülkemde okuma özgürlüğü yoktu da onun için. Ama hamdolsun şimdi artık kızlarımız üniversitelerine rahatlıkla istedikleri gibi özgür bir şekilde gidebilir hale geldiler.

BU ÜLKEDE KİME NEREDE YASAK GETİRİLDİ

Artık devlet dairelerinde özgürce çalışabilir hale geldiler. Peki ne oldu? Ne kaybettik? Bu daha önce olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Devletin dairelerinde başı açık olan kardeşlerime özgürlük hakkı vereceksin, kapalı olana vermeyeceksin. Neden kapıları onlara kapattınız? Bunun sorumluların kim olduğunu bu millet bilmiyor mu zannediyorsunuz? Bu millet bildiği için onlara bu ülkede iktidar yolunu açmıyor. Kim layıksa ben oyumu ona veririm diyor. Biz dertliyiz, bizim acımız var. Ama onlar hala yaşam tarzı diyor. Nereye bir yasak getirildi, söyler misiniz? 14 yıl oldu. Bu ülkede herkes inandığını inandığı gibi yaşamıştır, her türlü özgürlük, Batı'da olmadığı kadarıyla burada var. Kimse kusura bakmasın, bizleri enayi yerine koymasın. Biz kimin ne olduğunu gayit iyi biliyoruz.

BU İŞİN ŞAHSIMLA ALAKASI YOK Kİ

Bakıyorsunuz Meclis'te birisi "4 madde 4 başlık değiştirecek" diyor. Dersini çalış, böyle bir şey gerçekten var mı, yok mu? İster istemez iktidar da böyle bir şey yok ki, nereden çıktı, diyor. Bu ülkede en başta şahsım olmak üzere, tartışmalar hep bu kardeşiniz üzerinden getiriliyor. Benim şahsımla bu işin alakası yok ki, Türkiye'de bir anayasa değişikliği yapılıyor olay bu. Burada bir defa ölüm haktır değil mi. Biz kaza ve kadere inanmış insanız. Kimin nerede, nasıl öleceğine dair elimizde bir yazılı belge var mı? Bizim tek derdimiz var, bu vatana, bu millete Rabbimin verdiği ömrü süresince hizmet edebilmektir.

KENDİNİZİ MİLLETE SEVDİRİN VE ADAYINIZI SEÇTİRİN

Millete kendini sevdir, sizin göstereceğiniz bir adayı göster. Bunlar millete inanmıyorlar samimi söylüyorum milleti de sevmiyorlar. Millete saygıları, hizmetleri yok. Bunların demokrasi, laiklik, hukuk devleti ile bana göre hiçbir ilgi, alakası yok. Ana muhalefet partisinin geçmişinin, CHP'nin il başkanları aynı zamanda vali aynı zamanda belediye başkanlarıydı. Eğer tek adamcılıksa işte bu. Bunların cemaziyelevveli ortada. Bizim sorunumuz demokrasi kavramının arkasına sığınıp milletin iradesini hiçe sayanlarladır. Laiklik devletin tüm inanç gruplarıyla onlara eşit mesafede olması, tüm inanç gruplarını güvence altına almasıdır  dedik.Bu ülkenin sorunu, hukuku millet adına kullanmak yerine vesayet odakları adına kullanmak isteyenlerdir. Cumhurbaşkanı oldum diye bu mücadeleden vazgeçmemi bekleyenler varsa hiç kusura bakmasınlar. Onları hayal kırıklığına uğratmaya talibiz. Dün olduğu gibi, bugün de yarın da Türkiye'nin, Türk Milleti'nin istiklal ve istiklal mücadelesinde en önde olmayı sürdüreceğim. Biz bugüne kadar hiçbir mücadeleden kaçmadık, meydanı hiç terketmedik. Bundan sonra da terketmeyeceğiz. Rabbim ömür milletim destek verdikçe büyük, güçlü Türkiye yolunda çalışmaya, gerekirse bedel ödemeye devam edeceğiz.

ÜLKEYİ KRİZE SOKAN CUMHURBAŞKANLARI KÖŞELERİNE ÇEKİLDİ

Türkiye'de hiçbir siyasiye nasip olmayacak şekilde hamdolsun en uzun süre Başbakanlık yaptım. Kurduğum parti 14 yıldır iktidarı elinde bulunduruyo. Halkın oyuyla gelen ilk Cumhurbaşkanıyım. Rabbime hamdolsun. Doğrudan milletimin oylarıyla seçildiğim için yaptığım her eylemin hesabını kamuoyuna vermek mecburiyetindeyim. Geçmişteki tartışmalarıyla ülkemizi en ağır krize sokan Cumhurbaşkanları kimseye hesap vermeden köşelerine çekildiler. Benim böyle bir şansım da niyetim de yok. Türkiye'de milletiyle en fazla kucaklaşan, dertleşen Cumhurbaşkanıyım. Bugüne kadar Ankara ve İstanbul'da özellikle yaptığım ziyaretler oldu. Cumhurbaşkanlığım görevine başladğım günden beri Ankara ve İstanbul'daki programların dışında 82 kez il ziyareti yaptım. Kimilerine bir defa kimilerine iki, üç, dört kez gittim. Aşağı yukarı her ay bir ili ziyaret ettim. Görev sürem tamamlanmadan gitmediğim 25 ile mutlaka gideceğim."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.