Erdoğan: Hayır demek eşittir çukurdur

Erdoğan: Hayır demek eşittir çukurdur
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan dönüşü beraberindeki gazetecilerin sorularını cevaplarken, referandumda Hayır oyu kullanacaklar için "Hayır’ demek, eşittir çukur; ‘Hayır’ demek eşittir, o çukurların altında açılan şehirler demektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan dönüşü beraberindeki gazetecilerin sorularını cevaplarken, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'da yapılacak referandumda Hayır oyu kullanacaklar için "Hayır’ demek, eşittir çukur; ‘Hayır’ demek eşittir, o çukurların altında açılan şehirler demektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan dönüşü uçakta gazetecelere önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Erdoğan'ın açıklamaları:

Zirve konuşmamda 5 başlıkta bazı mesajlarım oldu:

TACİKİSTAN'A ÜYE OLUN TEKLİFİ

Bölgesel işbirliğini artıralım dedim. Enerji, altyapı ulaştırma gibi konular ki buna özellikle savunmayı da ekleyebiliriz. Bir diğer konu Ecobank ve vizyon uygulama programını uygulayalım. Aslında Ecobank var ama güçlü değil bunu güçlendirebiliriz. Tacikistan’a, “üye olmanızda fayda var” diye görüşümü ilettim.

ABD'NİN HENÜZ NET BİR TAVRI YOK

Öncelikle biliyorsunuz Cerablus, Rai ve Dabık’tan sonra geldiğimiz nokta El Bab. “Bizler temizlik harekatı yapıyoruz” dersek yeridir. Daha devam ediyor. El Bab’tan sonraki sürecimiz Mümbiç istikametinde olacak. Fakat ABD başta olmak üzere koalisyon güçleriyle eğer müşterek adımlar atabilirsek Rakka sürecini beraber yürütmenin gayreti içindeyiz. Bu arada Rusya Federasyonu’ndan da “DEAŞ’a karşı mücadeleyi beraber sürdürebiliriz” biçiminde talepler gelmesi halinde, bu mücadeleyi hep birlikte sürdürmemiz söz konusu olabilir. Mart ayında Rusya ziyaretimiz olacak. Bütün bu konuları orada etraflıca ele alma fırsatımız olacak. Şu anda El Bab’taki çalışmalarımı ÖSO ile birlikte yürütmekteyiz. Şu an gelinen nokta bu.

"O AĞIR SİLAHLAR BİZE DÖNECEK"

SDG’ye ağır silahlar verdiğine dair iddialar var. Muhtemelen bu silahlar bize dönecektir.
Yeni yönetimin Mümbiç ve Rakka ile ilgili netleşmiş bir kararı var diyemem. Fakat Genelkturmay Başkanları biliyorsunuz Türkiye’ye geldi. Görüşmeleri oldu. Atılabilecek müşterek adımın ne olacağı noktasında. CIA Koordinatörü biliyorsunuz geldi. Onunla bazı görüşmeleri ben ve MİT müsteşarımız etraflıca yaptılar. Onunla bir aşama bu sürecin bir ön adımı diyebileceğimiz adımlar atıldı. Onlar da sanırım CIA’de değerlendirmesini yapıyorlar. Bize göre SDG bu işin içinde olmamalı. Terör örgütünün silahlı ve siyasi ayağını teşkil eden böyle bir yapıyı bizim yanımızda görmemiz asla mümkün değildir. Olamaz.... Baştan beri söylediğimiz bir şey vardı. Bunların Mümbiç’i boşaltmaları lazım. Zira, oranın bunlarla bir ilgisi yoktur. Mümbiç Araplarındır. Hakeza Rakka tamamıyla Araplarındır. Orada 2500 civarında DEAŞ’lı olduğu bize gelen bilgiler arasında. Bütün bu mücadeleyi ÖSO, Türkiye ve koalisyon güçleri hep birlikte destek vermemiz halinde bu iş çözülür dedik. Temennimiz odur ki dayanışma içinde oluruz.
 
"SURİYE TOPRAKLARINA YERLEŞME DERDİMİZ YOK"

Kaynağında vurma hususunda tüm güvenlik güçlerimiz, silahlı kuvvetlerimiz bu işi başarılı şekilde sürdürüyor. Bunlardan da netice alıyoruz. Bab ve çevresinde yaşananlar konusunda Batı dünyasında kimileri bu işlerden memnuniyet duyuyor kimisi duymuyor. Stratejimizi birilerinin memnuniyetine göre belirleyemeyiz. Yaptığımız iş doğru mu değil mi, biz buna bakarız. Görünen o ki biz 6-7 yıldır bu konuda çok sabırlı davrandık. Kilis olsun Gaziantep ve Şanlıurfa olsun ciddi manada tehditler aldık, vurgunlar yedik. En son Gaziantep’te kına töreninde 56 vatandaşımızın ölümü bizim Cerablus’a girmemizi teşvik etti. Daha sonra Rai’ye girdik böylece devam ettik. Bizim Suriye topraklarına yerleşmek gibi bir derdimiz yok. Bizim hedefimiz, ülkemize yönelik tehditleri durdurmaktır. Bize olan tehdidi durdurmaktır. Bir diğeri de mülteci akınını durdurmaktır. Mülteci akınını durdurmak, mümkünse bize gelmiş olanlardan da geriye dönüşü sağlayabilmektir. Onun için de söylediğimiz şey, terörden arındırılmış güvenli bölgenin inşasıdır. Söylediğim ülkelerle bunu başarabilirsek ve orada uçuşa yasak bölgeyi ilan edebilirsek, o zaman içeride yerleşimi sağladıktan sonra, oraların insanlarından oluşturulacak güvenlik güçleriyle oraların güvenliğini sağladıktan sonra, sıkıntılar zaten minimize olacaktır.
 
ABD'NİN FETÖ TUTUMU

Bu tür haberleri bizler de duyuyoruz. Pensilvanya’daki çiftliğin macerası malum. Kanada o tür bir başvuruya olumlu cevap verir mi bilmiyorum. Neticede Kanada bizim Pensilvanya ile ilgili düşüncelerimizi biliyor. Bizler gerekli olan bilgileri aktardık. Şu an itibarıyla bu iddiayla ilgili ciddi bir duyum yok. Olursa, kendileriyle de üst düzey görüşürüz. Şu an için gündemde olan sadece Adalet Bakanlığımızın, Dışişleri  Bakanlığımızın ve avukat arkadaşlarımızın ABD makamları nezdindeki girişimleridir. Sürekli olarak dosyalar gönderiliyor. Temenni ederiz ki netice almaya başlarız.

"BEN HAYIR DERSEM OYUMUN GİDECEĞİ YER KANDİL'DİR"

Cumhurbaşkanı seçildiğim 10 Ağustosta 14 parti birleşti. Birleşerek bir aday çıkardılar. Bu birleşme ne getirdi malum, yüzde 36 getirdi. O kadar. Biz de yüzde 52 aldık. Şimdi bazı dostlar şunu söylüyor. Şu parti bu parti birleşti bu konuşulmasa diyorlar. Mesela Kandil, ‘Oylarımız hayır’dır, hayır verin’ diyor.

Bunu bir kenara koyamayız. Bunu masaya yatırmak gerekir. Bir defa şunu bileceğiz: Kişi sevdikleriyle beraberdir. Terör örgütü, bugüne kadar bu ülkede 35 bin insanın canına kıydı. Böyle bir örgüt bu halk oylamasında eğer ‘hayır’ diyorsa, o zaman bizim de vatandaşlarımızı bilgilendirmemiz lazım. Buna kimler hayır diyor, kimler evet diyor, vatandaşımız bilmeli. Nitekim ben vatandaşımıza, ‘Böyle bir yanlışa düşmeyin’ diyorum. Ben hayır dersem, oyumun gideceği yer Kandil’dir. Hayır dersem bu ülkede gideceğimiz yer istikrarsızlıktır. Hayır dersem, benim oyumun gideceği yer, güven ortamının ortadan kaybolmasıdır.

‘Hayır’ demek, eşittir çukur; ‘Hayır’ demek eşittir, o çukurların altında açılan şehirler demektir. Son Mardin operasyonlarında güvenlik teşkilatımızın girdiği evlerin altında açılmış tüneller ve şehirler bulundu; 1500 kişi orada barınabilir diyorlar. ‘Hayır’ dersen oyun oraya gidiyor. Bunları vatandaşa anlatmayacak mıyız? Bunu halkımızın bilmesi lazım. Yaptığımız budur.

HÜRRİYET'İN "KARARGAH RAHATSIZ" MANŞETİ

Ben bunu hiç 28 Şubat’a benzetmek istemiyorum. Çünkü biz bir 28 şubat iktidarı değiliz. 28 Şubat’ın siyasi iradesi farklıydı. Bizim siyasi irademiz farklı. Hükümet olarak da Beştepe olarak da farklı. Biz bu yola kefenimizi giydik öyle çıktık. Manşetlerle şunlarla bunlarla kimse bizi bir yere yönlendiremez. O haberin, hele hele iç sayfada kullanılan ‘Karargah rahatsız’ ifadesinin edepsizce, ahlaksızca bir başlık olduğunu zaten söyledim.

Yola çıkarken değerlendirmemi yaptım, Genelkurmay Başkanlığımızın bir açıklaması da oldu. Orada söylediğim gibi, bununla ilgili yargı süreci de bir vatandaşın talebiyle başlamış durumda. ‘7 Eleştiri 7 Cevap’ diye konuşulan şeyleri de anlamak mümkün değil. Diyorlar ki genelkurmay başkanı benimle nasıl yurtdışına gelir? Bunlar nasıl yurtdışına çıkar? Bundan daha doğal ne olabilir. Bunlar dünyayı da tanımıyorlar. Başbakan bile istediği anda genelkurmay başkanını yanına alır seyahatlere gider.

GENELKURMAY BAŞKANI DAVA AÇMALI

Bunları geçiyorum. Kardak’a gidişini turistik ziyarete benzetiyorlar. Bence bu benzetmeyi yapanlara, Genelkurmay Başkanımızın da kuvvet komutanlarıyla birlikte dava açması gerekir. Bir genelkurmay başkanını bir turist olarak gösteremezsin.

"ASIL DERTLERİ BAŞÖRTÜSÜ"

Oradaki şeyler arasında, mesela başörtüsü meselesi var. Başörtüsü, dünyada Amerika ordusunda var İngiltere’de var, Batı ülkelerinde var. Oralarda oluyor da halkının yüzde 99’u Müslüman olan ülkede niye olmasın? O devir kapandı artık. Başörtülü de olsa, bir vatandaşımız oraya girmeye hak kazandıysa girer ve pekala hizmetini yapar. Şu an bizim Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay dışında hanım kardeşlerimiz var. HSYK’da var Danıştay’da var, ilk derece mahkemelerinde var. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Bunlara alışılacak. Ayrımcılık yapılamaz. Vatandaşlık tanımından, başının açık veya kapalı olmasına bakılmaksızın, her kardeşim istifade eder. İnanç  ve düşünce özgürlüğü diyorsak, bunlardan tüm vatandaşlarımızın istifade etmesi gerekir.

Mesela (Hasan Karakaya hakkındaki) taziye mesajı konusu. Bununla ilgili Akit Gazetesi zaten açıklama yaptı. Üzerinde durmaya gerek yok. Velev ki taziyede bulundu, herhangi bir köşe yazarı için yapınca rahatsız olmuyorsun da, Hasan Karakaya için taziyeden niye rahatsız oluyorsun? Ben Cumhurbaşkanı olarak Hasan Karakaya için taziyede bulunduğum gibi, onun cenazesine katıldım, kabrine gittim. Vefatı öncesinde Suudi Arabistan’da beraberdik. İbadetlerimizi yaptığımız anlamlı bir gecemiz oldu orada. Hasan Karakaya’nın kriz geçirdiğini öğrendim. Hastaneye gittiğimde rahmetli olmuştu. Bu makamda olmak beni ondan koparmaz ki. Bunları eleştirenleri anlamak mümkün değil. Mesela, madalya alma konusu. Madalyayı veren onu kendiliğinden vermiyor ki, makamı adına veriyor. Genelkurmay Başkanımız almaya hak kazanmış, onlar da vermişler. Bunu sağa sola çekmenin anlamı yok. Arsa meselesi, zaten yalanlanmış bir konu...

"SİSTEM SAĞLAM OLMALI"

Eğer sistemleri fanilere bağlarsak, o ülkenin bekaası zaten söz konusu değildir. Devletin geleceği, iyi oturtulmuş bir sistem üzerinden konuşulmalıdır. Bizler faniyiz, bugün varız yarın yokuz. Temeli sağlam bir sistem kurar, bunu oturtursak, bu sayede nice Tayyip Erdoğan’lar, nice başarılı yöneticiler çıkar. Sağlam bir sistemle, geleceğe daha kararlı şekilde yürürüz. Biz faniler için, ölüm mukadderdir. Allah’ın takdirinden başka bir şey olmaz. Hiç kimsenin garantisi yok. Onun için diyoruz ki, sistem, sistem, sistem! Biz sistemi sağlam yapalım. İdareciye yön versin. Siz sistemi iyi kurarsınız kişiyi alır başarıya götür. Diyoruz ki sistemi en güzel şekilde yapıp yöneticilere teslim edelim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum