UTESAV'dan bilinçsiz tüketim uyarısı

UTESAV'dan bilinçsiz tüketim uyarısı
UTESAV’a göre: Küresel ekonomik kriz, tüketimin daha fazla arttırılması amacıyla gayri ahlaki yöntemlerin kullanılması sonucunda patlak verdi. Bunun sonucunda da pek çok ekonominin üretim ve tüketimi durma noktasına getirildi. Liberal ekonomik si

Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) tarafından periyodik olarak düzenlenen Beyin Fırtınası toplantıları devam ediyor. “Tüketim ve Değerler” konusunda UTESAV genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıda, tüketim kültürü değerler açısından ele alındı. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Recep Şentürk’ün yaptığı Beyin Fırtınası toplantısına farklı disiplinlerden yirmi beş akademisyen katılarak, çok boyutlu bir tartışma yapıldı. 
 
Programın açılış konuşmasını yapan UTESAV Başkanı İsrafil Kuralay, “tüketimin ekonominin en temel kavramlarından birisi olması dolayısıyla, değerleri merkeze alarak, tüketim kavramını ekonomik, kültürel, sosyal etkilerini değerlendirmek ve geleneksel kültürümüzün de bu konuda ortaya koyduğu değerleri günümüz şartlarına göre yeniden yorumlamak amacıyla bu toplantıyı gerçekleştirdik. Tüketimin ekonomik ve sosyal etkileri göz önüne alındığında bir tüketim ahlakı anlayışına ihtiyaç duyulduğu gözlenmektedir. Son yaşadığımız küresel krizde de görüldüğü gibi, tüketimin daha fazla arttırılması amacıyla gayri ahlaki yöntemlerin kullanılması sonucunda kriz patlak verdi. Bunun sonucunda da pek çok ekonominin üretim ve tüketimi durma noktasına geldi. Liberal ekonomik sistemin ahlaki bir temele oturtulması gerekmektedir. Aksi halde insani değerler hızlı bir şekilde yok olmakla yüz yüzedir” dedi.
 
Başkan İsrafil Kuralay’dan sonra  konuşan Prof. Dr. Recep Şentürk şunları söyledi:
 
“Bilinçsiz Tüketim Kültürü, İnsanda Haset Duygusunu Ortaya Çıkartıyor”
 
“Geleneksel ahlak düşüncemizde tüketimle ilgili olarak kanaat ve şükür kavramları yer alıyordu. İnsanların imkanları ne kadar bol olsa da zaruri ihtiyaçları karşılayacak kadar bir miktarla yetinilmesi öngörülüyordu. Asli ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlara zekat verilerek, toplumdaki herkesin temel ihtiyaçlarını karşılaması sağlanıyordu. Toplumda birisinin zaruri ihtiyaçlar karşılanmamışken,  ötekinin lüks ihtiyacını karşılamaya çalışması doğru görülmemiştir.
 
Bugün tüketim kavramı, sadece ekonomik bir eylemi değil, bilgi, kültür, zaman gibi olgularında hızlı bir şekilde tüketilmesi sürecini de kapsamaktadır. Bu yüzden bir referans çerçevesi ve gelenek oluşturulamıyor. Tüketim kültürü insandaki haset duygusunu ortaya çıkartıyor. İnsanların sürekli israf yaparak imkanlarını sergilemesi, yoksul kesimlerde hınç ve öfkeyi besliyor. Bunun sonucunda da sosyal gruplar arasında çatışmalar ve gerilimler yaşanıyor. Haset, İslam’ın hiç istemediği bir şeydir. 
 
“İnsan Kanaat ve Şükürle Mutlu Olabilir”
 
İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmaut Kaya, kanaat kültürüne vurgu yaparak, Kanaat kavramı yoksa insanı hiçbir şeyin mutlu edemeyeceğine dikkat çekti. Mahmut Kaya, “Bizim geleneğimizde kanaat kültürü vardır. Kanaat temel bir ilke olarak ele alınmıştır. Modern insan ne kadar çok tüketse mutsuzluğunu gideremiyor. Burada tüketim konusunda iki farklı tüketim anlayışı ortaya çıkıyor: haz için tüketmek, ihtiyacını karşılamak için tüketmek. İslam düşüncesinde, ihtiyaçların makul bir şekilde karşılanarak tüketilmesi gerektiği vurgulanmaktadır” diye konuştu.
 
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Rahmi Yaran, Geleneksel kültürde ihtiyaçların nasıl sınıflandırdığını anlatarak şunları kaydetti: Zaruri ihtiyaçlar: Yaşamın sürdürülmesi için gereken olmazsa olmaz ihtiyaçlardır. Asgari ihtiyaçlar: haceti asliye denilen temel ihtiyaçlardır. Asli ihtiyaçlar: Eksikliği halinde sıkıntı olan ihtiyaçlardır.  Refah ihtiyacı: İnsanın hayatını kolaylaştıran, varlığı insana huzur veren meşru ihtiyaçlardır. Lüks ihtiyaçlar: yokluğu sıkıntı vermeyen meşru ihtiyaçlardır. İhtiyaçları en uygun bir şekilde tatmin ederek tüketmek lazım. Bu kavrama eskiden maslahat denilirdi. Salih kelimesi ile irtibatlı olan bu kelime; ihtiyaçların en verimli ve makul bir şekilde tatminini ifade eder. Zaruret kavramı da buradan gelmektedir.” 
 
Reklamcı Bilal Arıoğlu, tüketim alışkanlıklarının hızlı bir değişim süreci içerisinde olduğunu ve bunun bilinçsiz tüketimin toplumsal maliyetinin çok yüksek olduğunu vurguladı. Arıoğlu, “bilinçsiz ve aşırı tüketim, kaynakların israfına ve pek çok soruna yol açmaktadır. Tüketim konusu bir kültür meselesidir. Reklamla empoze edilen bir kültür var. Kozmetik harcamaları dünyada 18 milyar dolarlık bir hacme sahip. 1960’larda toplam bireysel tüketim harcamaları hacmi 4,8 trilyon dolarken bugün 20 trilyon doların üzerine çıkmıştır. Dünyadaki 1.7 milyar insan tüketime hazır ve reklamların hedef kitlesi olan kişilerdir” şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.