Kanser ölümcül hastalıklarda 2. sırada

Kanser ölümcül hastalıklarda 2. sırada
Türkiye'de 1970'li yıllarda sebebi bilinen ölümler arasında 4. sırada yer alan kanserin, son yıllarda kardiyovasküler sistem (kalp damar) hastalıklarından sonra 2. sıraya yükseldiği belirtildi.

Yalova İl Sağlık Müdürü Dr.Ali Daştan, 4 Şubat'ın Dünya Kanser Günü olduğunu ve kanserin öldürücülüğü yanında bıraktığı sakatlıklar ile ortaya çıkardığı ekonomik kayıplar nedeniyle önemli bir halk sağlığı haline geldiğini kaydetti.

Daştan, "Kanser, anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve yayılması ile karakterize bir grup hastalıktır. Tedavi edilmediği zaman ölümle sonuçlanır. İyi huylu tümörler kanser değildir. Başka bölgelere yayılmazlar. Tamamen çıkartıldığı zaman genellikle tekrarlamazlar. Kötü huylu tümörler ya da kanser ise komşu organ ve dokulara yayıldığı gibi, lenf ve kan yoluyla uzak organlara da yayılır." dedi.

Kanser hakkında toplum olarak bilinçlenmenin şart olduğunu vurgulayan Daştan, ''Kanserin belirti ve bulguları köken aldığı doku ve organlara göre değişir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden kontrol muayenelerinde kanser tanısı konulabilir." şeklinde konuştu.


KANSERİN BAŞLICA BELİRTİLERİ


- Dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişiklikler 

- Uzun süren, iyileşmeyen yaralar 

- Beklenmeyen kanama ve akıntılar 

- Meme veya başka organlarda elle hissedilen şişlikler 

- Yutma güçlüğü veya hazımsızlık 

- Siğil ve benlerde belirgin değişiklik 

- Uzun süren ses kısıklığı ve öksürük 

Daştan, "Bu bulgular her zaman kanser demek değildir. Ancak nedenlerinin belirlenmesi için mutlaka bir doktora başvurmayı gerektirirler. Kanser bulaşıcı bir hastalık olmayıp, erken tanısı ve tedavisi mümkün bir hastalık grubudur.''


KANSERDEN NASIL KORUNABİLİRİZ?


Kanserden korunmak için belli konularda daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Dr.Daştan, sigara,tütün ve alkolden uzaklaşmak, beslenme alışkanlıklarına dikkat göstermek, güneş ışınlarından korunmak, hareketsizlikten kaçınmak ve temiz çevre bilincine sahip olmakla kanser riskinin izale edilebileceğini dile getiriyor:


Sigara ve tütün kullanımından kaçınmak: Tüm kanserlerin yüzde 30 kadarının tütün kullanımına bağlı olarak geliştiği belirlenmiştir. Hatta, pasif olarak sigara dumanına maruz kalmak, yani duman altı olmak da akciğer kanseri için bir risk faktörüdür. Sigara dumanında 100'den fazla kanser yapıcı madde vardır. Sigara ve tütün ürünlerinin akciğer kanseri, ağız, yutak(farinks), soluk borusu (larinks), yemek borusu, pankreas, rahim ağzı (serviks), böbrek ve idrar torbası (mesane) kanserlerine yol açtığı kesin olarak bilinmektedir. Bu kötü alışkanlıktan korunmak ile bu kanserlerden korunulabilir. 

Alkol : Günde 2 kadehten fazla alkol içenlerde, karaciğer, gırtlak, ağız, boğaz ve yemek borusu kanseri riski daha yüksektir. Alkolle beraber sigara da içilmesi kanser riskini daha da artırır.

Beslenme ve diyet: Kanser için sigaradan sonra ortadan kaldırılması mümkün olan en önemli risk faktörü şişmanlıktır. Şişmanlıkla ilgili olduğu bilinen kanserlerin başında hanımlardaki meme kanseri gelir. Şişmanlık, rahim içi, böbrek, yemek borusu ve kalın bağırsak kanseri için de risk yaratır. Diyetimizin de kanser oluşumunda büyük önemi vardır. Sebze ve meyvelerden zengin diyet sindirim sistemi kanserlerini azaltırken, kırmızı et, fazla yağ, tuz ve tuzlanarak ya da tütsülenerek hazırlanmış besinleri tüketenler de kanser riski fazladır. 

Güneş ışınlarından korunma: Uzun süre ultraviole ışınlara maruz kalmak deriyi yaşlandırarak ve hücrelerin DNA'sında hasra yol açarak melanom ve diğer deri kanserlerinin oluşumunu kolaylaştırır. Ayrıca güneş ışınlarından korunma ile deri kanserinden çok yüksek oranlarda korunma mümkün olur. Bazal ve skuamöz hücreli deri kanserleri güneş ışınlarına maruz kalma sonucunda ortaya çıkarlar. 

Hareketsizlik : Az hareket eden insanlarda, özellikle de yaşlılarda kalın bağırsak, meme, rahim içi, böbrek ve yemek borusu kanserleri daha fazla görülür. Hareketin az olması kilo almayı kolaylaştırarak da kanser riskinin artmasında etkili olur.

Çevre kirliliği : Kanserlerin oluşumunda çevre kirliliğinin de önemli rolü olduğu belirlenmiştir. Dizel egzosundaki partikülleri yoğun olarak soluyan mesleklerde çalışanlarda akciğer kanseri riski yüksektir. İngiltere'de yapılan bir araştırmada da çevre kirliliğinin yoğun olduğu yörelerde doğan çocuklarda kanserlerin 4 misli fazla görülebileceği sonucuna varılmıştır.

Radon: Radon, kayalardaki ve topraktaki uranyumun normal olarak harap olması ile ortaya çıkan radyoaktif bir gazdır. Dünyanın bir çok ülkesinde yapılan araştırmalarda, akciğer kanseri saptanan hastaların evlerinde, yüksek düzeylerde radon gazı bulunduğu saptanmıştır.


ERKEN TANI ŞART


"Kişilerin kendi kendini muayenesi, kontrol muayeneleri ve taramalar ile erken tanı mümkündür, böylece hastalıklar daha erken yakalandığından tedavi şansı da çok artmaktadır." diyen Daştan, hiç şikayeti olmayanların bile düzenli doktor kontrolleri yaptırmaları gerektiğini belirterek, erken tanı için bazı önerilerde bulunuyor: 

Meme kanseri: 20 yaşından sonra her kadın, adet kanaması görüyorsa, adetin ilk günü itibariyle 7-10 günler arası bir gün, adet kanaması görmüyor ise akılda kalması için belli bir gün seçerek her ay aynı gün olarak kendi kendine meme muayenesi yapması gerekir. Klinik meme muayenesi, kadınların düzenli sağlık kontrollerinin bir parçası olmalıdır. 20 yaşından itibaren her kadın 2-3 yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir klinik meme muayenesi yaptırmalıdır. Tarama amaçlı olarak 50 yaş üzeri kadınlara 2 yılda bir mamografi uygulaması gerekir. 50 yaşın altındaki riskli gruptaki kadınlar için mamografi çekimi hekimlerin belirleyeceği yaş ve sıklıkta olmalıdır.

Kalın Barsak Kanserleri: 50 yaşından sonra dışkıda gizli kan testi, belirli aralıklarla sigmoidoskopi, kolonoskopi ve bağırsak filmi çekilebilir. 

Rahim kanserleri: Cinsel olarak aktif olanlar ve 18 yaşın üzerinde olanlar yılda bir kez PAP testi ve pelvik muayene yaptırmalıdır.

Prostat kanseri: 50 yaş ve üzerindeki erkekler yılda bir kez doktor muayenesi ve PSA (prostat spesifik antijen testi) yaptırmalıdır. 

Dr.Daştan, kanserin cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormonoterapi, immünoterapi gibi başlıca tedavi yöntemleri bulunduğunu sözlerine ekledi. (CİHAN)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.