Astım spor yapmaya engel değildir

Astım spor yapmaya engel değildir
Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü, sporu astımlı öğrencilerin hayatına yerleştirmek için bir proje yürütüyor.

ADANA çukurova üniversitesi Tıp Fakültesi (ç.ü.T.F.) ve Astım Hastalıkları Dayanışma Derneği ortaklığıya sürdürülen "Astım spor yapmaya engel değildir" adlı çalışmayla beden eğitimi derslerine giremediği gerekçesiyle rapor alan astımlı öğrencilerin yaşam kalitesinin artırılması hedefleniyor.

ç.ü.T.F. Hipokrat Salonu'nda düzenlenen "Astımın Yönetiminde Spor ve Solunum Egzersizi" konulu panelde konuşan Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar, beden eğitimi derslerine giren astımlı hastaların durumunun kendilerini üzdüğünü söyledi.

çocuğun sosyalleşmesinde önemli bir yer işgal eden sportif faaliyetlere astımlı öğrencilerin de kazandırılması gerektiğini vurgulayan Gülsar, bu girişimin onların eğitiminde başarıyı ve yaşam kaletisini arttıracağını dile getirdi.

Gülsar, proje kapsamında astım hastalarının beden eğitimi derslerine katılmalarıyla daha fazla mutlu olacaklarını ifade etti.

Astım Hastalıkları Dayanışma Derneği (AHDAD) Başkanı Gökşin Koçak'da astım hastalığının spor yapmaya engel olmadığını bildirdi.

Bu fikri Adana'daki okullarda tespit edilen 250 astımlı çocuğa da benimsetmeye çalıştıklarını ifade eden Koçak, 8-16 yaş grubundaki bu bireylere astımsız yaşıtları ile aynı aktiviteleri yapabileceklerini fark ettireceklerini anlattı.

Bu konuda beden eğitim öğretmenlerine büyük görevler düştüğüne işaret eden Koçak, çeşitli testler neticesinde astım dereceleri tespit edilecek öğrenciler arasında yarışmaların düzenleneceğini ve başarılı olanların ödüllendirileceğini söyledi.

ç.ü.T.F. çocuk Alerji İmmünoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Seval Güneşer Kendirli, çocukluk çağı hastalıklarının en çok görüleninin astım olduğunu kaydetti. Kendirli, hastalığın öğrencilerde devamsızlığa, dolayısıyla başarısızlığa yol açtığını hatırlattı. Son 10 yılda sıklığının giderek arttığını belirten Kendirli, Türkiye'de yüzde 8.4 - 14.8'ler oranında görüldüğünü kaydetti.

Kişinin havayollarında öksürük, hırıltı, göğüste sıkışma hissi ve nefes darlığına neden olan hastalığın kendiliğinden veya ilaçla geçebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kendirli, bu hastaların aşırı duyarlılıkla kimsenin duymadığı kokuları alabileceğine değindi.

Okullarda yaptıkları çalışmalarda her 4 çocuktan birinin alerjik (yüzde 23.4) olduğunu tespit ettiklerine dile getiren Kendirli, yüzde 12.6 astım, yüzde 13.6 allerjik nezle, yüzde 8.3 egzema görüldüğünü ifade etti.

Astımı genetik bir hastalık diye tanımlayan Kendirli, "Ailesinde astım olanlarda, kendisinde alerjik nezle ve egzama bulunanlarda , bronşit ve sinüzit geçirenlerde astım daha sık rastlanmaktadır." diye konuştu.

Astımda çevresel faktörlerin etsi üzerinde duran Prof. Dr. Seval Güneşer Kendirli, "özellikle ilköğretim çağındaki çocukların olduğu evlerde sigara içilmemesi gerekir. Araştırmalarda 399 astımlı çocuğun 300'nün (yüzde 75) ailesinde sigara içimi vardır. öğretmenler de sigara içmeyecek. Ayrıca evler nemli olmayacak. Ayrıca katalitik ve odun sobaları astım riskini artıran faktörlerdir." dedi.

ç.ü.T. F. çocuk Alerji İmmünoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Derya Ufuk Altıntaş'da astımın tüm dünyada son 20-30 yılda giderek arttığını aktardı.

Türkiye'de astım sıklığı illerden örnekler sıralayan Altıntaş, hastalığın Adana'da yüzde 12.7 (7-13 yaş), Samsun yüzde 14.5 (6-14 yaş), Sivas'ta yüzde 9.7 (6-13), İstanbul'da yüzde 9.8 (6-12 yaş) ve Ankara'da yüzde 8.1 (7-14 yaş) düzeyinde olduğunu ifade etti.

Son 5 yılda bebeklik çağı astımında artış görüldüğüne işaret eden Altıntaş, bunun sebebini çevresel etkilere bağladı.

çocukluk çağının en kronik hastalığı olan astımı en yüksek hastaneye yatış gerekçesi diye açıklayan Altıntaş, okul devamsızlığının bu çocuklarda diğerlerine göre 3 kat daha fazla rastlanıldığını bildirdi.

Düzenli spor ve sigaradan uzak durmakla astımlı çocuğun yüzde 70 oranında iyileşebileceğini anlatan Prof. Dr. Derya Ufuk Altıntaş, "öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, hırıltı gibi belirtilerin hepsi birden olmaz. Bir veya ikisi görülebilir. Ama tekrarlayıcı özelliğe sahipler. Ateş yoktur. Anne-baba astımla enfeksiyonla karıştırmamalıdır." şeklinde konuştu.

Ailelerin özellikle nefes vermede sıkıntı yaşayan çocuklara dikkat etmesini isteyen Altıntaş, havasız ortamda kalan, nezlesi olan, anne-babası sigara içen çocukların atak geçirme ihtimallerinin daha yüksek olduğunun altını çizdi.

Kuru, sıkı ve rüzgarlı havalarda da çocukların nefes borularında aşırı duyarlılığa yol açabileceğini hatırlatan Altıntaş, halıfılekslerdeki mikropların ve mantarlarında temizlenmesi gerektiğini vurguladı.

Evdeki alerji ve astım genini patlamaya hazır silaha benzeten Altıntaş, şunları söyledi: "Bu silah her an patlayabilir. çocuk her akşam kuru kuru öksürebilir. Kimi atak geçirebilir. Nezlesi olur burnunu kaşır. Silahın tetiğini ise sigara dumanı, gribal virüsler, stres, boyalı besinler ve hava değişimi gibi etkenler çeker. Bu faktörlerden sigaraya ve okullardaki kantin mafyasının sunduğu boyalı yiyeceklerden kaçınmamız lazım. Sigarayla özel bir seferberlik düzenlenmeli. Hamile anne adaylarının sigara içimi bebeğin alerji duyarlılığını artırıyor ve hava kirliliğiyle de astımı tetikliyor."

Astımlı öğrenciler ve öğretmenlerin de katıldığı programda ç.ü.T.F. Spor Fizyolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. S.Sadi Kurdak'da astımlı çocuklarda egzersizi konusunda sunum yaptı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.