Bizi Suriye halkı davet etti

Bizi Suriye halkı davet etti
911 km’lik Suriye sınırını hatırlatan Erdoğan, “Bize fiili saldırılar var, 100’ün üzerinde insanımızı kaybettik. Bizi oraya Suriye halkı davet etti. Afrin, Cerablus, El Bab halkı hatta Rakka bile dahil buna. Aşiretler davet ediyor” dedi.

Cmhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye'de yeni yol haritasını belirleyecek görüşme sonrası dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı:

Türkiye ve Rusya, özel bir modele, özel bir ittifaka doğru mu gidiyor?

Aradaki virgül dönemini bir kenara koyarsak, bizim aslında sayın Putin’le ilişkimiz baştan bu yana iyi gelişti. İyi bir frekans yakaladık, ilişkilerimizi hep sıcak tuttuk. Birbirimizi bu süreç içerisinde iyi anladık diyebilirim. İlişkilerimiz birbirine saygıya dayalı. Birbirimize yakın iki ülkeyiz. Karadeniz’de kıyıdaş iki ülkeyiz. Mesela Suriye gibi bir mesele yaşanmamış olsa ilişkilerimiz çok daha zirve noktada olabilirdi. Bununla birlikte Suriye konusunda da Rusya ile dayanışmamız, bu meseleyi bir an önce çözme noktasında hakikaten bize güzel imkanlar sundu. İlgili arkadaşlarımız da muhataplarıyla süreci gayet iyi götürdüler, götürüyorlar.

Senatör Graham’ın Ankara’da yaptığı açıklamalar...

Şu anda Münbiç’te, bizdeki rakamlara göre bin PYD-YPG’li var. Yok diyenler var ama bizdeki sayı bu. Şehrin nüfusunun yüzde 85-90’ı Sünni Araplardan oluşuyor. Oranın gerçek sahiplerinin kim olduğu belli. Münbiç’in nüfusu 700 bin civarında. Fakat oradaki saldırılar, terör örgütlerinin oraya girişleri gibi hadiseler, maalesef oranın yerli insanlarını şehirden kopardı. Şimdi ise yeni bir süreç var. Bu yeni süreçte gerek ABD, gerek Rusya, gerekse biz, Mevlüt Bey’in Pompeo ile yapmış olduğu görüşme, o süreçte 3 ay içerisinde boşaltılması... Gelinen nokta itibarıyla, Rusya da ABD de PYD-YPG’nin Münbiç’i boşaltacağını söylüyor. Temennimiz odur ki boşaltılır ve Fırat’ın doğusuna gönderilir.

BİRİLERİ İPE UN SERİYOR

Suriye’de son düzlüğe geldik mi?

Henüz hissetmiyoruz. Orada halen bayağı iş var diye düşünüyorum. Mesela Astana sürecini sona erdirme gayreti içerisinde olan kesimler var. Ayrıca biliyorsunuz, Suriye’de anayasa komisyonu meselesi var. Bu konuda da birileri ipe un seriyor. Birileri “Biz burada varız” birileri, “Siz yoksunuz” havasında. Biz anayasa komisyonu sürecinde ilerleme kaydedilmesine de büyük önem veriyoruz. İyi bir heyet oluşsun ve bir an önce de adımlar atılsın beklentisi içerisindeyiz. İnşallah BM’nin yeni özel temsilcisi de burada aktif bir gayret ortaya koyar. Bu konuda kararlı bir şekilde adım atılmasını ümit ediyoruz. Temennimiz ondan sonra da, bir Cenevre sürecinin başlaması ve neticeye varılması.

İDLİB'İ KURTARDIK DİYEBİLİRİZ

Sizin önceliğiniz Münbiç mi, İdlib mi?

İdlib’i Rusya ile beraber şu anda belirli bir yere oturttuk; hatta biraz daha ileri gidiyorum kurtardık. Eğer İdlib’de o birlikteliğimiz olmasaydı, yüz binlerce insan, göçe zorlanabilirdi, hatta orada büyük katliamlar yaşanabilirdi. Ama güzel bir dayanışma neticesinde bu tür tehlikeler bertaraf edildi. Soçi’de başlattığımız İdlib sürecini halen devam ettiriyoruz. Ama şu anda bu süreci gölgelemeye çalışan radikal unsurlar var. Bundan dolayı orada tabii Rusya’nın bir rahatsızlığı var. Rusya’nın bu rahatsızlığı bize de yansıyor. Bu rahatsızlıkları bir an önce aşmamız gerekiyor. Biz Rusya ile beraber, İdlib’in refahını, huzurunu sağlayabileceğimize inanıyoruz.

TÜRKİYE BUNU İŞLEMELİ

Suriye meselesinde birçok aktör var, aynı anda müzakere yapabiliyor...

Bizim buradaki konumumuz hiçbirine benzemiyor ki. Suriye ile 911 kilometre sınırımız var. Sınırdaş ülke olmanın ötesinde, bizim Suriye ile ortak tarihimiz var. Kültür birlikteliğimiz var. Evlilikler yapmışız. Her bayramda bizden Suriye’ye, Suriye’den bize geçişler oluyor. En son baba Esed’in olduğu dönemde 1998’de imzalanmış bir Adana Mutabakatı var. PKK terör örgütünün mensuplarının bize teslim edilişini, terörle mücadeleyi ele alan bir mutabakat. Önemli bir adımdı. Şu anda belki bunun tekrar gündeme getirilmesi söz konusu olabilir. Nitekim sayın Putin de bunu özellikle gündeme getirdi; “Adana Mutabakatı önemli bir konu. Türkiye bunu işlemeli” dedi. Bunun Türkiye’nin bölgedeki ağırlığını hissettirebileceği önemli bir anlaşma olduğu kanaatindeyim. “Türkiye’yi buraya kim davet etti” diyenlere karşı, o mutabakatı masaya getirmemiz lazım. O mutabakatın iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

TÜM AKTÖRLERLE TEMASTAYIZ

Biz Suriye’nin terör unsurlarından arındırılması için tüm aktörlerle temas halindeyiz. PYD-YPG’nin Münbiç’i boşaltmasını Rusya ile de konuşuyoruz. Münbiç’i temizledikten sonra hedefimiz Münbiç’in yerli halkının oraya yerleşmesini sağlamak.

Rakka’da ABD büyük yanlış yaptı. O yanlışının bedelini de ağır ödedi. Halbuki ABD bizim teklifimize evet demiş olsaydı Rakka çoktan alınmış olacaktı. Rakka’nın alınması ile birlikte buradaki göç ve insan kaybı ortadan kalkmış olacaktı.

Bu anlaşma geçerli mi yenisi mi yapılacak?

O mutabakatın geçersiz olduğunu söyleyebilen kimse yok. Tam aksine sayın Putin, o mutabakatın orada bizim terörle mücadelemiz açısından önemli olabileceğine işaret ediyor.

ÜST DÜZEY TEMASIMIZ OLMAZ

Suriye ile diplomatik temasımız yok. Süreç nasıl işleyecek?

O mutabakat 2011’e kadar işledi. Bizim, 1 milyona yakın insanın ölümüne sebep olmuş, milyonlarca insanı göçe zorlamış biriyle üst düzey temasımız olmaz. Suriye meselesine çözüm bulma süreci çerçevesinde, Rusya ve İran ile yoğun temas halindeyiz. Bu sayede Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmasını engellemeyi başardık. Biz orada nasıl bulunuyoruz? Biz sınırdaşız ve buradan bize sürekli terör tehdidi var. Bize atılan roketler, can kayıplarımız nedeni ile milli güvenliğimizi müdafaa için müdahalede bulunduk. Cerablus, El Bab, Afrin’e girdik. Bunun için illa bir yerden davet beklememize gerek yoktu. Zaman zaman “Siz davetli misiniz?” diye soruyorlar ya. Davetli olmamıza gerek yok. Bize fiili saldırılar. Bizi oraya Suriye halkı davet etti. Afrin, Cerablus, El Bab halkı hatta Rakka bile dahil buna. Aşiretler davet ediyor. Rakka’daki aşiretler bile “Türk Ordusu ne zaman gelecek?” diye bizi davet ediyor. Bunlar çok önemli.

Güvenli bölgeyi Türkiye tek başına mı oluşturacak?

Biz, ABD ve Rusya’ya diyoruz ki “Lojistik desteği verirseniz biz, başta DEAŞ olmak üzere bu bölgeyi tüm terör örgütlerinden arındırıp sulh-u sükuna kavuştururuz.”

Adana Mutabakatı

Suriye’nin 20 Ekim 1998’de altına imza koyduğu ve PKK başta olmak üzere teröre verdiği desteği resmen kestiğini ilan ettiği mutabakat. Suriye’nin taahhütleri şöyle:

Abdullah Öcalan ve PKK unsurları Suriye'ye sokulmayacak.

PKK kamplarının faaliyetleri yasaklanacak.

Suriye'deki PKK'lılar adalete sevk edilerek yargılanacak.

Suriye topraklarında Türkiye aleyhtarı faaliyetlere izin verilmeyecek.

Suriye, PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul ediyor.

PKK'nın Suriye'deki ticari faaliyetlerine izin verilmeyecek.

İki ülke güvenlik makamları arasında doğrudan telefon hattı kurulacak.

İki ülke arasında, Suriye'nin taahhütlerini denetlemek için, özel bir mekanizma oluşturulacak. Bu çerçevede Türkiye, Suriye'ye iki gözlemci gönderecek.

Suriye ile Türkiye arasında 1998'de imzalanan Adana Mutabakatı antlaşmasının gizli belge mahiyetindeki şartlarına göre Türkiye'ye Suriye'de sınır ötesi operasyon hakkı tanındı. Gizli tutulan madde, Suriye'den Türkiye'ye yönelik olası bir terör saldırısı durumunda, Suriyeli yetkililerin iznine gerek olmadan, Türk askerine operasyon yetkisi veriyor.

Kampanyamız 1 Şubat’ta başlıyor

Cumhur İttifakı adaylarını belirleyip seçim çalışmalarına başladı. Karşı tarafta ise hala pazarlıklar devam ediyor. İki taraf açısından durum değerlendirmesi yapar mısınız?

Biz, kampanyayı yapacak ekiplerle çalışmamızı sürdürüyoruz. İki firma ile çalışıyoruz. Hazırlıklarını dinledik. Sloganlar, şarkılar dahil tüm detayları çalıştık. Arkadaşlara bazı talimatlarımız da oldu. Ondan sonra nihai karara varacağız. 31 Ocak’ta manifestomuzu açıklayacağız. Manifesto 10 ana başlık etrafında şekillenecek. Türkiye’de tüm illere, ilçelere, belli merkezlere bunu dağıtacağız. 1 Şubat’ı da kampanya başlangıcı olarak ilan ettik. YSK’nın açıklaması ile 18 Şubat’tan sonra biz de ikinci aşamaya geçeceğiz. Kampanya burada yerelleşme sürecine giriyor. Çalışmalar iyi gidiyor. YSK takvimine göre 23 Şubat’ta mitinglerin başlaması var. Sonra hep beraber meydanlara çıkacağız. TV programları vs hepsi yürüyecek. Temennim odur ki inşallah 31 Mart akşamı ülkem güler, ülkem sevinir. İnşallah layık olanlar yerel yönetimlerde iş başına gelir.
Kaç miting yapmayı öngörüyorsunuz? 50 denildi…
Şu anda üzerinde çalışıyoruz. Akışı değişebilir, hiç belli olmaz.

Fazıl Say ile iftihar etmeliyiz

Fazıl Say konserine gittiniz. Say’ı destekleyenler ise “Onu da Erdoğan’a kaptırdık” diye Say’a linç girişimine başladılar...

Fazıl Say, kendini, bulunduğu alanda dünyada ispat etmiş bir arkadaşımız, kardeşimiz. Bize düşen nedir? Bununla iftihar etmektir. Biz bir çok şeyleri yıktık da görmek istemeyenler görmüyor. Harbiye Kongre Merkezi’nin yanında Cemal Reşit Rey’i yaptık. Onu biz yıkarken her tarafı ayağa kaldırdılar. Dedik ki ‘Daha güzelini, daha büyüğünü yapıyoruz, biraz sabırlı olun’. AKM olayını gündeme getirdim, kıyametler koptu. Burada opera binası yapacağız dedik. Çıldırdılar. Şimdi oranın temelini atıyoruz. Daha büyük ve işlevsel bir opera binası. Aynı şekilde hani çok kızdıkları Taksim’deki kışla. O Topçu Kışlası’nın aslını bir görseniz, ‘Yazıklar olsun burayı yıkanlara’ dersiniz. O kadar muhteşem bir eser. Onun orijinaline uygun mimari tasarımlarını yaptırıyorum. Orayı ihya edeceğiz. Onun karşısında Maksem’in arkasına Taksim Camii’ni yapıyoruz. O da bitmek üzere. İstanbul’da doğru düzgün meydan yoktu. Taksim’de trafiği alta aldık, Taksim meydana kavuşuyor. Bir taraftan o tarihi kışla ortaya çıkacak öbür taraftan opera muhteşem eser olarak geliyor, öbür tarafta Taksim Camii o da muhteşem eser olarak ortaya çıkıyor.
Siz, Fazıl Say’ı var saydığınızda, CHP yok saydı…

Fazıl beyin babası Ahmet beye çok teşekkür ediyorum. Şahsıma yönelik ifadelerinden dolayı, şahsım, ailem, milletim adına ona da teşekkür ediyorum. O gün güzel de bir tevafuk oldu. Senatör Graham’a, “Biz bu akşam dünyaca meşhur bir piyanistimiz var. Onun Ankara Prömiyerine gelir misin?” dedik. Gelirim dedi. Onu da aldık. Güzel bir geceydi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.