Vakit, çarşı-pazarı dinliyor...

Vakit, çarşı-pazarı dinliyor...
Vakit, Rami’deki toptancı esnafının nabzını tuttu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bir dönem O ve D bloklarında çalıştığı Rami Gıda Toptancıları Sitesi’ndeki toptancı esnafı, çarşı-pazardaki “OD”un söndürülmesini istiyor.

2008’in son çeyreğinde patlak veren global krizin Türkiye’ye yansımasının en belirgin özelliği, piyasalardaki durgunluk oldu. Kriz havasıyla tedirgin olan tüketicinin harcamaktan çekinmesi ve “Acaba ne olacak?” kaygısıyla elindeki nakiti korumayı sürdürmesi; çarşı-pazardan tarlaya ve fabrikaya uzanan reel ekonomi zincirinin tüm halkalarında büyük bir durgunluğa sebep oldu. Ekonominin en dişli çarkı olan talebin daralmasını, büyükler reklam destekli kampanyalarla aşmaya çalışırken, KOBİ’lerle esnaf zor nefes alıyor. Okuyucusunun aktif yapısı sayesinde sokak ile çok kuvvetli bir iletişim kanalına sahip olan Vakit, çarşı pazarın sesinin daha gür çıkmasına imkân tanıyan bir adım atıyor. Sektör işletmelerinin büyük şehirlerdeki kümelenme alanları olan çarşıları, siteleri ve organize bölgelerinin sorunlarına mercek tutuyoruz. Üretici, tüccar ve esnafın soluk almasını sağlayacak projemizin ilk adımını, Türkiye gıda pazarının kalbi sayılan Rami’deki gıda toptancılarını dinleyerek attık. İstanbul Gıda Sitesi’ndeki 2 bini aşkın toptancı esnafı, üreten köylü ile tüketen kesim arasında köprü vazifesi gören önemli bir kesim. Gıda toptancılarının çatı kuruluşu olan İstanbul Gıda Toptancı Tüccarları Derneği’nin Başkanı Günay Kotil ile yaptığımız röportaj ile detaylarına şahit olduğumuz sıkıntılarını hem hükümetin dikkatine sunuyoruz, hem de siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz.

İçtiğimiz çayların bile parasını çıkartamıyoruz


Vakit, Rami’deki toptancı esnafının nabzını tuttu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bir dönem O ve D bloklarında çalıştığı Rami Gıda Toptancıları Sitesi’nde görüştüğümüz toptancı esnafı, çarşı-pazardaki “OD”un söndürülmesini istiyor. Rami’deki İstanbul Gıda Toptancı Tüccarları Derneği Başkanı Günay Kotil, hükümete sokağın sigortası olan esnafı ve gıda toptancılarını unutmaması çağrısında bulundu. Talep daralmasının satışları yüzde 35’lere varan oranlarda düşürdüğünü belirten Günay Kotil, nakit sıkışıklığı sebebiyle çek ve senet ile satış yapmayı bıraktıklarını söyledi. Marketler Yasası’nın hâlâ çıkarılmamasını eleştiren Kotil, küçük esnafın uluslararası dev sermaye grupları karşısında yalnız bırakılmasının büyük haksızlık olduğunu ifade etti. Günay Kotil, Türkiye genelindeki 56 bin toptancının, çiftçilerin elindeki ürünün garantörü olduğunu da kaydetti.

Efendim, Vakit gazetesi olarak çarşı-pazarın sesine daha yakından kulak vermek için buradayız. Sabahtan beri çarşınızı dolaşıyoruz. Ortak birçok sıkıntı dinledik. Çarşının içinden biri olarak ve bu sitenin başkanı olarak size neler yansıyor?
İstanbul Gıda Sitesi’nde yaklaşık 2 bin toptancı esnafı bulunuyor. Bu pazar, üreten köylü ile tüketen kesim arasında önemli bir köprü vazifesi görüyor. Bu esnaf kesiminin hükümet tarafından özellikle iyi gözetilmesi ve desteklenmesi gerekir. Ancak bizim gibi orta ölçekli esnaflardaki işsizlik, hükümetlerin grosmarketler hakkındaki düşüncelerinin yanlış olduğunu gösteriyor. Grosmarketlerle ilgili hükümet zamanında tedbir alsaydı, işsizlik bu kadar büyük sorun olmazdı. Çünkü İstanbul’da o kadar büyük bir grosmarket açma furyası var ki; bir mahallede aynı zincire bağlı 2-3 tane şube var. Bu, mahalledeki bakkalın ve diğer küçük esnafın kepengi indirmesi demektir. 3-5 sene içerisinde İstanbul’da yaklaşık 70 bin küçük esnaf kepenk kapatmak zorunda kaldı.

Rami gıda sitesinde dükkanını kapatan oldu mu?
Burada eğer çok yoğun kapanmalara maruz kalmıyorsak, buradaki dükkan kiralarının uygun olması ve diğer masrafların az olmasındandır. Rami gıda sitesi, Anadolu’dan gelen insanların çoğunlukta olduğu bir camia olduğu için ayakta kalmasında ev masraflarının az oluşu da etkili olmuştur. Lüzumsuz harcamaları olmayan bir camiayız. Sabahleyin işe gelirken eve sadece ekmek parasını bırakan toptancılarımız var. Ekmek parasını kazanacak kadar da hareketlilik var burada.

İşyerlerinde el değiştirmeler oluyor mu?
Örnek verdiğim tedbirler de son aylarda para etmemeye başladı. Kapanmalar ve el değiştirmeler başladı. Bizim piyasamız yüzde 10-15 küçüldü. Yine de şükrediyoruz. Çünkü bazı piyasaların yüzde 60-70’i gitmiş. O bakımdan direniyoruz, hükümete de güveniyoruz. Hükümetin Marketler Yasası’nı çıkartmasını dört gözle bekliyoruz. Çıkarmazsa büyük yanlış yapmış olur.

YETKİLİLERLE GÖRÜŞMEK HACC’A GİTMEKTEN DAHA ZOR

Tahmin edersem, bu konuda hükümet çok uluslu şirketlerin baskısı altında kalıyor? Esnafın yeterince sesini çıkardığına inanıyor musunuz?
Bu konuyu görüşmek için bizi kapıdan içeri sokmuyorlar ki... Nasıl bağıracağız ve nasıl sesimizi çıkaracağız? Bu konunun suçlusu kesinlikle biz değiliz. Bizi Bakanlık koridorlarına aldılar da sesimizi çıkarmadık mı? Bu konuda yetkililerle görüşmek, Hacc’a gitmekten daha zor. Sayın Başbakanımız bu piyasayı çok iyi biliyor. Bu piyasaya yıllarını vermiş birisidir. Kendisi de Rami’de gıda toptancılığı yaptı. Bizi çok yakından tanıdığı için sıkıntılarımızı ve derdimizi en yakından biliyor.

Burada dükkan kiralarınız ne kadar?
Pahalı sayılmaz. Buralarda küçük dükkana 400 TL, büyük dükkana ise 800 TL kira ödeniyor. Esnaf bunu bile zor çıkarıyor. Benim üç dükkanda, şu anda saat 13’e geliyor ve sabahtan beri 250 TL satış yapmışız. Yüzde 5 kârla döndüğümü düşünün, kazandığım para 12.5 TL. Bugün bol misafir geldi ve 20 TL’lik çay içmişiz sabahtan beri. İçtiğimiz çayların parasını çıkarmamışız daha.

Sayın başkan, dükkanları dolaştık ve esnafın sorunlarını dinledik. Esnaf özellikle 711 konusundan, yani çeklerin arkasında durulmamasından şikâyetçi. Bu konu size de yansıyor mu?..
Bunun çaresi çek almaktan vazgeçmektir. Mesela ben çek almıyorum artık. Kredi kartına döndüm. Eskiden Türkiye’de esnaflığın bir raconu vardı. Eskiden esnaf mal aldığında şu tarihte ödeyeceğim deyip gidiyordu. Sıkıntı olmazdı. Ve günü geldiğinde ne yapıp-edip ödemesini yapardı. Çek ve senet yoktu. Adam gibi sözünde durmak vardı. Şimdi ödenmeyen, takasa düşen çekler ile protestolu senetlerin sayısı gün geçtikçe artarken, üstüne bir de sicil affı getirildi.

Çek ve senet kabul etmemeniz satışlarınızı düşürmüyor mu?
İşlerim yüzde 60 azaldı; ancak kendimi sağlama aldım. Malımın hepsi gideceğine, satışların yüzde 60 azalması daha iyi. Birisine 50-60 bin TL kaptırırsan bir yıllık gelirin gider. Başkası yüzünden iflasa sürükleneceğime, yılı 10-15 bin TL zararla kapatayım daha iyi. Bu durumdaki esnafa yapılacak en büyük iyilik 5-10 bin TL’lik kredi desteği değildir. Esnaf, aldığını 1-2 ay elektriğe, suya ve kiraya verdikten sonra yine muhtaç duruma gelir. Nitekim üretici esnafa verilen destek piyasaya bir hareketlilik getirmedi. Küçük esnafı korumaya yönelik vergilerde taksit imkânı sağlanmalı. Her ay başı devlete para vermek için kuyruğa giriyoruz. Devletin de biraz olsun bizi grosmarketlere karşı koruması lazım. Rekabet gücümüz olmadığı için çok uluslu dev şirketler karşısında çıplak ve savunmasız kaldık. Biz, vergi vermek için kuyruğa giriyoruz, onlar vergi bile vermiyor.

Grosmarketlere satış yapıyor musunuz?
Onlar bizden mal almaz ki. Bizi koruyan da yok. Grosmarketler bizi bitirdi. Son zamanlarda grosmarketlerin bazısının yüzde 50’ye varan indirimler yaptıklarını görüyoruz. Ne zaman bizim sesimiz çıkmaya başladı, Vakit gibi gazeteler bizi yazmaya başladı, adamlar darlandı. Ucuz olduğumuz anlaşılınca hemen indirime gittiler. Aramızda yüzde 300’lere varan fiyat farkları vardı. Burada baldo pirincin kilosu 2.5 TL, onlarda 7.5 TL. Bizde Osmancık pirinci 1.6 TL, zincir marketlerde 3.5 TL. Kırmızı mercimek bizde 2.2 TL, onlarda 3.9 TL. Olacak iş mi? Bunları yazmanız lazım. Çünkü Vakit gazetesi halkın yanında olan bir gazetedir.

VAKİT, TOPLUMUN İÇİNDEN GELEN BİR SESTİR

Vakit gazetesi toplumu bilen ve toplumun içinden gelen bir sestir. Halkın menfaatlerini koruyan bir gazete olduğunuzu biliyoruz. Diğerleri gibi sahibi fabrikatör ve holding değil. Yatları ve katları olan bir gazete de değilsiniz. Vakit de bizim gibi tencerede pişirip kapağında yiyor. Derdimizi yazın ki; bu insanlar rahatlasın. Burası, sadece kendi menfaatlerine çalışan bir yer değil. Türkiye’nin 7 bölgesindeki çiftçinin elindeki ürünü fiyatlandıran bir piyasayız. Burası olmazsa çiftçi ve besiciyi kasıp kavururlar.

ESNAF, GROSMARKETLERLE YAĞLI GÜREŞE ÇIKAMAZ

Burada yaklaşık 2 bin toptancının hareketliliğini ölçebiliyor musunuz?..
1950’lerden 1990’ın başına kadar İstanbul’daki gıda toptancıları, Anadolu’daki üreticiyle sağlıklı bir iletişim kuramamış. Tunceli’nin tulum peyniri, Erzincan’ın fasulyesi onyıllarca aradaki stokçular aracılığıyla kendine düşük kârlı bir piyasa bulmuş. Biz bu kapalı devreyi açtık. 81 vilayetin tümüne pencere açtık. Köylü, bir telefonla malının değerini öğrenebiliyor artık. TMO’nun yapamadığını biz yapıyoruz. Biz bu sistemi oturtana kadar çok sıkıntı çektik. Buraya gelen kamyonlara broşürleri verdik, fiyat listelerini tembihleyerek köylüye ulaştırdık. Şimdi köylü kazıklanmadan elindeki ürünü satabiliyor. Şu anda en geçerli ve en etkin kanal budur. İstanbul gıda toptancıları olmazsa, piyasa kimlerin eline kalacak?.. Grosmarketlere kalırsa, köylü bir yılda mahvolur. Bir masaya oturur, köylünün ve çiftçinin ölüm fermanına imzayı bir günde atarlar.

Rami Gıda Sitesi’nin ticari büyüklüğü ve hitap ettiği kesimin büyüklüğü ne kadardır?
Burası, Türkiye’nin her vilayetine mal satan ve her vilayetinden mal satın alan bir yer. Burası, Türkiye’nin, gıdanın kalbi ve beynidir. Günde ortalama 200 kamyon mal girişi oluyor. Bu rakam, geçen yıl ortalama 300 kamyondu. 200 kamyonun ortalama 20 ton taşıdığını düşünürsek, buradan günde 4 bin ton mal çıkıyor demektir. Ortalaması budur.

Sıcak para dönüşümü nasıl? Nakit sıkıntısı ne derece yaşanıyor?
Rami Gıda Sitesi’nin yüzde 80’i peşin çalışıyor. Ancak kâr marjının çok düşük olduğunu bilmelisiniz. Yüzde 3-5 arasında kazandığımız halde, vadeli kâr satışına tahammülümüz yok. Eskiden veresiye aldığımız için veresiye vermeyi biz de deniyorduk. Şimdi tedarikçilerimiz de vadeli vermiyor. Bir kamyon dolusu peyniri çek, senet veya vadeyle verip de parasını alamazsan, ticari hayatın biter. Bu riski almaktansa, düşük kârla satmak daha iyi. Anadolu’dan İsanbul’a gelmiş ve kaderini oynayan bir kesimdir esnaf. Bir esnafın kapanması demek, 7-8 kişinin işsiz olarak sokağa çıkması demek. Buna çok iyi dikkat etmek lazım. Bu, beraberinde ahlâkî yozlaşmayı ve kültürel dejenerasyonu getirir. Esnaf, ülke ekonomisinin ve sokağın sigortasıdır.

Haklısınız, çok azı üretim yapmak üzere geliyor.
Üretimi kim yapmış, hani nerede? Gıda üreten yabancısı da var mı? Gelenler, üstelik vergiden muaf tutuluyorlar. Belli bir sene sonra isim değiştirerek vergi muafiyetini sürekli hale getiriyorlar adeta. Bizim günahımız ne? Kırkpınar pehlivanlık güreşlerinde esnaf ile yabancı sermayeyi karşı karşıya getirmek olur mu? Bir yandan yabancı sermaye... Kıspetini giymiş, yağlanmış ve her tarafı böyle balon gibi duruyor. Rakip olarak da esnafa “elbiseni çıkar ve mindere çık” demek olur mu? Esnaf, semirilmiş yabancı sermaye ile yağlı güreşte başa çıkamaz. En azından eşit muamele istiyoruz. Yabancıyı getirip palazlandırırsanız esnaf biter.

ESNAF NE DİYOR? 


MARKETÇİ MİLLETVEKİLLER Mİ ENGELLİYOR?

Mustafa Karlı (Karlı Gıda): Ekonominin genel durumdan kaynaklanan sıkıntılarını biz de yaşıyoruz. Türkiye, krizden en az etkilenen ülkelerden biridir. Ancak Rami gıda toptancılarının kendi özelinde yaşadığı sıkıntılar da var. En büyük sıkıntımız, grosmarket yasasının hâlâ çıkarılmamasıdır. Büyük marketlerin mahallelerde bu kadar yaygın hale gelmesi, küçük esnafı bitirdiler. Bakkalların büyük marketler karşısında güçsüz bırakılması biz gıda toptancılarını da aşırı etkiledi. Bu yasanın neden çıkarılmamasında marketçi milletvekillerinin etkisi büyüktür. Koç ve Sabancı grubunun etkisi vardır. Kiler’in sahibi milletvekilidir. Büyük marketler, bir formülü bulunup mutlaka denetim altına alınmalı.

ESNAF, NEFES ALAMAZ HALE GELDİ

Mustafa Karaca (Şahin Sucukları): Esnafın en çok sıkıntı çektiği konu, nakit paranın dönmemesidir. Bankalar, küçük esnafı sıkıyor. Ya kredi vermiyor, ya da verdiği kredileri erken çağırıyor. Bankalar çek karnesini de zorlaştırdı. Esnaf nefes alamaz hale geldi. Alacaklıdan daha fazla borçluyu koruyan hukuk anlayışı değiştirilmeli. Çek ile alışverişi bıraktık. Peşin veya kart ile dönüyoruz. Satışlarımızı düşürse de buna mecburuz. Hükümetin çok ciddi bir çalışmayla çek sorununa çare bulması lazım. Kriz sebebiyle dar ve orta gelir grubunun sucuk, salam ve pastırma tüketimi yarı yarıya düştü. Yüksek gelir grubunda ise bilakis artış oldu. Üretici ise kendini sağlama almak için bize yönelik esneklikleri ciddi şekilde gerdi. Vadeyi kıstı, şartları ağırlaştırdı.

KRİZ, AHLÂKÎ YOZLAŞMAYI KÖRÜKLÜYOR


Bülent Alçınkaya (Erzincan Gıda): Köyden kente göçün büyük şehirlerde oluşturduğu nüfus patlaması, ticari hayatı karmaşa haline getirdi. Kısa zamanda çok para kazanma hırsı, ticarette sıkça büyük kırılmalara neden oluyor. Üretici olan kesimin kente gelip tüketici konumuna düşmesi, Türkiye’nin üretim çarkını da hayli yavaşlattı. Ticari hayatla ilgili yasalardaki boşluklar hâlâ devam ediyor. Özellikle çek ve senetlerle ilgili çok büyük boşluklar var. Çeki yazıp arkasında durmamayı teşvik eden 711, bunun en bariz örneğidir. Dürüstlük, şeref, namus, sözünde durmak hak getire. Bu kriz ahlâkî yozlaşmayı beraberinde getirdi.

PARASI OLAN, KRİZDE DE KAZANIYOR

Bayram Ali Sarı (Karagöl Ticaret): Bu tür dönemlerde parası olan kazanıyor. Parası olduğu için peşin çalışıyor. Çek ve senet riski olmadığı için temiz para kazanıyor. Sermayesi olmayan için kriz hep vardı zaten. Krizin yeni olduğuna da inanmıyorum. Sermayesi olan, doğru kararlar alan kazanıyor. Geçen yıla rağmen satışlarımızda yüzde 20’lik bir düşüş var. Durgunluk yılbaşından sonra arttı. Hemşehrim olan Başbakan’a sesleniyorum; büyük market ile bakkal ayrımını ve kuralını ortaya koyan yasayı bekletmeden çıkar. Bakkal, şehrin güzelliğidir.

İŞTEN ÇIKARMALAR ESNAFI SARSTI

Vedat Berrak (Berrak Gıda): En büyük sıkıntımız nakit para sıkışıklığıdır. Piyasada para dönmüyor. Malı satıyorsunuz. Geri dönüşü uzadı. Eskiden paranın geri dönüşü 60-65 gündü. Şimdi bu vade gıda piyasasında 120 güne kadar çıktı. Bu durum bizde aşırı bir daralma yaptı. Üretici firmalar bu durumu anlamak istemiyor. Tüketim talebi daraldığı için kazançları düştü. Kredi kartı limitleri doldu. Bu durumu kısa ve orta vadede aşacağımıza inanmıyorum. Her tarafı kilitlenmiş durumda. Vatandaşın alım gücü arttığı zaman piyasanın kilidi açılır. İşten çıkarılan kişi nasıl harcama yapsın?! İşten çıkarılmalar hayra alamet değil. Hükümetin atacağı en akıllı adım, işsize iş bulmak ile ilgili olur.

BANKALAR TEFECİLİĞİ BIRAKSIN

İsmail Dilmen (Şendil Gıda): Sıkıntı yok desek, kafamızı kuma gümmüş oluruz. Etrafımıza baktığımızda ve diğer ülkelerdeki iflasları gördüğümüzde, durumumuza şükrediyoruz. Gelecekten ümitliyiz. İdarecilerimizin daha fazla gayret sarfetmesini istiyoruz. Sizin gibi onlar da çarşı-pazarı dolaşıp esnafı dinlemeleri lazım. Gerçeği daha yakından görmüş olurlar. Sıkıntıları iyi teşhis edip sağlıklı çözüm geliştirme imkânına kavuşurlar. Dolaştıklarına inanıyorum; ancak ilk baştaki gibi daha fazla sokakta olmaları gerekir. Hükümetimizden ekonomi politikaları hariç memnunuz. Ekonomiye daha fazla gayret sarf etmeleri gerekir. Faizleri düşürmeleri lazım. Faizler yüksek olduğu için bankalar reel piyasayı unutup tefeciliğe yöneliyor. Bankaların, tefeciliği bırakıp esnafa fon vermeleri gerekir.

İBRAHİM ACAR-AHMET İSTANBUL-VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.