Global kriz etkisini rakamlara yansıtıyor
GSO Şubat Meclis Toplantısı'nda konuşan Koçer, birkaç ay önce hislerle sahada hissedilenlerin bugün rakamlara yansıdığını belirtti. Koçer, "Keşke bu rakamlarla gelmeden önce olayı erken algılayabilseydik, Türkiye'nin içinde bulunduğu bu durumu istihdamın düşüşünü, ihracatın düşüşünü, sanayinin sıkıntılarını daha erken algılayabilseydik de daha etkin tedbirler alabilseydik. Bugün bu rakamlar bu oranda çıkmasaydı. Bu anlamda artık sözün bittiği, rakamların konuştuğu bir dönemdeyiz. Artık kimsenin itirazı yok. Çünkü rakamlar konuşuyor. Durum gerçekten çok ciddi. Ama biz bu ciddiyeti hâlâ anlatabilmiş değiliz." dedi.
Sanayi üretiminde Ağustos'ta yüzde 3,6 ile başlayan azalış oranının Kasım'da yüzde 13,3'e, Aralık ayında da 17,6'ya yükseldiğini söyleyen Koçer, işsizlik rakamlarındaki artışın bir ayda yüzde 95'e çıktığını ifade etti. Koçer, "Merkez Bankası'nın gerçekleştirdiği reel kesim güven endeksine göre 2008 yılının mart ayından itibaren sürekli gerileyen endeks aralık ayında 52,3 ile en dip noktaya ulaştı. Karşılıksız çek artış oranı yüzde 45, hazine faize yüzde 13,5, banka kredisi yüzde 25'lerde, talep durdu, iş durdu, kredi durdu." diye konuştu.
Bankaların yaptığı sert frenin piyasayı kilitlediğini ifade eden Koçer, kredi kartı faizlerinin durumunun daha vahim olduğunu dile getirdi. Koçer, saydığı oranların sanayinin girdiği darboğazı gösterdiğini kaydetti. Tüketimin durduğunu ve alım gücünün bittiğini belirten Koçer, bu durumda piyasaları kendi kaderine bırakamayacaklarına dikkat çekti. Düşüşlerin devam etmemesi için çok acil önlemlerin alınması gerektiğini kaydeden Koçer, sanayideki sıkıntının geçmişinin küresel krizin öncesine dayandığını dile getirdi. Sıkıntıların sadece küresel krize bağlanmasının teşhis ve sonrasındaki tedavi uygulamasını engelleyeceğini belirten Koçer, sorunlara acilen çözün üretilmediği takdirde, Türkiye'nin küresel kriz için çok daha ağır faturalar ödemek zorunda kalacağının altını çizdi. Önlem paketinin endişeleri giderecek, ihtiyaçlara cevap veren ve netice alıcı bir paket olması gerektiğine dikkat çeken Koçer, sanayi adına ciddi bir çıkış yolu olan ihracatın ciddi bir şekilde gerilediğini dile getirdi. İhracatta kur artışına rağmen, global durgunluk ve finans darlığının pazarları etkilemeye başladığını kaydeden Koçer, şöyle konuştu:
"Kriz nedeniyle tüm dünyada daralan talebe karşılık biz iç talebi canlandırmak zorundayız. Bu çaba hükümet ve ekonomi yönetimi tarafından da kararlı bir şekilde desteklenmelidir. İç talebi artırıcı önlemlerin acilen alınması şarttır. Şimdi özel sektörün dinamizmini ve rekabet edilebilirliğini harekete geçirecek yeni bir güven ortamına ve morale ihtiyaç vardır. Bugün güven ortamının kaybolması ekonomide talebin azalmasını, talebin azalıp işlerin durması da güven bunalımını beslemektedir. Biz bu durağanlık ve güvensizlik içinde hiçbir işçimizin işinden olmasını, hiçbir fabrikamızın kapasite düşürmesini yada kapanmasını istemiyoruz."
Bu ortamda birinci önceliğin işletmelerin yaşatılması ve istihdamın korunması olduğuna dikkat çeken Koçer, kapanan işletmelerin ve işsiz kalan insanların yeniden ekonomiye kazandırılmasının çok zor olacağının altını çizdi. İç tüketimin canlaması için tüketimlerde yerli malı kullanılması gerektiğine vurgu yapan Koçer, böyle bir kriz ortamında herkesin Türk mallarını tercih etmesini istedi. Koçer, "Bugün alınan her bir ithal mal Türkiye'de işsizlik demektir. Kapatisite kaybı demektir. Artık ABD dahil tüm ülkeler korumacı ekonomiye geçiyor. Bu noktada bizde yerli malı kullanma konusunda yeni bir zihniyeti yeni bir projeyle uygulamak zorundayız." şeklinde konuştu. Program sonunda önceki mecliste görev alanlara teşekkür plâketi verildi.
(CİHAN)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.