Çevrenin korunması herkes için bir zarurettir

Çevrenin korunması herkes için bir zarurettir
Dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlılarının hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortama çevre denir. Çevre, en geniş anlamda dünyanın tümüdür. Hava, su ve toprak çevrenin fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizma

Doğanın temel fiziksel unsurları hava, su ve toprağın temel yapısını bozan, canlıların hayati aktivitelerini olumsuz etkileyen yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışmasına ise "çevre kirliliği" denir.

Çevre kirliliğinin sayısız nedeni vardır. Doğanın yapısını bozan her şey  çevre kirlenmesine neden olur. Çevre kirlenmesinin en önemli nedenleri çarpık kentleşme, plansız endüstrileşme ve hızlı nüfus artışıdır.

Genellikle dört tür çevre kirliliğinden söz edilir. Bunlar; hava, su, toprak ve ses kirliliğidir. Bütün bunların sonucunda ortaya çıkan gerçek ise; küresel ısınma felaketidir. Küresel ısınma da dünyanın tamamının kirlenmesi, yaşanamaz hale gelmesidir.

Hava kirliliğinin başlıca nedenleri;

Kalitesiz kömür yakılması,
Plansız kentleşme,
Yeşil örtünün azalması
Hızlı nüfus artışı
Egzoz gazları
Nükleer denemeler
Termik santraller ve diğer sanayi kuruluşlarının baca dumanları
Orman yangınları
Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların kullanılması
Havaya karışan sigara dumanı, gemi ve uçakların dumanı
ve havanın doğal yapısını bozan her tür gaz ve partiküllerdir.

Toprak kirliliğinin başlıca nedenleri;

Termik santralar
Kirli sular ve tarım ilaçları
Katı ve sıvı çeşitli atıklar
Çöpler
Hızlı nüfus artışı
Sanayi atıkları
Radyoaktif atıklar
Petrol atıkları
Lağım suları
Tıbbi atıklar
Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar
Ve toprağın doğal yapısını bozan diğer her tür atıklardır.

Su kirliliğinin başlıca nedenleri;

Deterjanlı su ve lağım gibi ev atıkları
Radyoaktif  ve tıbbi atıklar
Çöpler
Fabrika atıkları
Zirai ilaçlar
Gemi, vapur ve diğer su taşıtları
Petrol ve yan ürünlerinin suya karışması
Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar
Tüketimde israftan sakınılmaması
Ve suyun doğal yapısını bozan diğer her tür atıklardır.

Ses kirliliğinin başlıca nedenleri;

Havaalanlarının şehir içinde kalmasından
Yoğun trafikten
Kalabalık nüfustan
Eğlence merkezlerinden
Fabrikaların şehir içinde kalmasından
İş makinelerinden
Şiddetli gök gürültüsü, fırtına gibi doğal afetlerden
Savaşlarda kullanılan silah ve bombaların sesleri ile
Sükunet ortamını bozan rahatsız edici her tür şiddetli ses gürültü oluşturur.
Aldığımız nefesin, yediğimiz ekmeğin, içtiğimiz suyun kalitesini yaşadığımız çevrenin niteliği belirler. Kirli bir hava, bozulmuş bir toprak, bulanık bir su bizim hayat standartlarımızı, refah düzeyimizi en alt seviyelere, yaşama süremizi ise en kısa ömre çeker. Sağlığımızı ve psikolojimizi sürekli tehdit eder. Bizi tedavisi imkansız bulaşıcı hastalıklarla yüzyüze getirir.

Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak insan olduğumuz için hepimizin en doğal hakkıdır. Öyleyse hepimiz bu hakkımızı birlikte korumak, çevre sorunlarına duyarlı olmak, yaşadığımız çevreyi olumsuz etkilemekten sakınmak zorundayız. Canlı hayatını tehdit eden hava, su, toprak ve ses kirliliğine; nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların ekolojik dengeyi tahrip etmesine  duyarsız kalmayız.Hepimiz çevre korumayı kendimize alışkanlık haline getirmeye canla başla çalışmalıyız. 

Doğa, insanlara bütün nimetlerini cömertçe bahşederken biz insanlar maalesef doğayı acımasızca katlediyoruz. İnsanların dışında bütün canlılar doğadaki işlevlerini eksiksiz olarak yerine getiriyor, doğal dengenin korunmasına katkıda bulunuyor.İnsanlar ise maalesef doğayı kirletiyor, ekolojik dengeyi bozuyor, bulunduğu yeri yaşanmaz hale getiriyor. Oysa insanlar diğer canlılardan farklı olarak akıl ve irade sahibidir. Akıl ve irade sahibi insanların diğer canlılardan daha fazla düşünmesi, çevresine daha fazla özen göstermesi gerekmez mi?

Çevre koruma konusunda yaşayan her insanın ve dünyada kurulan bütün hükümetlerin yapabileceği bir şeyler mutlaka vardır.

Kişilerin yapabileceklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

Çöpleri çöp kutusuna atmak
Mümkün olduğunca az atık üretmek
Cam, kağıt, plastik ve metal gibi geri dönüşümü mümkün olan atıkları biriktirerek geri dönüşüm tesislerine göndermek.
Uzman kişi ve öğretmenlerle görüşmeler yaparak bilgi edinmek ve uygulamak
Isınma ve ulaşımda kullanılacak yakıtı bilinçli seçmek
Bir fidan dikmek, bir bitkinin tohumunu ekmek
Bir köpeğe kemik atmak, bir kediye bir parça ekmek vermek
Suyu biraz daha az tüketmeye gayret etmek
Ev ve fabrika bacalarına, taşıt eksozlarına filtre takmak
Taşıtlarda kurşunsuz benzin kullanmak
Bütün canlıların yaşama hakkına saygı duymak
Bitki ve hayvanları korumak, kollamak
Tüketimde lüx ve israftan şiddetle sakınmak
Mümkünse ulaşımda özel aracımız yerine toplu taşıma araçlarını tercih etmek
Çevre korumayla ilgili panel, konferans, sergi gibi etkinliklere katılmak
Çevre koruma ile ilgili çalışmalar yapan kişi ve kurum ve kuruluşları desteklemek
Zararlı parfümeri ve sentetik ürünleri kullanmaktan vazgeçmek                                
kişilerin yapabileceği bazı çevre koruma davranışlarıdır.

Hükümetlerin yapabileceklerine ise;

Sanayileşme ve şehirleşmeyi planlayarak gerçekleştirmek
Yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmek ve kullanım alanlarını genişletmek
Su arıtma ve geri dönüşüm tesisleri kurmak
Sürdürülebilir kalkınma planları yapmak ve uygulamak
Çevre için faydalı çalışmalar yapan kişi, kurum ve kuruluşlara destek olmak
Gerekliyse çevre sorunları ile ilgili yeni araştırma ve uygulama kurumları kurmak.
Resmi ve özel basın-yayın kuruluşları ile işbirliği yaparak vatandaşları çevre koruma konusunda eğitmek ve bilinçlendirmek
Diğer ülkeler ile çevre sorunları ve çevre koruma konusunda işbirliği yapmak
Çevre ile ilgili faydalı ve etkili yasalar kabul etmek ve uygulamak şeklinde sıralanabilir.
Bu davranışlar ne kişiler ne de hükümetler için imkansızı mümkün kılmak değildir. Makamına mevkiine göre çevre bilincine ve sorumluluğuna sahip olan, kültürlü ve medeni her insanın, her toplumun yapabileceği davranışlardır.Yeter ki istensin. 

Kişiler ve toplumlar çevre sorunlarına daha fazla duyarsız kalmaya devam ederse; büyüyen bu sorunlar, bize küresel ısınmanın hızlanması olarak geri dönecektir. Küresel ısınma ise ; insanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yapması sonucunda dünya genelinde sıcaklığın doğal denge ve canlı hayat aleyhine artmasıdır. En kısa söylenişle küresel ısınma bir felaketler toplamıdır.İnsanların çevre koruma konusunda sorumsuz ve duyarsız davranışlarının insanlık için en vahim sonucudur.

Küresel ısınmaya bağlı olarak;

Küresel ısınmanın etkisi; okyanus tabanlarından Everest’in zirvesine, Güney Kutbu’ndan Kuzey Kutbu’na kadar dünyanın her yerinde hissediliyor.
Kutuplardaki buzullar hızla eriyor, deniz suyu seviyesi yükselerek kıyılarda toprak kaybına neden oluyor.
Dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınların şiddeti ve sıklığı artarken bazı bölgelerde uzun süreli, şiddetli kuraklıklar ve çölleşme etkili oluyor.
İklimler değişiyor. Dünya genelinde kış sıcaklıkları artıyor, ilk bahar erken geliyor, sonbahar gecikiyor, hayvanların göç dönemleri değişiyor. Bu ani ve hızlı değişime dayanamayan, uyum sağlayamayan bitki ve hayvan türleri de ya azalıyor ya da tamamen yok oluyor.
Bilim adamları, iklim değişikliklerinin kalp, solunum yolu, bulaşıcı, alerjik ve bazı diğer hastalıkları tetikleyebileceğini, yeni hastalıklar ortaya çıkarabileceğini belirtiyor.
Kısacası Küresel ısınma tüm dünyayı tehdit ediyor;

Doğal felaketler artıyor
İnsan sağlığı tehlike altında kalıyor
Hızla büyüyen su ve besin yetersizliği sorunu insanlığı yeni savaşlara sürükleyecek boyutlara ulaşıyor
Toplu ölümler ve canlı türlerinin yok oluşu hızlanıyor
Bütün canlılar huzursuz, mutsuz ve güvensiz bir ortamda yaşamaya mahkum oluyor.
Çevre kirliliği ve küresel ısınma bütün bu zararlarının yanında turizmi de olumsuz etkiliyor. Turizm gelirleri dünya ülkelerinin vazgeçilmez gelir kaynaklarından biridir. Turizmin gelişebilmesi için de temiz, sağlıklı ve doğal güzellikleri bozulmamış bir ortam gereklidir.

Doğa sevgisi, doğayı koruma isteği olmayan kişilerin insanlık sevgisi de olmaz. Çiçeklerin aşk ve sevginin sembolü olması; akledebilen, düşünebilen, hissedebilen sanatçı, şair, yazar ve düşünürlerin doğadan ilham alması, doğadan esinlenerek şah eserler oluşturması sizce bir tesadüf mü?

Faruk Nafiz’in “Çoban Çeşmesi”ni, Ahmet Hamdi’nin “Bursada Zaman”ını, Kemaleddin Kamu’nun “Bingöl Çobanları”nı hiç okudunuz mu?

Pastoral şiir türünün doğa sevgisinden ortaya çıktığını hiç düşündünüz mü?
They Don't Really Care About Us, Earth Song şarkılarını düşünerek, hissederek hiç dinlediniz mi?
Sizce “Ay Işığı Senfonisi” hava kirliliğinin yoğun olduğu, çöp kokusunun etrafı sardığı, sis ve dumandan gökyüzünün görülmez duruma geldiği, nefes almanın zorlaştığı bir ortamda yazılmış olabilir mi?
Fuzuli’nin “Su Kasidesi”ndeki berrak su, gül, toprak ve bülbül figürleri hiç dikkatinizi çekti mi?
Van Gogh’un “Irises” tablosuna, Albert Bierstadt'ın, Andreas Achenbach'ın, Claude Monet'in doğadan esinlenerek yaptığı resimlere hiç baktınız mı?

Hz. Muhammed’in Taifliler ile yaptığı anlaşmada çevredeki ağaçların korunmasını, av hayvanlarının avlanmamasını şart koşmasındaki amacını fark etmeye çalıştınız mı?
İslam dininde temizliğin imanın yarısı kabul edilmesinin, israfın kesinlikle haram olmasının, Allah’ın (cc) müsrifleri sevmediğini belirtmesinn hikmetini hiç düşündünüz mü?
Sizce doğayı sevmeyen, korumayan, canlıların yaşama hakkına saygı duymayan, temizlik alışkanlığı olmayan, müsrif bir insanın his ve düşünce sahibi olduğuna inanmak mümkün mü? 
 
Yapılan araştırmalara göre dünyada en fazla çevre kirliliği oluşturan ülkeler başta ABD, Çin ve Batı Avrupa ülkeleri olmak üzere; sanayisi gelişmiş ülkelerdir. En fazla çevre sorunu oluşturan ülkelerden biri de İsrail’dir. İsrail diğer ülkelerden farklı olarak “kasıtlı bir şekilde çevre kirliliği” oluşturmaktadır. Araplar, İran ve Türkiye ile Siyonizm sorununda amaçlarına ulaşabilmek için bölgedeki insanlarla birlikte bağ, bahçe, tarla ve hayvan çifliklerine de yıkıcı saldırılar düzenlemektedir. İsrail bu şekilde binlerce zeytin, portakal, hurma ve orman ağacını; tavuk, inek, koyun ve diğer hayvanları katletmiştir. Tarım arazilerini kepçe, buldozer ve tanklarla talan etmiş, kimi arazileri de çöp yığınları ile doldurmuştur. Doğaya ve insanlara saldırmaya halen devam etmektedir. İsrail’in sorunlu olduğu bölgedeki flora ve faunaya saldırması, Siyonizmin bölge ülkeleri ve dünya için siyasal, emperyalist, ırkçı bir sorun olduğu kadar çevre sorunu olduğunu da göstermektedir. Çevre sorunları incelenirken, araştırılırken, çevre sorunlarına önlemler alınırken çevre kirleticiler için bir başlık da Siyonizm olarak belirlenmediği sürece yapılan bütün çalışmalar eksik kalacaktır.

Doğa ve insanlık sevgimiz ve doğayı koruma davranışlarımız ne kadar medeni olduğumuzun belirgin bir ölçüsüdür. Başka bir gezegene taşınma lüksümüz olmadığına göre; çevre korumaya özen göstermekten başka seçeneğimiz de yoktur.

Bu günden sonraki hayatınızda çevre korumaya daha fazla özen göstereceğinizi ümit ediyor, temiz ve sağlıklı bir çevrede mutlu ve huzurlu günler yaşamanızı diliyorum.

Emrullah BEDİR  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.