Nesepsiz nesil bankası!
Hasta Hakları Aktivistleri Derneği'nce hazırlanan Yardımcı Üreme Teknikleri Raporu, çok sayıda Türk kadının çocuk sahibi olabilmek için Yunanistan ve İsrail'deki sperm bankalarına gittiğini ortaya koydu. Talebin yüksek olması nedeniyle bu konuyla ilgili yasal düzenlemeye gidileceği ve sınırlı şekilde izin verileceğini belirten dernek yetkilileri, bağışlanan spermlerle çocuk sahibi olmanın hukuksal, sosyolojik altyapısı bulunmadığını, Türk toplum örf, adet, ahlaki yapısına da uygun olmadığına dikkat çekti. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da bunun kesinlikle İslam dini ile örtüşmediğini açıkladığı hatırlatıldı.
Tıp biliminin çocuk sahibi olmak isteyen bireylere sunduğu sperm, yumurta, embriyo bağışı ve taşıyıcı annelik hakkında hazırlanan "Yardımcı Üreme Teknikleri Raporu'nu değerlendiren Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir, "Sperm bankalarının hukukî, sosyolojik, psikolojik ve dini alt yapısı yoktur ve bu uygulamalar manevi değerlerimizi zedelemektedir." dedi. Orhan Demir, konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Son yıllarda yardımcı üreme tekniklerini kullanarak hizmet veren merkezlerin (sperm bankalarının) Avrupa ülkelerinde kurulması, yeni alışkanlıkları ve yaklaşımları beraberinde getirmiştir. Eşcinseller ve evlenmeden çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar, 'Sperm Bankaları'ndan kime ait olduğu belli olmayan spermleri satın alarak çocuk sahibi olma yoluna gitmektedir. Ülkemizde son dönemlerde, yardımcı üreme tekniklerine başvurarak babaları belli olmayan çocuklar dünyaya getirenlerin arasında ünlüler de dâhil olmak üzere birçok kişi bulunmaktadır. Medya ise hukuki ve ahlaki alt yapısı olmayan bu yöntemi çağdaş bir yöntemmiş gibi sunmaktadır. Bu yöntem nedeniyle nesepsiz bir nesil yetişmektedir. Sperm, yumurta, embriyo bağışı ve taşıyıcı annelik gibi yöntemler ana-baba kavramlarının içini boşaltmakta, toplumun temel değerlerinden olan aile kurumunu temelinden sarsmaktadır."
Türkiye'nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin çocuğun genetik ana-babasını tanıma ve soyunu öğrenme hakkını, çocuğun kişiliğinin ve kimliğinin bir parçası olarak kabul ettiğine işaret eden Orhan Demir, "Bir çocuğu, genetik ana veya babasını bilmeden büyümeye mahkûm etmeye kimsenin hakkı yoktur." dedi.
Sperm bankalarının, insan yaşamının kutsallığı ve dokunulmazlığını ticarete alet ettiğine vurgu yapan Orhan Demir şunları söyledi: "Gametlerin pazar malına dönüşerek alınıp satılması ahlâken kabul edilemez. Sperm bağışı yoluyla dünyaya gelen çocukları ilgilendiren hukukî sorunların tam anlamıyla gündeme gelmemiş olması, ileride gelmeyeceği anlamını taşımaz. Bu sebeple konuya ilişkin acil yasal düzenlemeler yapılmalı ve sosyolojik, hukuki, psikolojik ve dini altyapısı olmayan sperm bankaları kanunla yasaklanmalıdır. Ayrıca, yapay döllenme uygulamalarının yapılış usul ve esasları ile sınırları ve şartları açık bir şekilde belirtilmelidir. Bu kadar hassas bir konuda hukuki boşluğun hâkimin yarattığı hukuka göre çözümlenmesi uygun ve yeterli değildir."
Dernek Başkanı Orhan Demir, sperm bankasına başvuran kadınların 40-50 bin dolar arası ödeme yaptığını belirterek, "Türkiye'de yasak olduğu için çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar Yunanistan, KKTC ve İsrail'e gidiyorlar. Ancak hijyenik nedenlerle KKTC'de de yaklaşık 1,5 ay önce yasaklandı. Elimizde ne kadar kadının bu yöntem için İsrail ve Yunanistan'a gittiğine dair yeterli bilgiler yok. Ancak ABD'de 750 bin, dünyada 1 milyon çocuğun başkalarına ait spermlerle dünyaya geldiği biliniyor. Kadınlar çocuklarının boyu uzun olması, saçının, gözünün rengi, zekası için tercihlerde bulunabiliyor." şeklinde konuştu.
Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Yönetim Kurulu üyeleri Dilşat Büşra Kartal ve Canset Yıldız da uygulama hakkında hukuki ve tıbbi yönden değerlendirmelerde bulundu. Dilşat Büşra Kartal yaptığı açıklamada, üreme ile ilgili yönetmeliğin yetersiz kaldığına işaret etti. Yöntemleri uygulayanlara yaptırım bulunmadığına işaret eden Kartal, "Cezai yaptırımlar mutlaka uygulanmalı. Bu işlemi yapan merkezler kapatılmakla yetiniliyor. İnsanlar yurtdışına gidiyor." dedi. (CİHAN)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.