Serdar Arseven

Serdar Arseven

Benden size itiraf: “O böceğin koyulduğunu çoook önceden biliyordu

Benden size itiraf: “O böceğin koyulduğunu çoook önceden biliyordu

Müjdeler olsun; tam altı aydır partinin her bi köşesinde böcek arayan CHP, nihayet muradına nail oldu!..
Bu “böcek”ti, “dinleme”ydi, “yes”ti, “no”ydu mevzuları sözkonusu edildiğinde, dikkatler üzerimizde toplanıyor haliyle...
Malûm; Önder Sav’a böcek koyan bizdik!..
Ya da... Böcek koyanların servis yaptığı gazete!..
Başta Deniz Baykal olmak üzere, CHP’nin bütün “kelle” isimlerinin patır patır dökülüp, “Bize böcek koydular, koydular, koydular ve de koydular!” diye feryad figan eyleyişlerinin iki gün öncesinde...
“Bolu Valisi ile CHP’li Önder Sav’ın neler konuştuklarını, Başbakan’a ve bir dolu bakana nasıl sövdüklerini, ne tür bir tezgah üzerine anlaştıklarını bir CHP’li sayesinde öğrendiğimizi” yazmıştık ya... Mabad üstü oturtmamızın ardından “Çuvalladık ey halkım!.. Beni Önder Sav yanılttı!..” makamında döktürmek mecburiyetinde kalan “dönme” ile diğer “medya kefalleri” amma saldırmışlardı...
“Bir CHP’li Vakit’e niye malzeme versin ki? Ya kendileri böcek yerleştirmiştir; ya da böcek yerleştiren polisten almışlardır... Dikkatleri başka tarafa çekmek için de, böyle numaralar yapıyorlardır!..”

Ha bu arada... Bunların mebzul miktardaki muhabiri de peşimizde...
Baykal ve diğer CHP ağır toplarının bağırış çağırışlarına paralel olarak, bize saldırmaktalar:
-Sayın Arseven, hani CHP’liden almıştınız?..
-Hııı?..
-Ne oldu?..
-Rengin soldu!..

Ne diye çene yoracaksın ki...
Bir araba sorunun karşılığında, bir cümlelik cevap: “Ne yani, Önder Sav CHP’li değil mi?!.”

O gün... Sıcağı sıcağına bir Telekom belgesi koyduk ortaya... Bir de Turkcell belgesi!..
Vakit Ankara bürosundan, Önder Sav’ın cep telefonunun arandığını ve iki hat arasında 44 dakikayı aşan bir görüşme yapıldığını ortaya koyan belgelerin ispat kudreti, savcılar tarafından da kabullenildiğinde... İş bitmiş oldu!..
Önder Bey, telefonun yanlış tuşuna basınca, “biçimsiz münasebet” ortaya dökülüyor ve habercimiz tarafından önümüze getiriliyor... Mevzu bu!..
Efendim, gelelim güncel hadiseye: İsrail’in Gazze’deki “soykırım operasyonu”ndan ve Müslümanların terörist siyonistler karşısındaki “çaresiz görüntüsünden” dolayı fena halde bozuk olan başımızın üzerinde, hafif bir meltem esintisi:
CHP’liler Genel Merkezlerinde nihayet böcek bulmuşlar!..
Aranan böcek bulunmuş!..
E, ne yapalım...
Madem bu işlerin mebzul miktarda “kefal”i, “sazan”ı var;
CHP’lilerin fevkalade hoşlanacakları bir senaryoyu döşenmiş olalım...
Hatırlarsanız; Kurban Bayramı’ndan evvel CHP Genel Merkezi’ne gitmiş idim... Ve orada; Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş’le bir “kurban derisi” röportajı gerçekleştirmiş idim...
İşte efendim; oradayken, bu alandaki namımızı bilen “birileri” tarafından kulağıma fısıldandı: “Algan Hacaloğlu’nun odasına böcek yerleştirildi... Peşine düşersen, iyi malzeme çıkartırsın!.. Bu işlerdeki ortağın Aslan Değirmenci’yle birlikte bir araştırın bakalım!..”

O gün... Hemen bağlantıya geçtik derinlerdeki dostlarımızla!..
“Buraya bakın” dedik: “Bizim partiye yine böcek koymuşsunuz!.. Malzemeyi benden başkasına verirseniz, iki elim yakanızdadır!”
Bizim bu “sert” ve de “tehditvâri” çıkışımız, karşı tarafı ziyadesiyle etkisi altında bıraktı haliyle... “Ayıp ettin abi, bu işler senden sorulur” bile dendi...
İş, beklemeye kalmıştı... O mahfil dinleyecek, kayda değer bir şey bulursa bana servis yapacaktı!..
Bekle, bekle...
Ne gelsin: İki parti yöneticisi...
Uzun uzun dinleyince anlıyoruz ki... Biri Algan Hacaloğlu, diğeri Yılmaz Ateş... Aralarında bir “saç” muhabbeti var!..
Hacaloğlu, Ateş’e; “Yılmaz bey saçlarını kaç yıldır boyatıyorsun” diye soruyor... O da; “On beş sene oldu... Ayda bir boyatıyorum” karşılığını veriyor...
Sonrası:
-Saç dökülmesine neden olmuyor mu?
-Bak abi, inanmayacaksın ama; saçları boyatmaya başlamadan evvel, dökülme vardı. Boyatmaya başladığımdan bu yana, dökülmeyi bırak, gürleşti bile...
-Öyle mi, ben de kime sorsam, ‘Aman hiç başlama, olan saçları da kaybedersin’ diyordu. Sizinki bünyenizle alâkalı bir durum olmasın? Olanı da kaybetmeyelim!..
-Olabilir de, ben özel bir marka getirtiyorum abi, sen de bir dene.
-Neymiş.. Biz de alalım...
- (Burada, marka veriliyor. Biz ‘reklama girmesin’ hassasiyetiyle o bölümü “bip”liyoruz!..)

Ya, işte böyle... İster inanın, ister inanmayın...
“Derinlerden” gelen “konuşma metni” bu!..
Böcek’ten çıka çıka bu çıkmış!...
“ ‘Kısa kısa’ sütununa bile manşet olmaz oğlum bu!.. Böyle malzeme mi olur!.. Haber bunun neresinde!..” filan dedik de “derin” mahfile...
Aynen şu hâzin karşılığı verdiler: “Ne yapalım kardeş, oralarda daha ciddi bir mesele üzerinde durulmuyor ki!.. İstersen, sekreterle sayın Hacaloğlu arasındaki ‘Bir kaşarlı tost söyle kızım, bir de vişne suyu’ muhabbeti var!.. Talihine küs, çarşaf açılımından filan bahis olsaydı, belki işine yarardı!..”

Bu sıkıntı arasında, amma matrak mevzu!..
Ya, kardeşim bin kez yazdık; CHP’ye böcek koyan adama “ahmak” derler!..
Ya ne bulacaksın orada; ne konuşulacak?..
Bir parti işte, üç beş çarşaflıdan da oy gelirse... Anamuhalefet konumu, mevcut başkan yaş meselesinden dolayı iş göremez duruma düşünceye kadar sürdürülebilirse... Bereket versin!...
Yoksa, CHP’den çıkacak haberin ne kıymeti harbiyesi olabilir ki!..
Bakın; o Vali ile Önder Sav arasındaki görüşmenin dökümünü bile pek önemsememiştik.
Şöyle sürmanşetin yanlarından bir yerlerden ufacık bir kutu ve mini mini minnacık bir devam faslı... Hepsi buydu...
Lâkin, ne zaman ki, Baykal ve arkadaşları meseleyi “Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalı!” olarak göstermeye kalkıştı...
Ve de, medyadaki “dönme”lerle “embesil”leri yanına aldı...
Ondan sonra, gündeme oturdu mevzu... Ve biz de, ortalık bu kadar karışmışken şöyle bir ilgilendik işte!..
Yoksa... CHP dinlenecek de, oradan kayda değer malzeme gelecek de...
Ölme eşeğim!..
Yeni yılda daha iyi çalış böceğim!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi