Darbeci başı, Karadayı!

Darbeci başı, Karadayı!

Eski Genel kurmay başkanı Orgeneral Karadayı’nın bir kaseti daha medyaya düştü. Sabık Genelkurmay başkanı, Cumhuriyet tarihinin bütün darbelerinde yer aldığını itiraf etmiş.

27 Mayıs’ta suçluları yeniden suç işlesinler diye nasıl serbest bıraktığını,12 Eylülde bütün kritik atamaları kendisinin yaptığını, 28 Şubat’ta Erbakan’ın kendi talimatıyla görevi bıraktığını, herkese istediğini yaptırabildiğini böbürlene, böbürlene anlatıyor. Yani karşımızda bir darbeci durmuyor, darbeci oğlu darbeci duruyor.

Artık buna şeddeli darbeci mi denir, başka bir isim mi bulunur bilemem.

Ama önümüzde tam elli yıldır suç işleyen, bir suç makinesi var. Elini kolunu sallayarak aramızda dolaşan, yaptıklarından en küçük bir nedamet duymayan, bir suç makinesi.

Kasetler yayınlanıyor, her biri, adamı ipe götürecek iddialar ortada dolaşıyor, kimse kılını kıpırdatmıyor.

Gevezelik yapmak kolay. Lafa gelince memleket kahramandan geçilmiyor. Herkes darbelerin ihanetle eş değer bir suç olduğunu, 12 Eylülde gençleri kışkırtarak birbirine kırdıranların, 80'den sonra PKK ile adam gibi mücadele etmeyip, terörün azmasına sebep olanların kim olduğunu biliyor. Ama iş, gereğini yapmaya gelince ortada kimse kalmıyor.

Karadayı’nın daha önce yayınlanan üç kaseti de baştan sona iflah olmaz bir darbecinin itirafları ile doluydu. İlk kasetinde, Cumhurbaşkanı seçiminde ANAP genel başkanı Erkan Mumcu’yu nasıl muma çevirdiğini anlatan Karadayı, ikinci kasetinde de Encümen-i Daniş ile dostlar meclisinde yaptıkları çalışmaları anlatıyordu. Üçüncüsü ise malum, Paşa genel bir muhassala yapmış, Darbe tarihi için ne kadar önemli bir adam olduğunu, somut örnekler vererek ortaya koymuş, 28 Şubat’ta Çevik PİR’in gölgesinde biçare bir adam fotoğrafı veren Paşa, böylece –ikinci adam-imajından da kurtulmuş oluyor. Eh, ne diyelim hayırlı olsun. Muvazzafken Çevik PİR’in önüne geçemeyen Paşa, emekli olduktan sonra Çevik PİR’in komutanı olabildi sonunda. Bu da bir başarırıdır kendisi için.

Ergenekon davası birçok insanı –darbeciler- yargılanacak diye heyecanlandırmıştı. Geldiğimiz nokta yargılamanın darbecilere kadar uzanmayacağını, maşalarla iktifa edileceğini gösteriyor. Onların da elde sadece küçükleri kaldı. Büyükleri Yargının pençesinden sabun gibi kayıp kurtuldular. Galiba bu kasetlerin servise verilmesi de biraz Ergenekon davasının artık bundan ileriye gitmeyeceğine duyulan tepkiden kaynaklanıyor. Yüreği yanan birileri, bu mücrimleri hâkim karşısına çıkaramadık, bari ne mal olduklarını millete anlatalım diye düşünmüş olmalı. Daha birkaç hafta öncesine kadar papatya falı bakar gibi –bir numara-tahminleri yapılmıyor muydu? Hani nereye gitti o bir numara tecessüsleri? Niye birden bire kesildi o arayışlar? Bir numarayı ararken –Karadayı’nın-vizyona sokulması ne anlama geliyor acaba? Düşünülmesi gereken budur. Üç ihtimal var, ya Karadayı bir yem olarak atıldı ortaya, ya dokunulamayacağı için teşhir ediliyor, ya da ona dokunmak için zemin hazırlanıyor. Darbesiz, kavgasız bir Türkiye için darbecilere dokunmalıyız. Neye mal olursa olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi